40 gün sonra il ve ilçelerde ve genelde kazananları konuşuyor olacağız. Tabii kaybedenleri de.

Ancak, şimdiden bir kaybeden var: Genel olarak “siyaset”!

Seçimin ardından “profesyonel siyaset”in epey karışacağını ve yeni “değişim”lere gebe olduğunu kestirebilmek için müneccim olmak gerekmiyor.

Siyasette bazı şeyleri benden önce öğrenen berberim, MHP’li başkanın CHP’den aday olmasını yorumlarken, “Nerede o eski siyaset? Kimsenin fikre baktığı yok, seçilmek için herkes bir uçtan diğer uca gidiyor” demişti.

Siyaset bu kadar “profesyonelleşti” işte!

Doktora araştırmamı yaptığım Atina’da, aynı anda hem sağ hem de sol gazete için çalışan gazetecinin, “Şimdi de sol gazeteye yazacağım” diye durumu makaraya sararak masanın bir yanından kalkıp karşıya geçtiğine tanıklık etmiş, buna da “aşırı profesyonelleşme” demiştim.

Profesyonel bir gazeteciysen, sağ okurun da sol okurun da ne istediğini bilir ve bunu en iyi şekilde karşılayabilirsin! Mantık buydu.

Siyasetinki de böylesi bir “aşırı profesyonelleşme”! Vazgeçilmez, üstün, mükemmel başkanlar, yöneticiler, maksat halka hizmet etmek değil mi, bu partide olmuyorsa “hizmet için” öbürüne gidiyorlar! Yakasında CHP rozetiyle İYİ Parti afişi bastıran var!

Türk-Yunan gazeteciliği ile ilgili doktora tezimi “Utanıyorum ama gazeteciyim” ismiyle kitaplaştırmıştım. Çünkü konuştuğum gazetecilerin tümü bir noktada yaptıklarından utandıklarını söylemişti.

Bu yazının başlığını da “Utanıyorum ama siyasetçiyim” yapmayı düşündüm. Ama utanç umut da demekti ve utanç olduğu sürece düzelme olasılığı vardı. Oysa uçtan uca savrulup 3-5 parti değiştirenlerde ise utancın izi yok.

Kazanmanın en garanti olduğu ilçelerden Çankaya’da Alper Taşdelen partisine eleştirilerini bir kenara not edip yerine aday olan genç arkadaşının kazanması için çalışacağını söyledi. En garanti büyükşehir İzmir’de Tunç Soyer kırgınlığını ve eleştirilerini belirtse de “Bütün bu eleştirilerden bağımsız olarak, adaylığı açıklanan tüm büyükşehir ve ilçe belediye başkan adaylarımızı kutluyor, üstün başarılar diliyorum” dedi. Bunlar ar damarı olan siyaset örnekleri!

Ama ya aday olamayınca istifa edenler, partisini yerden yere vuranlar, başka partiye geçip oradan aday olanlar? İşte “siyasetin ar damarı çatladı” düşüncesiyle iyi vatandaşları siyasetten uzaklaştıran ve siyasetin kaybetmesine neden olanlar da onlar.

İyi olmak önemli. Peki ama 6 ay önce yere göre sığdıramadığınız yetenekleri nedeniyle cumhurbaşkanlığına aday gösterdiğiniz Yavaş ve İmamoğlu’nu şimdi “eli işte gözü oynaşta” ilan edip yerin dibine batırmak iyi mi? Hangi balık hafızası bu tutarsızlığı unutur ve hangi iyi bunu affeder?

Söylediklerim öyle bir tek partiyle değil, genel olarak kurumsallaşmış siyasetle ilgili. Sağ partiden milletvekili, sosyalist partiden belediye başkanı adayı olmayı açıklamak da zor!

AKP’de gençlik kolları başkanlığı yapmış dönercinin Murat Kurum’a söylediklerini duymuşsunuzdur. 1999’da bir yıl çalışıp maaşıyla babasına ev alan esnafın “şimdi geçinemiyorum” dediği yerde muhalif siyasetin zirve yapması gerekirdi. Ama hayır, siyasetten beklenti dip yapmış durumda.

Politika etimolojik olarak en çok yerel seçimle ilişkilendirilebilir, çünkü “polis”ten (şehir) gelir ve antik Yunan şehir devletlerinin yönetimiyle ilgilidir. Antik Yunan’dan, Roma’dan bugüne saygın bir görev ve meslek olarak kabul edildiği dönemler de olmuştur!

Yüksek bir sorumluluk, nitelik ve fedakârlıkla yapıldığı zamanlarda… Yalnızca vatandaşa, vatandaşların bir kesimine istediğini vermek değil de, bir idealin peşinde toplumu daha iyiye götürecek devrimci dönüşümler hedeflendiğinde… Ar damarıyla yapıldığında!