SES İzmir: Salgına rağmen normalleşme işçi sınıfını feda etmektir

Türkiye genelinde pazartesi gününden itibaren uygulanan ‘normalleşme süreci’yle ilgili SES İzmir Şubesi açıklama yaptı. Açıklamada, Türkiye’de dile getirilen ‘normalleşme süreci’nin sürü bağışıklığı süreci olduğu ve aslında normal olan hiçbir şey olmadığı vurgulandı

BERKAY SAĞOL

Tüm dünyayı ve Türkiye’yi etkisi altına alan Covid-19 salgınının yaşandığı günlerde, Türkiye’de geçtiğimiz pazartesi gününden itibaren ‘normalleşme süreci’ başlatıldı. Restoranların, AVM’lerin, kafelerin açıldığı süreçte, salgın riski hala devam ediyor.

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İzmir Şubesi, normalleşme süreciyle ilgili bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı okuyan SES İzmir Eş Başkanı Nursel Yücesoy, salgına rağmen normalleşme uygulamalarının işçi sınıfını salgına feda etmekten başka anlam taşımadığını ifade ederek, “İşçilere yapılan uygulama örtülü dahi olmayan sürü bağışıklığıdır ve bu uygulamalar kapitalizmin normal zamanlardaki sınıf alışkanlıklarının da devamıdır. Bu stratejinin sonucu büyük kentlerde salgının aldığı boyut ile de kendini ortaya koymuştur. Salgın nedeniyle talebin çok arttığı bu dönemde sağlık emekçileri çalışma saatlerinin çok üstünde çalıştırıldı. İş yerlerinde daha büyük riskler ile karşı karşıya bırakıldı. Koronavirüs şüphesi sebebiyle karantinaya alınanların istirahat ya da hastalık izni hakları dahi gasp edildi. Aşı bulunmadan normalleşme uygulamaları biz sağlık emekçilerini daha fazla risk altına almaktadır” diye konuştu.

EKİPMAN EKSİLİĞİ NEDENİYLE SAĞLIK EMEKÇİLERİ ENFEKTE OLUYOR

Türkiye’deki sağlık emekçileri açısından durumun oldukça vahim olduğunu vurgulayan Yücesoy, “Son istatistiklere göre enfekte olan sağlık emekçisinin 10 bini aştığını ifade edebiliriz. 43 sağlık emekçisi ise hayatını kaybetmiştir. Aile Sağlığı Merkezlerinde görülen kişisel koruyucu ekipman eksikliği pandemiye hazırlıksızlığın bir göstergesiydi. Türkiye'de de sağlık emekçilerinin çok yüksek oranda Covid-19 pozitif çıkmasında başta koruyucu ekipman sağlanmaması olmak üzere alınmayan önlemlerdir. Sağlık emekçisi sayısının ısrarla ihtiyacı karşılayacak şekilde artırılmaması, sağlık emekçilerine rutin test yapılmaması, sağlık emekçi sayısı azlığı nedeniyle idari izinli olması gereken sağlıkçılara izin verilmemesi ve hatta Covid-19 tanılı ve temaslı sağlık emekçilerini bir şekilde çalıştırmaya devam ettirmek için sürekli algoritmaların değiştirilmesi gibi uygulamalar sağlık emekçilerinin enfekte olmasına neden olmaktadır” dedi.

Türkiye’de uygulanan ‘normalleşme süreci’nin sürü bağışıklığı süreci olduğunu söyleyen Yücesoy, sağlık emekçilerinin taleplerini şu şekilde sıraladı:

>> Tüm sağlık emekçilerine 5 günde bir yaygın test yapılmalıdır.

>> İstihdam şekline bakmadan tüm sağlık emekçilerine koruyucu ekipman eksiksiz bir şekilde sağlanmalıdır.

>> Performans sistemi kaldırılarak tüm sağlık emekçilerine insanca yaşayacağı ve emekliliğine yansıyacağı bir ücret verilmelidir.

>> Covid-19 meslek hastalığı kabul edilmeli ve iş kazası raporu tutulması zorunlu olmalıdır.

>> Tüm sağlık emekçilerine 5 yılda 1 yıl yıpranma payı verilmelidir.

>> Haksız ve hukuksuz bir biçimde ihraç edilen sağlık emekçileri görevlerine iade edilmelidir.

>> Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı çalışanlar arasında ayrımcı uygulamalara son vermeli, 60 yaş üstü ve kronik hastalığı olan sağlık emekçileri ve istihdam biçimi fark etmeksizin tüm çalışanlar idari izinli sayılmalıdır.

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Yol bakımı için doğa talanı İzmir’de, 1 Mayıs’ta toplu ulaşım yüzde 50 indirimli Karaburun’da yaşanan eğitim sorunları konuşuldu İzmir’in 1 Mayıs tarihi Özel bölgeye RES yapılacak