Merkez bankaları enflasyon sınavında

Merkez Bankaları için en önemli olgu ‘enflasyon beklentileri.’ Enflasyon yüksek seyretmeye devam ederse bu durum maaşlara ve fiyatlara yansıyacak.

Anton MuscatellI

Enflasyondaki küresel artışla birlikte merkez bankaları yeni birsınav veriyorlar. ABD’de senelik enflasyon yüzde 6,8’e ulaştı ve neredeyse 40 yılın rekorunu kırdı. Herkesin sorduğu soru, enflasyon geçici mi, kalıcı mı?

Geçici ise ‘agresif’ mücadele yöntemleri benimsemek yersiz olacak demektir. Merkez bankaları para politikalarını gereğinden fazla sıkılaştırır, kısa vadeli faiz oranlarını birden artırır ya da varlık alımlarını bir anda azaltırlarsa, Covid-19 sonrası toparlanma gereksiz yere sekteye uğrayacak.


Merkez bankacıların demeçleri, karşılaştıkları zorlu seçimlere işaret ediyor. ABD Merkez Bankası Başkanı Jay Powell, ABD ekonomisinin güçlenmesinin ve enflasyonun artmasının varlık alımlarını ‘daha erken’ azaltmayı gerektirebileceğini ifade etti (alımlar normal şartlarda Haziran 2022’de tamamlanacak).
İngiltere Bankası varlık alımlarını bu ay tamamlayacak. Baş ekonomist Huw Pill “Daha yüksek faiz oranlarını savunmayı gerektirecek koşullar oluştu” dedi. Avrupa Merkez Bankası (AMB) Başkanı Christine Lagarde daha güvercin bir tavır benimsedi ve AMB’nin 2022’de faiz artırmasının pek olası olmadığını dile getirdi. Yüzde 2 hedefini aşan enflasyonun geçici olduğunu savunmayı sürdürdü.

O halde soralım; mevcut enflasyon baskısı ne kadar önemli ve kaynağı ne?

PANDEMİ SONRASI ENFLASYON DEĞİŞİMİ

Yaşadığımız enflasyonun temel sebebi salgının küresel tedarik zincirlerine verdiği zarar. Elektronik ürünler ve araç imalatı gibi sektörlerde, mikroçip gibi temel girdilerin tedarikinde sıkıntılar yaşanıyor. Salgının ilk aşaması atlatıldıktan sonra tüketici talebi hızla artarken, üreticiler talebi karşılamakta zorlanıyor. Benzer şekilde konteyner sıkıntısı ve kargo kapasitesinin düşük seyretmesi maliyetleri artırdı.

Ekonominin birden toparlanması enerji fiyatlarını da olumsuz etkiledi. İngiltere ve bazı kuzey ülkelerde insanlar emekliye ayrılıyor, işgücüne katılım oranları düşüyor. Nakliyat ve turizm gibi sektörlerde geçici göçmen işçilerin varlığı azaldı ve bu da işgücü sıkıntısı yaratıyor. İşgücüne erişim azaldığında, işverenlerin maaşları yükseltmesi gerekiyor ve maliyetler artıyor.

PARA POLİTİKASINDA DEĞİŞİM VE BEKLENTİ

Bu durumda para politikası nasıl şekillenmeli? Merkez bankaları için en önemli olgu ‘enflasyon beklentileri.’ Tüketiciler ve şirketler enflasyonun yüksek seyretmeye devam edeceğini düşünüyorlarsa bu durumu maaşlara ve fiyatlara yansıtmak zorunda kalacaklar. Bu durumda enflasyon daha kalıcı hale gelecektir.

Veriler bize bu tür ‘ikincil’ etkilere dair ne anlatıyor? Tüketici anketleri ve tahvil faizleri ABD, Avrupa ve İngiltere’de enflasyon beklentilerinin 2021’in ikinci yarısında arttığını gösteriyor.

İçinde bulunduğumuz durumu 1970’li ve 80’li yılların enflasyonist ortamı ile kıyaslayacak olursak şu an işgücü piyasasının ‘daha esnek’ olduğunu söylemek gerek. Özel sektörde çalışan işçileri temsil eden sendikaların pazarlık gücü azaldı ve küreselleşen ekonomi uluslararası rekabeti artırdı. Dolayısıyla maaş-fiyat sarmalına girmektense, reel maaş gelirlerinin azalmasına göz yumarak süreç atlatılabilir.

Tabii bunun mümkün olması için Covid-19 ile ilintili tedarik sıkıntılarının alt edilmesi gerek. Aksi takdirde işverenlerin enflasyona ayak uydurması ve maaşları aynı oranda artırması gerekir. Maalesef omicron varyantı ile ilgili gelişmeler Covid-19’un kalıcı hale gelebileceğini ve dönemsel şokların tedarik zincirlerini zorlamaya devam edebileceğini gösteriyor. Bu etkiler sürerse işverenlerin daha yüksek maaşlar vermekten başka şansı kalmayacaktır.

BANKALAR BASKI ALTINDA TUTULUYOR

Enflasyon geçici mi olacak, kalıcı mı? İşgücü piyasasına ve beklentilere dair verileri dikkatle takip etmemiz gerek. 2022 başında enflasyonun düşüş eğilimine girdiğine dair veriler gelirse, merkez bankaları yumuşak faiz artışlarıyla süreci atlatabilirler.

Bir de merkez bankalarının bağımsızlığı sorusu var. Merkez bankalarını bağımsız hale getirdik ve böylelikle para politikasının siyasete alet edilmesine engel olmaya, enflasyonun daima kontrol altında tutulacağına dair piyasalara güven vermeye çalıştık. Merkez bankaları faiz oranlarını hükümetlerden bağımsız bir biçimde belirlese bile, bu tür büyük ekonomik krizlerde ‘dışarıdan baskıya’ maruz kalmaları halen mümkün. Medya baskısına ya da siyasi baskıya boyun eğebilir, faizleri gereğinden hızlı ya da yetersiz düzeyde artırabilirler.

Bazı merkez bankaları İngiltere Bankası gibi faiz artışını geciktirmeyi tercih ettiler. AMB de şimdilik sabırlı davranıyor. Tüm gözler 15 Ocak’ta gelecek Fed açıklamalarına kilitlendi. Bana kalırsa şu an için beklemekte beis yok. Önümüzdeki haftalarda hem enflasyon beklentilerine, hem Covid-19 ekonomilerimizi nasıl şekillendireceğine dair yeni veriler açıklanacak.

The Conversation'dan çeviren Fatih Kıyman

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Öğrenciler ayakta, polis dayakta Lübnan karışırsa Ortadoğu yanar İsrail polisini bıçaklayan Türk vatandaşı öldürüldü KFC İsrail boykotuna katıldı: 108 şube kapatıldı ABD üniversitelerindeki Filistin’e destek gösterileri: Gözaltı sayısı bine ulaştı