Bu normalleşme erimeyi önlemez

Ortadoğu ve bölge ülkeleriyle son günlerde peş peşe gerçekleştirilen ‘normalleşme’ hamleleri dikkat çekici. Uzmanlar sıcak para arayışındaki iktidarın içeride yaşanan erimeyi bu şekilde durduramayacağı görüşünde.

Sercan MERİÇ

Saray rejimi ve AKP iktidarı, son günlerde dış politika alanında birtakım "normalleşme" adımları atmaya çalışıyor. Bu süreçte ilişkilerin bozulduğu Suudi Arabistan, Mısır, Ermenistan, İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile yakınlaşmaya çalışan iktidarın, bölgede çıkış aradığı, ayrıca bu yakınlaşmalarla birlikte Türkiye’ye sıcak para girişi sağlayarak, döviz krizini aşmaya çalıştığı yorumu yapılıyor. AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dış politikadaki adımlarını da "bir başarı hikâyesi" gibi topluma sunarak, eriyen iktidarını ayakta tutmaya çalışıyor.

BAE İLE BARIŞTILAR

İktidar, bu hedefi doğrultusunda 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin arkasında yer aldığını iddia ettiği, iktidar medyasının hakaretlerle manşetlerine taşıdığı BAE ile barıştı. AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan’ı Saray’da ağırladı, onuruna yemek verdi. El Nahyan’ın Türkiye’ye 10 milyar dolarlık bir yatırım çantası ile geldiği, ayrıca Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) Birleşik Arap Emirlikleri’nin Merkez Bankası ile swap anlaşması için sona yaklaştığı öğrenildi.

KATAR SONDAJA BAŞLADI

Erdoğan, Körfez’deki ikinci hamlesini Katar’ı ziyaret ederek gerçekleştirdi. 7 Aralık’ta ülkeye giden Erdoğan, “Katar'ın güvenlik ve istikrarını kendi ülkemizinkinden ayrı tutmuyoruz” dedi. Ayrıca Afganistan’daki Kabil Uluslararası Havalimanı’nın işletilmesi için de Katar ve Türkiye anlaştı. Ancak, Erdoğan'ın ülkeye dönüşünün hemen ardından Katar ve Exxon, Kıbrıs'ta Türkiye'nin “kıta sahanlığını ihlal” gerekçesiyle karşı çıktığı doğalgaz arama ve üretim paylaşımı anlaşması yapmıştı. Katar, dün itibarıyla sondaj çalışmasına başladı.

ERMENİSTAN’LA UÇUŞLAR

Bir diğer “normalleşme” adımı ise Türkiye-Ermenistan arasında atıldı. İki ülke arasında özel temsilciler atandı. Karşılıklı uçuşların 27 Aralık'ta başlayacağı da açıklandı.

SUUDİLERLE GÖRÜŞEBİLİR

BAE ve Katar ile yakınlaşmasında sıcak para arayışında da olan AKP iktidarı, Suudi Arabistan ile de ilişkilerini normalleştirmeye çalışıyor. Bu kapsamda Erdoğan ile Suudi Arabistan'ın Veliaht Prensi Selman arasında bir görüşmenin de yakında gerçekleşeceği öne sürüldü. Sıcak para arayışı kapsamında Türkiye’nin Suudi Arabistan ile yakınlaştığı, iki ülke arasında swap anlaşması yapılması üzerine görüşüldüğü ileri sürüldü.

MISIR’DA YENİ ADIM

Mısır'da Sisi iktidarı ile uzun yıllardır temas etmeyen, son dönemlerde ise arka kapı diplomasisi yürüten AKP iktidarının yeni adımlar atabileceği konuşuluyordu. Erdoğan’a BAE ile yakınlaşmasının ardından “İsrail ve Mısır’a büyükelçileri atayacak mısınız?" şeklindeki soru yöneltildi. Erdoğan, bu soruya “Birleşik Arap Emirlikleri ile aramızda nasıl bir adım atıldıysa, diğerleriyle de buna benzer adımları atacağız" yanıtını verdi. Suriye’de de Erdoğan iktidarının yeni adımlar atabileceği ileri sürüldü. Rusya’nın Suriye Özel Temsilcisi Lavrentyev, Türkiye’nin fırsat oluştuğunda, askerlerinin Suriye'den ayrılacağına dair güvence verdiğini açıkladı.

İSRAİL’LE İLİŞKİ HAYATİ

Erdoğan’ın son olarak İsrail ile normalleşme adımları atılacağını ifade etti. Türk Yahudi Toplumu ve İslam Ülkeleri Hahamlar İttifakı Üyelerini Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde kabul eden Erdoğan, "Filistin konusundaki görüş ayrılıklarımıza rağmen, İsrail ile ekonomi, ticaret ve turizm alanındaki ilişkilerimiz, kendi mecrasında ilerlemektedir. Türkiye-İsrail ilişkileri bölgemizin istikrarı ve güvenliği bakımından hayatidir" dedi. Erdoğan’ın açıklamalarını değerlendiren Şalom Genel Yayın Yönetmeni İvo Molinas, “Tayyip Bey’in dış siyasette pragmatik bir tarafı var. Koşullara göre bakış açısını 180 derece değiştirebiliyor. İlişkilerin normalleşmesi Filistinliler için de çok iyi olur. İki ülke arasında büyükelçilik yokken Filistin halkı için çalışmak mümkün değil. İsrail-Filistin meselesinde Türkiye’nin görüşünü değiştirmeyeceğini görüyoruz. Bu İsrail ilişkilerinin düzelmesinin önünde bir faktör değil. Son açıklamalardan sonra bu konuda iki ülke anlaşamasa da ilişkilerin düzelmesini istiyor” diye konuştu.


Doç. Dr. Ali Faik Demir

'BÖLGESEL LİDERLİK İÇİN DİPLOMASİ'

Galatasaray Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ali Faik Demir Türkiye’nin Doğu Akdeniz, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da problemleri olduğunu kaydederek, “Bölgesel rol almak isteyen bir aktör olunmak istendiği zaman, ilişki kurulmadan bölgesel güç olunmaz" dedi. Doç. Dr. Demir şu ifadeleri kullandı: "Türkiye, bölgesel her halükarda bölgesel bir aktör. Suriye konusunda Türkiye’yi dikkate almadan bir çözüm mümkün değil. Doğu Akdeniz’deki en önemli aktörlerden birisi Türkiye. Cumhurbaşkanı Erdoğan Körfez gezisi yaptığı zaman Fransız Cumhurbaşkanı Macron’un da Körfez gezisi vardı. Türkiye’nin de Körfez ülkeleriyle, Mısır’la ilişkisini düzeltmesi gerekli bir durum. Uzlaşılamayan noktalar olabilir. Bölgesel güç olmak isteyen bir ülkenin ilişkileri bozmasında hata vardı. Arap Baharı sonrasındaki politikalarımızdan sonra birçok devletle terse düşmeye başladık. Bölgesel çatışmalarda düşmanlıklardan bölge ülkeleri zararlı çıkar. Bölge dışı olanlar, silah satarak, bağımlılık yaratarak kazanç sağlamaya çalışırlar. Ermenistan konusunda temsilci atanması da çok ciddi bir kırılma noktası. Türkiye’de bir lider diplomasisinden bahsedebiliriz. Erdoğan, çatışma yaşadığı ülkelere birden dost eli de uzatabiliyor.”

'İÇ POLİTİKAYI FAZLA ETKİLEMEZ'

Kadir Has Üniversitesi Öğretim Görevlisi Soli Özel şu değerlendirmeyi yaptı: “Türkiye kendi konumunu hoyratça harcadı. İdeolojik takıntılarına bağlı izlediği siyaset özel olarak Mısır’la olan ilişkilerinde ve onla bağlantılı olarak Suudi Arabistan ve BAE ile ilişkilerinde etkili oldu. Bu ülkeler Müslüman Kardeşleri terörist olarak görürken, Türkiye ülkesini bu insanlara açtı. Suudi Arabistan’la da daha karışık ilişkiler oldu. Türkiye, Cemal Kaşıkçı cinayetinde yapabileceğinin tümünü yapmadığını düşünüyorum. Konsolosluğun dinlendiği ortaya çıktı. BAE, Suudi Arabistan’la sürdürdüğü yakın ilişkilerin bozulmasının da etkisiyle yeni birtakım ilişkiler kurmaya önem veriyor. Bunlardan en önemlisi tabii ki İsrail’le kurduğu ilişkiler. İran’la da arasını da düzeltmeye çalışılacak. Türkiye, Libya’da ise meşru bir hükümetin düşürülmesini engelledi. Sonrasında askeri olarak elde ettiği başarıyı siyasi olarak bir sonuca bağlayamadı. Ancak yine de Libya’nın geleceğinde söz sahibi olacak ülkelerden birisi. İsrail’le de ilişkiler normalleştirmek isteniyor. Yalnızlaştıkça ilişkiler canlandırılmak isteniyor. Ermenistan’la diplomatik ilişkilerini kesilmesine yol açan sebep Azerbaycan’ın topraklarının işgal altında olmasıydı. Artık o mesele de bitti. Türkiye-Ermenistan ilişkileri 2009’da bırakılan yere dönebilir. Sınırlar açılabilir. Bunlar, ekonomik olarak Hazar Denizi’ne ulaşmasını da sağlayacak olan açılımlardır. Rusların da buna ters bakmadıkları ortada. Tüm bunlarla birlikte dışarıdan gelecek olan her doların bu işlere bir katkısı olacaktır. Açıkçası dış politika konularının geçmişte olduğu gibi içeride güç tahkim etmeye eskisi kadar yaradığını sanmıyorum. İç politikayı çok fazla etkileyeceğini düşünmüyorum. Etkileyecek olsaydı bugüne kadar lanetlenmiş olan Mısır ve İsrail’le bu kadar yakınlık göstermek toplumda negatif tepki uyandırırdı. Toplum da sanıldığı kadar bu işlerle ilgilenmiyor.”


Soli Özel

'KÖRFEZ’DE NORMALLEŞME SÜRECİ VAR'

Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Gülriz Şen, Katar’ın Akdeniz’de sondaj çalışmasına başlamasının iki ülke açısından pürüzlü bir durum olduğuna değinerek, şöyle dedi: “Arap isyanları döneminde Türkiye, Katar’la ilişkilerini derinleştirdi. Körfez’deki krizde Katar’a ambargo uygulanırken, hem Türkiye hem de İran, bu ülkenin yanında durdular. Şimdi Körfez’de bir normalleşme var. Türkiye, BAE ile bir açılım yaptı. Önümüzdeki dönemde Suudi Arabistan ile de birtakım açılımlar yapabilir. Katar’la askeri ve mali ilişkiler sürüyor. Finansal açıdan bakarsak, Körfez ülkelerinden belli bir kaynak geldiği ile ilgili duyumlar var. Körfez’le ilişkilerimizin önemli bir kısmı mali ilişkiler. Orta ve uzun vadede nasıl anlaşmalar yapıldığı daha net anlaşılacak. Katar ile swap işlemleri çok daha belirgin.”


Dr. Öğr. Üyesi Gülriz Şen

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Saray’a dakikada bir asgari ücret CHP'den 1 Mayıs açıklaması: "Taksim'den vazgeçmiyoruz" CHP'den Anayasa şartı: AYM ve AİHM kararlarına uyulsun Sokakta kazanacağız Yerel seçim sonrası ilk kez: Erdoğan ile Bahçeli bir araya geldi