Öldüren karanlık

İntiharının ardından tarikat yurdunda yaşadıklarını içeren videosu çıkan Enes Kara’nın babasının yönlendirmesiyle kaldığı evin Nur Cemaati’ne ait olduğu öğrenildi. Halk, Kara’nın ölümünün üzerine artan cemaat yurtlarının kapatılmasını bir kez daha talep etti.

Mustafa BİLDİRCİN

AKP iktidarı döneminde sayıları artan cemaat ve tarikat yurtlarındaki istismar, intihar, taciz, baskı skandalları bitmek bilmiyor. Bunun son örneği Elazığ'da yaşandı. Elazığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Enes Kara, kaldığı cemaat evindeki baskılar ve gelecek kaygısı nedeniyle yaşamına son verdi. Henüz 20 yaşında olan Kara’nın, kaldığı evin yedinci katından atladığı öğrenildi. Kara’nın, yaşamına son vermeden bir ay önce yayımladığı videoda ailesinin zoruyla cemaat yurdunda kaldığını söylemesi dikkati çekti. Kara’nın kaldığı evin, Nur Cemaati’ne bağlı bir ev olduğu öğrenildi. Enes Kara’nın babası Mehmet Kara’nın, MEB’e bağlı bir okulda öğretmenlik yaptığı ve “28 yıldır içindeyim” dediği Nur Cemaati’nin Okuyucular kolundan olduğu öğrenildi.

BABANIN SAVUNMASI

BirGün yaşananlarla ilgili Enes Kara’nın babası Mehmet Kara’ya ulaştı. Oğlunun üniversitenin ilk yılında arkadaşlarıyla kaldığını söyleyen Kara, “Burayı biz tavsiye ettik, ‘Burada kal’ dedik. Cemaatten dört arkadaşıyla birlikte aynı evde kalıyordu” dedi. Kendisinin de 28 yıldır cemaatin içinde olduğunu söyleyen baba, çocuğunun, “Böyle bir ortamda, manevi olarak da yetişmesini” istediğini söyledi. Kara, “Bize sorunlardan hiç bahsetmedi. İçe kapanıktı, gece gündüz telefonla uğraşıyordu. Aileyle, bayramlarda falan akrabalarla çok iletişim kurmuyordu. Sosyal yanı zayıftı” diye konuştu. Çocuğunun cemaat evine, “Birkaç ayda alışacağını” düşündüğünü belirten baba, “Kimseden şikâyetçi değiliz” dedi. Yerel kaynaklar, yurt olarak kullanılan binada cemaatin 15 yıldır çalışmalar yürüttüğünü söyledi. Site içerisindeki bütün evlerin cemaate ait olduğu da iddia edildi.

KENTTE YURT SORUNU

Arkadaşları ise uzaktan eğitim nedeniyle Kara ile çok görüşemediklerini belirterek, kentte büyük bir yurt sorunu yaşandığını vurguladı. Öğrenciler, pandemi nedeniyle birinci ve ikinci sınıfların birbirlerini tanımadığını anlatarak, “Durumu iyi olan bile kimseyle ilişki kuramadığı için eve çıkamadı. Arkadaşlarımız cemaatin hedefi haline geldi” diye konuştu. Dışarıdan normal bir ev gibi görünen yerde barınan öğrencilerin, kaldıkları yeri “yurt” olarak isimlendirdiği belirtildi.

OKULDA TEHDİT

Olayın ardından Enes’in okuluna giden gazetecilere kendisini, “Ülkücü” olarak tanımlayan öğrenciler sözle müdahale etti ve g öğrencilere, “Cemaatler hakkında” soru sorulmaması” için baskı yaptı.

BARO MÜDAHİL OLDU

Elazığ Barosu Başkanı Mustafa Yentür, baronun Enes Kara’nın intiharıyla ilgili sürece müdahil olduğunu, çocuğun babası da dahil olmak üzere tüm sorumlular hakkında işlem yapılması talebiyle savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını bildirdi.

KAPASİTE YETERSİZ

Türkiye’deki eğitim sisteminin kanayan yarası barınma sorunu, öğrencilerin tepkisinin yanı sıra resmi verilerle de ortaya konuldu. İktidarın, “Her ile bir üniversite” politikası nedeniyle sayıları hızla artan üniversiteler, barınma sorununu da artırdı. Devlet yurtlarına yerleşemeyen öğrenciler, yüksek ev kiraları ve pahalı özel yurtlar nedeniyle büyük bir kriz yaşadı. Türkiye’deki 8 milyon 240 bin 997 üniversite öğrencisine karşın devlet yurtlarının kapasitesi 696 bin 966’da kaldı. Devlet yurtlarının toplam kapasitesinin üniversite öğrencisi sayısına oranı yalnızca yüzde 8,2 olurken öğrenci sayısının devlet yurdu kapasitesine oranı ise yüzde 20 olarak gerçekleşti.

Barınma sorunu da cemaat ve tarikatlara, öğrencilere ulaşmak ve örgütlenmek için fırsat oldu. Cemaat yurtları, çok sayıda istismar olayı ve kaza ile de gündeme geldi. Karaman’da Ensar Vakfı’na bağlı yurtta 45 çocuğun tecavüze uğraması ve Aladağ’daki cemaat yurdunda çıkan yangında 11 öğrencinin yaşamını yitirmesi yaşanan en acı örnekleri oluşturdu.

SORUN ALT KADEMELERDE

Eğitim sisteminin kanayan yarası barınma sorunu, yükseköğretiminin yanı sıra ortaöğretim ve ortaokul kademelerinde de yaşanıyor. İktidarın 2002 itibarıyla yürüttüğü, “Köy okullarının ve yatılı okulların kapatılması” politikası, 20 bin köy okulunun kapanması ile sonuçlandı. AKP iktidarlarında ise 235 yatılı okulun eğitim faaliyetleri sonlandırıldı. 2002’de 521 olan yatılı ilköğretim bölge okulu sayısı, 2021’de 286’ya kadar düştü. Öğrenci sayısı da 278 bin 448’den 57 bin 50’ye geriledi. Yatılı okulların sayısındaki düşüş oranı yüzde 40,1, öğrenci sayısındaki düşüş oranı ise yüzde 79,51 ile ifade edildi.

Aladağ’daki cemaat yurdunda 2016 yılında yaşanan yangının ardından ortaya çıkanlar da dini yapılanmalara sağlanan ayrıcalıkları gözler önüne serdi. Yangının yaşandığı cemaat yurdunun, önceden bölgedeki yatılı okulun pansiyonu olarak kullanıldığı ancak yangından bir yıl önce kapatıldığı ortaya çıktı.

BELEDİYELERDEN DESTEK

AKP iktidarıyla birlikte tarikat ve cemaatlere ait vakıf ve dernekler, AKP’li belediyelerden de ciddi oranda destek aldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin AKP döneminde dernek ve vakıflara 852 milyon TL aktardığı belirlenirken bu tutarın MEB’in yatırım bütçesine oranı altıda bir olarak hesaplandı.
Yerel yönetimlerin yanında iktidar da kanuni düzenlemeler ile tarikat ve cemaatlerin eğitimde önünü açtı. Eğitimde cemaatlere, “Yol veren” bazı düzenlemeler şöyle:

• MEB, 7 Nisan 2012 tarihine kadar Kuran kurslarının denetiminden sorumlu bir kurum iken bu tarihte Diyanet İşleri Başkanlığı Kur’an Eğitim ve Öğretimine Yönelik Kurslar ile Öğrenci Yurt ve Pansiyonları Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikle, MEB’in denetim yetkisine son verildi.

• Türk Ceza Kanununun 263’üncü maddesi yürürlükten kaldırılarak, kanuna aykırı eğitim kurumu açan, çalıştıran ve bu merkezlerde çalışanların 6 aydan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılması uygulamasına son verildi.

• Vergi Muafiyeti Tanınan Vakıf Ve Kamu Yararına Çalışan Derneklere Ait Yükseköğrenim Yurtlarında Barınan Öğrencilere Yapılacak Beslenme Ve Barınma Yardımına Dair Yönetmelik Kasım 2017’de Resmi Gazete’de yayımlandı. Yönetmelik ile vergi muafiyeti tanınan vakıf ve kamu yararına çalışan derneklere ait yurtlarda kalan öğrencilere, “Barınma ve beslenme” yardımı yapılması sağlandı.

• 12 Eylül 2019 tarihinde Sosyal Etkinlikler Yönetmeliğinde yapılan değişiklik ile sivil toplum kuruluşlarının, “Her tür ve seviyedeki resmi ve özel örgün ve yaygın eğitim kurumlarında” sosyal etkinlik yapmasının önü açıldı.

İLK DEĞİL

Tarikat ve cemaatlere ait yurtlarda 2021 yılında yaşanan olaylardan bazıları, kayıtlara şöyle geçti:

• Antalya'da Antalya İlim ve Kültür Derneği isimli tarikata ait olduğu belirtilen yurtta aşçı olarak çalışan İhsan Güney'in, yurdun yemekhanesinde üniversite öğrencisi Mehmet Sami Tuğrul'un başını satırla kesip, göğsünün üzerine koydu ve “Deccal'i vurdum” diye bağırdı.

• Muş Merkez Karşıyaka Kuran kursunda 3 Temmuz'da 12 yaşındaki Mehmet Halit Yavuz isimli bir çocuk kemeriyle tuvalet kapısının koluna asılmış bir şekilde bulundu.

• Antalya Kepez’deki Kepez Ortaokulu’nda daha önce müdür olarak çalışan Kaplan’ın adı daha önce sınıfı mescide çevirme olayıyla gündeme geldi. Kaplan’ın, ortaokulda bulunan anaokulu sınıfı mescide çevrilerek Atatürk resimleriyle kaplı koridorları yeşile boyadı.

• Erzurum’da Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı merkez Palandöken ilçesinde bulunan Hacı Bahattin Evgi yatılı erkek Kuran kursunda yedi çocuk cinsel istismara uğradı.

• Hatay Dörtyol’daki Yeni Yurt Merkez Camisi’nde, cami imamı olduğu belirtilen şahıs, Kuran kursuna gelen küçük çocuğu arkadaşlarının önünde şiddet uyguladı.

***

SOL Parti: Tarikat ve cemaat yurtları kapatılmalı

SOL Parti, üniversite öğrencisi Enes Kara’nın kaldığı cemaat yurdunda yaşadığı baskılar nedeniyle yaşamına son vermesine ilişkin yaptığı açıklamada, tarikat ve cemaat yurtlarının kapatılması gerektiği vurgulayarak, "Tarikat-cemaat ve yandaş Vakıflara kamudan aktarılan her kuruş geri alınmalı. AKP gericiliği gençlerimizin hayatını çalmaya devam ediyor. Kendileri Saray’da yaşayıp çocukları jetlerde gezerken halk çocuklarını istismara, intihara, geleceksizliğe sürüklediler. Yeter… Bu karanlık odaklar, tarikat-cemaat yurtları kapatılmalıdır. Tarikat-cemaat ve yandaş vakıflara kamudan aktarılan her kuruş geri alınmalı, bu kaynaklar gençlerin barınma ve istihdam sorunlarının çözümü için kullanılmalıdır” denildi.

CHP, HDP, TKP ve EMEP’ten de Enser Kara’nın ölümünde sorumlunun siyasi iktidar olduğu yönünde açıklamalar geldi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, "Bir genç arkadaşımızı aile baskısı ve iktidarın politikaları nedeniyle kaybettik. Devletin görevi kindar ve dindar bir nesil yetiştirmek olamaz. İktidar 20 yıldır yurt sorununu bilinçli olarak ve gençleri tam da cemaat yurtlarına yönlendirmek için çözmedi” derken HDP Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul, "Bir devlet neden yeteri kadar yurt yapmaz, öğrencileri cemaat yurtlarına mahkûm eder? Bunun nedeni çok açık. AKP, cemaatler koalisyonudur” dedi.
EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, ise "Enes Kara göz göre göre ölüme sürüklenmiştir. Bu sosyal bir cinayettir. Öğrenciler tarikatlara mahkûm edilerek bunalıma sürüklenmektedir" diyerek tarikatlara karşı mücadele çağrısında bulundu. TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, "Enes’in intiharı, buz dağının sadece görünen kısmı. Tarikatlar din zırhıyla korunup hiçbir denetime tabi olmayan oluşumlar. Yasal zeminleri yok ama her tür desteği alıyorlar" diye konuştu.

AKP Sözcüsü Ömer Çelik ise Kara’nın ölümü üzerine ideolojik hesaplaşma yapıldığını savunarak, "Gencecik bir insanın ölümü üzerinden kindar bir dille kavga, ideolojik hesaplaşma ve ayrışma üretenlerin yaptığı şey asla kabul edilemez ve ahlaki değildir" mesajını paylaştı.

***

Protokoller iptal edilmeli

Vakıf ve dernek yurtlarına sağlanan mali desteğin büyüklüğüne dikkati çeken Eğitim Uzmanı Ali Taştan ise “Öğrenciler için tehlikelere davetiye çıkaran cemaat yurtlarının önüne geçilebilmesi için ne yapılmalı?” sorusuna şunları sıralayarak yanıt verdi:

• Vakıf-derneklerle yapılan tüm protokoller iptal edilmelidir.
• Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği yeniden gözden geçirilmelidir.
• MEB’in teftiş sisteminde reform yapılmalıdır.
• Yasa dışı açılmış olan sözde eğitim kurumlarının tamamı kapatılmalıdır.
• MEB-Diyanet İşleri Başkanlığı ve YÖK eşgüdümlü çalışarak olası tehlikelere karşı yeni tedbirler almalıdır.
• Vakıf ve dernek yurtlarına verilen yardımlar kesilmelidir.
• Özel/tüzel kişi/kişiliklere verilmiş olan ortaokul-ortaöğretim düzeyinde yurt açma yetkisi iptal edilmelidir.

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Saray’a dakikada bir asgari ücret Sokakta kazanacağız CHP neden erken seçim istemiyor? Yerel seçim sonrası ilk kez: Erdoğan ile Bahçeli bir araya geldi ‘Merkez sağ’ iddiasına veda