Namuslu (!)…

Dere akayi dere O da nafile yere Bağladiler başumi İstemeduğum yere

Dere akayi dere

O da nafile yere

Bağladiler başumi

İstemeduğum yere

Koca çınarın dökülen sarı kızıl yapraklarını süpüre süpüre Sırçınar’a doğru yürürken kuşlağıma gelen bu türküyle beraber adımlarımı hızlandırıyorum. Koca çınarın altında konuşlanmış Berva Dayı türküsüne  dalmış dereler gibi akıyor.

Oy dere derun dere
Derman ol derdumuze
Allah sabırlar versun
Vallahi hepumuze…

Başını  daldığı çay bardağından kaldırınca beni görüyor. Görür görmez de ünlüyor;

“ Uyy uşağum, geldun mi?”

“ Hee yaa geldim Berva Dayı. Ooo çayda iyi görünüyor. Çayı soğutmuşsun sana da söyleyeyim mi? “

“ Haa boş ver çayı getirdun mi?”

“ Getirdim getirdim merak etme.”

“Yedun mi peki?”

“ Yedim yedim gerçekten çok güzeldi. Al bu senin kara üzüm çubuğun. Yalnız pepeçura getiremedim ”

“ Canın sağolsun be evlat..”

Şiktan’ın her derde deva  çayından ilk yudumu aldık ki masa, çayın kokusunu duyan mahalleli tarafından işgal ediliverdi. Hoşaf Sami; “ Anlat bakalım şu dereleri, bu ihtiyar gittin gideli derelere türkü yakıyor. Meğer ne çok dere türküsü varmış da haberimiz yokmuş.”

“ Dereler eski dereler değil artık Sami abi. Yakın gelecekte sadece türkülerde akacaklar gibi görünüyor. Ne var ne yok satmışlar. İşin kötüsü alanlar, ne suyun ne de çevrenin kıymetini biliyorlar. Bir talan ki sorma gitsin..”

“ Oktay Ekşi  doğru söylemiş yani öyle mi?”

Kasap Hüseyin” Yok Sami, Oktay Ekşi o konuda yanlış söyledi. Çevre, Enerji ve de Ulaştırma Bakanlarının söylemlerine dikkat etsene ne diyorlar, ‘ biz satmıyoruz sadece işletme hakkını devrediyoruz’ demiyorlar mı. Haksızlık etmeyelim şimdi.”

Cenap Hoca ;” Hüseyin sözlerine dikkat et. İktidarı tiye alacam derken sende kadınlara haksızlık ediyorsun. Zaten bu erkek egemen söylem az yada çok hepimizin içine işlemiş.”

“Doğru söylüyorsun Cenap Hoca” diyor Hoşaf Sami” Yalnız dikkat ettin mi bu söylemden rahatsız olan AKP’lilerde ayni işi yapıyorlar.”

Cenap Hoca” Sami onlar söylemin esasına karşı değiller ki kendi yakınlarına dahası kendilerine dokunduğu için yaygara ediyorlar. Bakın arkadaşlar burada iki konu önemli. Birincisi, Oktay Ekşi ‘ her şeyi satan zihniyet’ deyip geçse idi bu kadar kıyamet kopmayacaktı. İşin içine analarını katınca kıyamet koptu. Burada ülkenin halka ait varlıklarının satılması onların namus anlayışlarına halel getirmiyor. Zaten ülkeyi pazarlamakla mükellef olduklarını kendi ağızlarıyla itiraf etmemişler miydi. Yani ülkeyi pazarlamak onlar için bir namus meselesi değildir. Dikkat edin Hükümet kanadından karşı çıkışların hiç birinde ülkeyi pazarlama konusunda bir galiz küfür algısı olmadı. Ha keza Ali Bulaç gibi yazarlardan da gelen tepki yine ana, bacı avrat üzerine. Bir kelime ülke üzerine bir şey var mı? Yok. diğer taraftan Rasim Ozan Kütahyalı gibileri, de aynı ağızdan Ekşi’ye veryansın ederlerken onlarında aklına bu adam yalnız analarına laf etmedi ki derelerden söz ederken halka ait varlıklardan yola çıkarak bu lafı etti. Ama ne gam, bu konuda tık yok. Zira hepsi için halka ait olanın satılmasında yani ülkenin pazarlanmasında bir beis yok.

İkincisi, aslında anaları, bacıları ve karılarının namusu içinde ayağa kalkmıyorlar. Zira bu anlayışa göre kadın, iffeti dahil hiçbir şeyin sahibi değildir. Kadının iffeti de, namusu da erkeğe aittir. Yani burada erkek kadının namusu derken aslında yine kendi namusundan söz ediyor. Kendi namusu , şerefi için töre cinayetleri işliyor. Çünkü kadın ister anası, ister bacısı, isterse karısı olsun ona aittir, dolayısıyla  kirletilen kendi namusudur. Böyle biliyor, böyle düşünüyor, böyle algılıyorlar. Böyle düşünen kadını kendine ait bir obje olarak gören bir kafadan kadına ait özgürlük beklenebilir mi?. Onun için kadını sarıp sarmalıyor, istediği zaman açacağı bir pakete benzetiyor. “

Şiktan çayları tazelerken lafa karışmadan da edemiyor;” Aynen öyle Cenap Hoca “ diyor

” bizide burada ilgilendiren başın örtülmesinde çok zihnin örtülmesi olmalıdır değil mi?”

Kasap Hüseyin; “ Ne yani türbanı herkes her yerde taksın mı diyorsun. Biraz yavaş ol bakalım Şiktan laiklik diye bir şey var değil mi?”

Cenap Hoca;” Aslında şu laiklik konusunu da bir tartışmak gerekir Hüseyin. Bana göre laiklik dünyevi otorite ile ruhani otoritenin bir sömürü aracı olan sistemlerini idame ettirmek için yaptıkları bir uzlaşı aktidir.Batıda Spinoza, Hobbes, Dante gibileri ile dillendirilen doğuda da İbn Rüşt, İbn MEymun gibileirn buna benzer görüş belirttikleri bir uzlaşma akti. “

Berva Dayı baktı ki bu tartışma giderek derinleşecek, kolumdan tutup masadan kaldırdı beni. “Hadi gel yiğenim bana şu dereleri bir anlat. Sular nasıl sekeyi taşlardan, bir anlat da şu yaşlı ruhum dinlensin biraz!”

 

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Eğitim Bakanlığı Müsteşarı'nın kızına YGS'de VIP torpili! Hoş geldin kadınım ‘Öldü’ denilen itirafçı, 8 ay önce Jandarma’da memurmuş Diyanet’ten hadisli 1 Mayıs mesajı Abdülhamitçiler, Osmanlıcılar, İslamcılar; nerdesiniz?