Fransız Solu Sorbonne Üniversitesi'nde buluştu: Solun birliği için güçlü mücadele

Avrupa Parlamentosu seçimleri yaklaşırken Fransız solu, görüş ayrılıklarının giderilmesi için Sorbonne Üniversitesi'nde bir araya geldi. Buluşmada sokak hareketleri, savaşlar ve kadın mücadelesi masaya yatırıldı.

Prof. Dr. Ali ARAYICI / Paris

9 Haziran'da yapılacak Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinin değerlendirilmesi ve farklılıkların giderilmesi için 2 Mayıs Perşembe akşamı Paris’teki Sorbonne Üniversitesi'nde sola yakın Libération gazetesi ve Haftalık Tartışma Programı (Twitch Backseat) tarafından büyük bir buluşma düzenlendi. Bu buluşmaya AP seçimlerine katılacak sol ve merkez sağdaki farklı siyasi grupların liste başkanları katıldı.

Buluşmaya Raphaël Glucksmann Halk Meydanı-Sosyalist Parti (PP-PS) adına, Marie Toussaint Avrupa Ekolojisi-Yeşiller (EELV) adına, Jean-Luc Melenchon'nun desteklediği Manon Aubry Boyun Eğmeyenler (LFI) adına ve Léon Deffontaines Fransız Komünist Partisi (PCF) adına katıldı. Merkez sağdan François-Xavier Bellamy Cumhuriyetçiler Partisi (LR), Clément Beaune Cumhurbaşkanı Macron'un desteklediği Rönesans (R) listesi adına toplantıda bulundular.

Geceyi yöneten Libération gazetesi muhabiri Jonathan Bouchet-Petersen, AP seçimlerine solun bölünmüş olarak gittiğine işaret etti. Bouchet-Petersen aşırı sağcı, ırkçı, göçmen ve yabancı düşmanı hareketler olan Fetih Hareketi’nden (R) Marion Maréchal Le Pen ve Ulusal Birleşme Cephesi’nden (RN) Jordan Bardella'yı buluşmaya davet etmeme kararı aldıklarını açıkladı.

Solun adayları ekolojik dönüşümün finansmanı, sosyal eşitsizlikler, kadın haklarının savunulması, daha fazla düzenleme ihtiyacı ve hatta bütçe kuralları konularında birleşik bir cephe oluşturdular. Raphaël Glucksmann kamu açıklarına ilişkin %3'lük kuralı "siyasi bir hata" olarak görürken Manon Aubry'de Avrupa'da sosyal ve ekolojik değişimi engelleyen bu kurala "itaat etmememiz" gerektiğini söyledi.

Bu durum, Léon Deffontaines'in nükleer konusundaki "tekliğini" ifade etmesinde olduğu gibi, ilerici ve devrimci adayların farklılıklarını kabul etmelerini engellemiyor. Özellikle de, sol adayların veya temsilcilerinin savunma konularında, Ukrayna'daki savaşın yönetimi konusunda da pozisyonları aynı değil.

Marie Toussaint, Macron'un Ukrayna-Rusya "savaşına dahil" olmasını kınadığına işaret ederken "evet, bir Avrupa ordusu istiyoruz ve bunu da onaylıyoruz" dedi. Léon Deffontaines de Ukrayna'nın AB'ne girmesine "kesinlikle karşı çıktığını" vurguladı.

FİLİSTİN VE İSRAİL'E BAKIŞ

Konuşmacıların sözlerinden anlaşıldığı üzere, AP seçimlerine çok kısa bir süre kala siyonist İsrail yönetiminin işgali altındaki Gazze'deki savaşı kamuoyundaki tartışmaları daha da alevlendirdi. Bu konuda, sol içinde büyük bir bölünme görüntüsü var. AP seçimlerinde PP-PS listesinin başındaki Glucksmann'ın, "Filistin yaşayacak" sloganları nedeniyle; Saint-Etienne kentindeki 1 Mayıs gösterisinden dışarı atılması olayı kabul edilemez.

Göstericilerin, Glucksmann'ı Gazze'deki durumla ilgili kayıtsızlığından dolayı suçlaması da ilginç bir durumdu. Bu tepkide, uzlaşmaz olduğu varsayılan sol kesim arasındaki ebedi çatışmayı yeniden alevlendiren bir sahne oldu. Bu kez tartışmaların merkezinde, Filistin sorunu vardı.

Son günlerde, her şeye karşın sol gruplar zaman, zaman Filistin konusunda ortak hareket ederek saflarını iyice sıklaştırdı. Gösteri yasakları veya üniversite kampüslerindeki Boyun Eğmeyenler'in (LFI) etkinliklerinin iptal edilmesiyle kanıtlandığı gibi Filistin'e yönelik sesler giderek daha fazla susturulmaya çalışıldı.

PCF Genel Sekreteri Fabien Roussel de, "Terörizm suçu sağlam temellere oturtulmalı ve tamamen saygı gösterilmesi gereken ifade özgürlüğünü engellemek için kötüye kullanılmamalıdır!” dedi. Çevrebilimci Marine Tondelier ise ortaklaşa "Siyasi ifadeyi sınırlamayı mümkün kılan 2014 tarihli Cazeneuve yasasına" dikkat çekti.

Bu durum, AP seçimlerinde LFI'den göçmen kökenli aday olan Rima Hassan ve milletvekili Mathilde Panot'nun "terör eylemini alenen savunmak" suçlamasıyla adli polis tarafından çağrılmasıyla başladı. Böylece, bu Gazze ile dayanışmanın kriminalize edilmesini kınayan ortak bir cephenin oluşmasına zemin hazırlandı.

ÖĞRENCİ HAREKETLERİ

Fransa genelinde solun Gazze'ye yönelik öğrenci hareketlerini desteklemek için tam birleştiği söylenemez. PCF'li Léon Deffontaines, sözlerine 1 Mayıs gösterisi sırasında Saint-Etienne kentinde Raphaël Glucksmann'na boya fırlatmasını kınayarak başladı. Deffontaines, daha sonra birçok üniversitedeki tüm öğrencilerin Filistin'i desteklemek için seferber edilmesini savunduğunu belirtti.

LFI adayı Manon Aubry de Gazze için seferber olan gençlerle "dayanışma" içinde olduğunu ifade etti. "Bizim neslimiz Gazze Şeridi'nde soykırıma tanık olmak istemiyor" dedi. Aynı şey, EELV adayı Marie Toussaint için de geçerlidir. O da "ayağa kalktıkları ve barışın sesini duyurmak için harekete geçtikleri" için öğrencilere içten teşekkür etti.

Sahneye çıktığında hem yuhalanan, hem de alkışlanan Glucksmann, sözlerine Gazze ile ilgili öğrenci protestolarını destekleyerek başladı. Onları "meşru" bulduğunu açıkladı. PS Genel Sekreteri Olivier Faure da müdahaleleri “demokrasiye yönelik yapılan ciddi bir saldırıyı” ağır eleştirdi.

Özellikle de solun AP seçimleri kampanyası bağlamında özgürlüklere vurulan darbeler karşısında oluşan bu birleşik bloka rağmen; gruplar arasındaki temel ve söylem farklılıkları, Gazze'ye destek amaçlı kalıcı bir birliğin olanakları sınırlı kaldı.

Macron'un desteklediği Rönesans adayı Clément Beaune'ye gelince, farklı bir görüşü savunarak öğrenci hareketleri tarafından üniversitelerin ablukaya alınmasını kınadı.

SARSILAN UMUTLAR

İsrail'in işgali altındaki Gazze'deki savaş ve Ortadoğu'daki vahim durum, ilerici ve devrimci kampı derinden sarsıyor. Komünistler, sosyalistler, yeşiller-çevreciler ve Boyun Eğmeyenler'in oluşturduğu Yeni Ekolojik ve Sosyal Halk Birliği'nin (NUPES) bazı siyasi konulardaki anlaşmazlıklar sonucunda dağılmaya yüz tutması solda ciddi bir hayal kırıklığı yarattı.

1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı'ndaki yürüyüşler, AP seçimleri için farklılıkların bir başka şekilde ifade edilmesi ve göstergesi oldu. Ancak 1 Mayıs yürüyüşlerinin, sol açısından sevinecek olumlu birçok yanı var. Komünist Parti'ye yakınlığı ile bilinen Genel İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (CGT) göre ülke genelinde 200 binden fazla kişi sokaklarda yürüdü.

Havanın bulutlu ve yağışlı olmasına karşın, göstericilerin üzerinde birlik renklerini simgeleyen kırmızı, pembe, yeşil üç renkli Filistin bayrağını taşımaları anlamlı oldu. Bu bayrağın göstericiler tarafından sık, sık sallanması da ilginçti.

Bu durum, bir anlamda solun bir bütün olarak Filistin davasına ve Ortadoğu'da barışa bağlılığının bir göstergesi olarak okunabilir. Bununla beraber, solun temel insan haklarına ve kamu özgürlüklerine yönelik saldırıların artmasından endişe duyduğunu anımsatmakta yarar var.

Özetle buluşmada sol içindeki uzlaşmaz tutumların azaltılması ve birlikte yol alınması konusunda görüş birliğinin sağlandığı söylenebilir.

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Sömürü düzeni elinde patlıyor Suudi Arabistan Kralı Selman tedavi altında: Testler yapılacak Bu kedinin üniversite diploması var Libya'da milletvekili kaçırıldı Arı popülasyonu azaldı: Polen taşıyıcıların varlığı tehdit altında