CHP'li Tekin: Bunun adı ‘kente ihanet’ değil de nedir?
CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, Nakliyeciler Sitesi ile ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kum tarafından yanıtlanması için meclise yazılı soru önergesi verdi.
Gürsel Tekin, "Sayın Erdoğan'ın İstanbul'a ihanet itirafı ve dikey büyüme eleştirisine rağmen, İstanbul'da bir avuç insan için ayrıcalıklı imar hakları verilmeye devam edildiğini" söyledi." Tekin, en son olarak yargının, Zeytinburnu Nakliyeciler Sitesi arazisinin plan değişikliğinin yürütmesini durdurmasına rağmen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu kararı tanımamış ve "yeni yerleşim alanı" ilan ederek araziye AVM, rezidans, gökdelenler yapılmasının önünü açmıştır" dedi.
Tekin, "Mahkeme kararını tanımayanların, kentin geri dönülemez bir şekilde tahrip edilmesine ve ihanet edilmesine ortak oluyorlar" dedi.
Tekin'in soru önergesi şu şekilde;
Bilindiği üzere 1978 yılından itibaren İstanbul Zeytinburnu'nda faaliyet gösteren Nakliyeciler Sitesi, sadece tırların yanaştığı ve tek katlı yapılardan oluşan bir tesisten ibaretti. Arazi, 2014 yılında Suudi Arabistan merkezli bir şirket tarafından satın alınmasıyla birlikte ciddi tartışmaları da beraberinde getirmişti.
Mevcut arazi nakliyecilerin tüm itirazlarına rağmen Şubat 2017 yılında Bakanlar Kurulu kararı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın onayıyla kentsel dönüşüm kapsamında riskli alan ilan edilmiş, 261 yapı, 2018 yılının ocak ayında bir sabaha karşı TOMA'larla tahliye edilerek yıkılmıştı. Gayrimenkulleri ellerinden zorla alınan nakliyeciler ise konuyu yargıya taşıyarak, yürütmeyi durdurma kararı almışlardı.
Danıştay, kararının gerekçesinde “alanın zemin yapısı, genel konumu, ulaşım ağı ve altyapı durumu nedeniyle riskli alan olmadığına, yapıların can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını kanıtlayacak nitelikte bir veri olmadığına, dava konusu alanın riskli alan ilan edilebilmesi için kanun ve yönetmeliğin öngördüğü koşulların oluşmadığına” hükmetmişti.
İstanbul’da yapılan bu uygulamalara bakıldığında, plan disiplininden uzaklaşılarak, ayrıcalıklı imar hakları ile kentin geri dönülemez bir şekilde tahrip edildiği açıkça ortadadır.
Bu bağlamda,