Ortadoğu’da ve Türkiye’de koalisyon

Siyasetin koalisyon sahnesindeki repliklerden bir şey anlamak mümkün değil, doğaçlama bir senaryoyla, bazen tuluata dönüşen diyaloglarla oyun devam ediyor, bakalım final nasıl olacak?
Şunu biliyoruz ki sahnedeki 4 parti birbirinden nefret ediyor, işbirliği olacaksa uzlaştıklarından değil, önce ötekilerin canına okumak için olacak.

Bu bilgi ışığında baktığımızda, elde var bir: AKP-MHP el ele Milliyetçi Cephe’de. Öyle ki koalisyon kurmasalar bile Kürt düşmanlığında ve her tür melanette gizli koalisyon ortakları olarak sahne almaya devam edecekler. MHP üzerine fazla yoruma gerek yok. Şaptan şeker, faşistten muteber olmaz.

Halihazırda gelinen noktada sanki bir AKP-CB koalisyonu var gibi, ama çatladı çatlayacakmış. CB (Cumhurbaşkanı) yine eski afra tafrasına dönüyor, son olarak başta valilikler tüm devlet dairelerine doğrudan kendisine bağlı memur ataması gündemde, bırakın normalleşmeyi kendi başkanlık hülyasında yeni ve fiili mevziler kazanıyor yahu! Üstelik ramazan iftarlarında dünyaya yine posta koymaya başladı.

Ortadoğu’da zaten uzun süredir savaş tamtamlarından ramazan davulu duyulmuyordu, artık memlekette de ramazan davulunu savaş tamtamı niyetine çalıyorlar. Evet, CB’nin kıratı yine şahlandı ve “Suriye’nin kuzeyinde, güneyimizde bir devlet kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz” diye patlattı narayı.

(Seçimler aslında Şeytan taşlama olarak neticelenmişti. Peki, Meclis’e bu sayede gelmiş milletvekilleri, CB’nin cebine attığı yeni imkânlara, savaş tamtamlarına itiraz etmek için neyi bekliyor? Koalisyon kurulmadıkça kendilerini vekil saymıyorlar mı?)
CB için PYD, IŞİD’den daha tehlikeliymiş! Ama TSK, CB’nin/hükümetin direktiflerine ayak sürümekteymiş. PYD/YPG’ye karşı güvenli kuşağı, sınır ötesine yerleşmeden de kara ve havadaki ateş gücüyle kurabilecekmiş.

Velhasıl, Kürtlerle barış yerine savaş denilecekse MHP’li koalisyon, yoksa CHP’li koalisyon düşünülürmüş. Hatta bu yüzden “AKP’de ibre CHP’ye yöneliyor” diyenler bile var. Peki, sahnedeki CHP ne yapıyor? Şimdilik Erdoğan Toprak gibi tescilli sermaye sözcülerine takılmayıp bir süre daha önseçimle gelmiş milletvekillerinin iradesini ve AKP koalisyonuna şiddetle yapılan itirazları dinlemek lazım, diye düşünüyorum.

HDP’nin ise doğal dayanışma içinde olduğumuz kesim olduğu kesin. Demirtaş Türkiye solunun bazı kesimlerinin de lideri oldu. Ancak en azından seçmen tabanı olarak muhafazakâr ve milliyetçi Kürtler üzerinde yükseldiğinden HDP bu hakikati her adımında dikkate alacak. HDP’nin başarısından tamamen sola ilişkin bir başarı hikâyesi çıkarmak yerine Kürtlerin tek bir parti bayrağı altında birleştiğini tespit etmek yeterli.

(Şimdi bir kısmı HDP’ye kapağı atmış liberaller sosyal medyada yine gündem oluşturuyor. Kızanlara kızıyorum. Bizim memlekette liberallik her kılığa girmiştir. Hatırlıyorum da 1978 yılında Devrimci Yol dergisinde Oğuzhan Müftüoğlu “Burjuva Liberalleri ve İç Savaş” diye bir yazı yazmıştı. Kimdi o burjuva liberali dersiniz? Uğur Mumcu! Oysa şimdinin liberallerine bakınca Mumcu’ya haksızlık etmiş sayılırız. Çünkü şimdinin çakma liberallerine demokratlık, özgürlükçülük atfedince karşılaşılan durum belli: Alışmadık kıç tuman tutmaz.)

HDP artık Kürt sorununun değil ağırlıkla Kürdistan sürecinin bir parçası ve o süreç de çok zikzaklı. Öcalan’ın 2013 Newroz vizyonu geçersizleşmedi mi? AKP Yeni Osmanlıcılık’tan dem vururken, onun mesajında Ortadoğu’da Kürt-Türk stratejik işbirliği vardı, Kürdistan ile Türkiye konfederasyonundan dahi söz ediliyordu. Yeni Osmanlıcılık, evet, hızla yükseldi ve fakat aniden çöktü, birkaç yıllık tarihiyle elbette tarihe de geçemedi.

Özellikle IŞİD ve Kobene’yle birlikte bölgede kartlar yeniden dağıtıldı, ABD Yeni Osmanlıcılık’a verdiği destekten vazgeçip Kürt güçleriyle koalisyona yöneldi. Öyleyse şimdi Tel Abyad’da yeni bir mevzilenme mi ortaya çıktı? Kobane’ye yönelik son IŞİD saldırısı ve savaş tamtamlarıyla Kürdistan faktörü koalisyon sürecini bile etkileyecek dinamik haline gelmedi mi?

Sorular çok. Ama bizim durduğumuz yer değişmiyor. Kobane ve Tel Abyad çok mazlumdur, çünkü IŞİD tarihte görülmemiş ölçekte bir zalimdir. Karşında biri ağlarken elinden gelen sadece ona bir kâğıt mendil uzatmak olmasa gerek. ABD hesaplarını unutmadan, Kürtlerle dayanışma her tür reelpolitik (ve hatta stratejik!) kaygının ötesindeki insanlık dayanışması. Denklem değişmedi: Başka bir ulusu ezen bir ulus özgür olamaz, Türkler (AKP-MHP) Kürtleri ezdikçe elbette özgür olamaz, ama Türkler özgür olmayınca Kürtler de özgür olamaz…

• • •

Sokak kuytuları fırtınalar biriktiriyor, patladı patlayacak. Belki de en beklenmedik anda, mesela, bir haziran serçesinin şakımasındaki isyanla kopacak fırtına...

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün sınavı: Türkiye birincisi mülakatta elendi Selahattin Demirtaş'tan aylar sonra ilk paylaşım Mülakatı savunan bakanın eşine ‘yürü ya kulum’ denmiş! SGK vurgunundan eski bakanın hastanesi çıktı 4 il için gök gürültülü sağanak uyarısı