Rusya Güney Federal Üniversitesi’nden Prof. Dr. Aleksandroviç: Washington’a karşı her seçeneğe varız

Savaştan 200 km uzaklıktaki Rostov’da bir araya geldiğimiz Prof Dr. Aleksandroviç Vaskov anlaşmanın da çatışmanın da ABD’nin elinde olduğunu söyledi. Aleksandroviç’e göre NATO yeniden doğuşunu Rusya üzerinden sağladı.

Yaren ÇOLAK / Rostov

Bir süredir Ortadoğu'daki çatışmaların gölgesinde kalsa da ikinci yılını geride bırakan Ukrayna-Rusya savaşı tüm şiddetiyle devam ediyor. ABD öncülüğündeki Batı ittifakının tüm desteğine rağmen Ukrayna ordusu yaz aylarında başlattığı taaruzdan istediğini elde edebilmiş değil. Batı kamuoyundaki "savaş yorgunluğu"na rağmen ABD ve NATO savaşı yıllara yaymakta kararlı. Rusya cephesinde ise mart ayında beşinci kez devlet başkanlığa seçilen Vladimir Putin hem içeride hem de dışarıda yeni bir dönemin kapıları aralandı. Çatışmaların yoğun yaşandığı Donbass’a yalnızca 200 km uzaklıktaki liman şehri Rostov-na-donu’da bir araya geldiğimiz Rusya Güney Federal Üniversitesi Bölgesel Çalışmalar Uzmanı Prof. Dr. Maksim Aleksandroviç Vaskov kendi gözünden ülkesini, küresel arenadaki hamleleri ve Ukrayna savaşını değerlendirdi.

Prof. Dr. Maksim Aleksandroviç Vaskov sorularımızı yanıtladı.

Mart’taki başkanlık seçimlerinden Putin’in zaferle ayrılmasını nasıl yorumluyorsunuz?

Vladimir Putin'in başkanlık seçimlerindeki zaferi sürpriz değildi. Halk sandıkta aslında Batı'ya yanıt verdi. Putin'in zaferi, uygulanan yaptırımlara ve Rus karşıtlığının bir yanıttı. Ayrıca seçmenlerin Putin'e oy vermek için bunun dışında da farklı nedenleri vardı. Putin'in, küresel arenadaki gücü ve karizması da halkı tekrar Putin demeye itti. Ve Rus ekonomisine yönelik saldırılara rağmen yaşanan istikrar ve kalkınma seçmenin Putin'e oy vermesinde diğer başlıca faktör oldu.

5’inci kez başkan seçilen Putin yeni döneminde nasıl bir dış politika izleyecek? Daha agresif bir Putin görecek miyiz?

Rusya’nın yeni dönemdeki dış politikası tabii ki diğer ülkelerin çıkarlarını dikkate alarak, işbirliğine ve diyaloğa açık olacaktır ancak Rusya için son derece de karmaşık bir dış politika süreci yaşanacaktır. Rusya’nın çıkarlarını gözetecek olan yeni dönem dış politikası, sanılanın aksine daha agresif değil daha dengeli olacaktır. Ayrıca Kolektif Batı’nın saldırgan tavırlarına karşılık Rusya'nın çıkarlarını korumak ‘saldırgan’lık değildir. Sorun şu ki Batı, Rusya ile diyaloğun nasıl yürütüleceğini anlamıyor ve anlamadı. Bütün tarihimiz gösteriyor ki, Rusya ile ültimatom diliyle konuşulamaz, biz anlaşmalara açığız ama ulusal onurumuzu aşağılamaya asla razı olmayacağız. Güvenliğimizin garantileri gerçek olmalıdır. Örneğin eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel ve eski Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, yapılan müzakerelerde nasıl da iki yüzlü bir politika izlediklerini kendileri itiraf etti. Batı, barış umuduyla masaya oturan Rusya’ya bir kez daha ihaneti gösterdi.

YAPTIRIMLAR RUSYA'YI DEĞİL AB’Yİ VURUYOR

Rusya’ya karşı yürütülen ‘ekonomik savaş’ı nasıl değerlendiriyorsunuz, Moskova buna daha ne kadar dayanabilir?

Biz buna zaten dayandık, dayanıyoruz, dayanacağız ve Rusya ekonomisi büyüme aşamasında. Rusya'ya ‘sempati’ duymakla suçlanamayacak dünya ekonomi kuruluşlarının verilerinde dahi bunu görebilirsiniz. Rusya'ya karşı ekonomik savaşın dünya tarihinde eşi benzeri yok. Hatta başladığında, üç hafta ila altı ay içinde Rusya ekonomisinin çökeceğini söylediler. Sonuçta evet, yaptırımlar hoş değil ama ekonomi bunlara uyum sağladı. Her gün de yeni yaptırımlar pakete eklenmeye devam ediyor. Ancak Rusya istikrarlı bir ekonomik büyüme gösteriyor. Soruyu şöyle sormak lazım Rusya’ya uygulanan yaptırımlara Batı ne kadar dayanabilecek? AB ve ABD'de durum ne? Özellikle AB'de durum çok içler acısı. Rusya ile ekonomik işbirliğini ve siyasi ilişkilerini sürdüren ülkeler bundan faydalanıyor. Bunlardan biri de Ankara.

Çatışmalar nerelerde yoğunlaşıyor? Bölgede durum nedir?

Rusya, Batı'nın Ukrayna'dan bir Rusya karşıtlığı yaratmak için milyarlarca dolar yatırım yaparak kasıtlı olarak bize karşı hazırladığı çatışmada Batı medyasının yaptığı kışkırtmaların aksine barışçıl müzakerelere hazır. Rusya'nın burada sağlamak istediği şey aslında çok basit. Ukrayna’da iktidara gelen neo-nazilere karşı Rusya Donbass halkının yanında. Donbass'ta 2014'teki talepler neyse bugünkü talepler de aynı. Ukrayna’nın tarafsızlığı, neo-nazilerden arındırılması, Donbass halkına yönelik saldırıların son bulması. Peki, Batı Ukrayna üzerinden Rusya’ya meydan okurken neyi amaçladı, neyi başardı? Batı'da yaşanan ekonomik krize iyi bakmak lazım. Rusya tüm yaptırımlara rağmen ekonomik büyüme ve istikrarı sağladı.

WASHINGTON’A KARŞI HER SEÇENEĞE HAZIRIZ

Washington’un Ukrayna üzerindeki etkisi ve politikalarını nasıl yorumluyorsunuz?

Rusya ve ABD jeopolitik rakiplerdir. ABD, Rusya'yı zayıflatmak istiyor, Ruya da buna karşı direniyor. ABD Ukrayna'ya silah sağlıyor, Amerika Birleşik Devletleri'nden paralı askerler savaşıyor ve Ukrayna ordusu askeri eğitmenler tarafından eğitiliyor. Bu durum tarihimizde ne ilk ne de son olacaktır. Anlaşmak ya da çatışmak ABD'nin elinde, biz anlaşmadan yanayız, bakalım ABD'de başkanlık seçimlerinden sonra hangi güçler iktidara gelecek. Krizin üstesinden gelmeye ya da krizin genişlemesine odaklanmış durumdayız. Rusya her seçeneğe hazır ama en iyisini umuyor.

NATO savaşla birlikte yeniden var oldu diyebilir miyiz?

NATO yeniden doğuşunu Rusya'ya tehdit oluşturarak ve sınırlarına doğru ilerleyerek sağladı. ABD'nin Soğuk Savaş stereotiplerini yeniden üretmesine olanak sağlayarak ve güvenlik konularında Rusya ile makul işbirliğini reddederek kendisini yeniden var etti.

Siz ‘Kollektif Batı’ olarak tanımlasanız da silah göndermemek için ayak direyen ya da Ukrayna’da uygulanan politikalara destek vermediklerini açıklayan pek çok Avrupa ülkesi oldu. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Litvanya, Letonya, Estonya ve Polonya gibi ülkeler Rusya'ya karşı savaşın kışkırtıcısı olmayı tercih etti. Bunu da anlayabiliriz çünkü jeopolitik rakiplerimiz olan bu ülkelerde oluşacak Rus karşıtlığı bazı ülkelerin ‘çıkarına’ olacaktır… Tabii diğer ülkelerde de durum pek farklı değil, Güney ve Batı Avrupa’da da Rusya karşıtı bir gündem dayatılıyor. Direkt Şansölye Olaf Scholz ve Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’ün söylemlerine bakmak dahi bu durumu anlamak için yeterli. Almanya Rusya karşıtı adımları birbir attı. Ukrayna’ya silah sağladı, yaptırımlar uyguladı ancak ekonomisi alaşağı olmuş durumda. Uzun zamandır endüstriyel üretimde önemli rol oynayan Almanya, teknolojisini ve sanayisini kaybediyor. Bütün fabrikalar ABD'ye taşınıyor, geri dönmeyecekler, işsizlik artıyor. Avrupalı ​​ve Amerikalı markalar, Rusya’da çalışma isteksizliklerini ‘yüksek sesle’ ilan ederek ayrıldılar ve büyük mali kayıplara uğradılar, varlıklarını kaybettiler ve Avrupa standartlarına göre çok büyük, değiştirilmesi imkansız bir pazarı kaybettiler. Bu tür şirketlerin bazıları büyük bir gürültüyle ayrılsa da, sessizce geri döndü ve Rusya'da çalışmaya devam etti.

Ankara siyaseti hakkında ne düşünüyorsunuz? NATO üyesi olan Türkiye her iki tarafla da arasını ‘iyi’ tutmaya çalışıyor.

Evet, Türkiye NATO üyesi ancak karşımızda Rusya’yla karşılıklı işbirliği geliştirmek isteyen bir ülke görüyoruz ve bizim de karşılıklı yarar sağlayan işbirliğini geliştirme umudumuz var.

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Meteoroloji'den 15 il için sarı kodlu uyarı: Gök gürültülü sağanak bekleniyor Ankara'da kaza yapan Sudan Cumhurbaşkanı'nın oğlu hayatını kaybetti DEM Parti'den CHP'ye ziyaret: Özgür Özel'den Erdoğan görüşmesi hakkında açıklama Cem Küçük köşeyi döndü Yasaklı 1 Mayıs'tan 2 gün sonra: Erdoğan "yumuşama" dedi