Büyük bir şair adına verilen ödül aynı zamanda verilmiş bir görevdir

‘Onurla kabul ettiğim bir görev’ diyen 2018 ödülü sahibi Gökçenur Ç. ve Metin Altıok’un ismi ile yan yana anılmanın onur olduğunu söyleyen 2019 yılı ödülünün sahibi Hıdır Işık ile tören öncesi ön buluşma gerçekleştirdik

ZEYNEP ALTIOK AKATLI

Metin Altıok Şiir Ödülü 13 yıldır bir önceki yıl yayınlanan şiir kitapları arasından seçiliyor. Biten yılın ödülünü -geçmişte olduğu gibi- yılın ilk yarısında vermek için bu sene şairin doğum günü olan 14 Mart gecesi 2018 ve 2019 yılı için ortak bir tören planlamıştık. Tüm dünyayı sarsan salgın nedeniyle biz de ödül törenimizi ileri bir tarihe ertelemek zorunda kaldık. Sağlıklı ve güvenli koşullara kavuştuğumuz günlerde ödülümüz için yayınevimiz Kırmızı Kedi ve Kadıköy Belediyesi işbirliğiyle yeni bir tarih belirleyerek törenimizi gerçekleştireceğiz. Sanat her zaman olduğu gibi anlamak, sorgulamak, direnmek, dayanmak için en önemli yardımcımız. Paylaşarak ve dayanışmayla bu karanlık günlere direneceğimize inanıyorum. Bir ilki gerçekleştirelim ve ‘sanat iyileştirir’ diyerek ödülümüzü alan şairlerimizle gazetemizin sayfalarında buluşalım istedim. 2018 Metin Altıok ödülü sahibi Gökçenur Ç. ve 2019 yılı ödülü sahibi Hıdır Işık’la Korona günlerinde karantinayı, şiiri, gündemi konuştuk.

METİN ALTIOK HEP REHBERİM OLDU

“Giderken Öpmeseydin Keşke” kitabı ile 2018 Metin Altıok Şiir Ödülü’nün sahibi Gökçenur Ç. sorularımızı yanıtladı.

►Metin Altıok Ödülü’müzü salgın nedeniyle ertelemek zorunda kaldık. İyilikte ve yakında yapacağımızı umarak evlerimizde beklerken, ödülünü bir kez daha kutlayarak alışıldık soruyla başlayayım. Bu ödül senin için ne ifade ediyor?

Çok şanslıyım ki seçici kurulda yer alan değerli şairlerin birçoğunun sevgi ve övgülerine daha önce birçok kez mahcubiyetle mazhar oldum. Bu sevgi ve beğenilerini bu kez Metin Altıok Ödülü adı altında ifade etmiş olmaları beni büyük bir sorumluluk altına sokuyor. Biliyorum ki Metin Altıok gibi büyük bir şair adına verilen ödül, aynı zamanda verilmiş bir görevdir, onurla kabul ettiğim bir görev. Bundan sonra bana düşen Metin Altıok şiirlerini anlama, anlatma ve tüm dünyada tanıtma çabasını hiç bırakmadan sürdürmek ve Metin Altıok’un aziz hatırasına layık olmaya çalışmaktır.

►Metin Altıok şiiri ile ilgili düşüncelerin nedir?

Metin Altıok şiiri, şiir yazmaya başladığım yıllarda hep rehberim oldu. Bozkırda yolunu kaybeden, siste önünü göremeyen, dağların arasında ya da küçük odalarda sıkışıp kalan şairlere her zaman şiire çıkan yolu gösterir, esin verir Metin ağabeyin şiiri. Şiirin insana dair, her duygunun insan için olduğunu hiç unutturmaz bize. Şiirde araştırıcılığı örnektir. Tragedyalardan, sonelere, gazellerden, Hesap İşi Şiirler’deki deneysel şiirlere hep yeni biçimler arar, eriştiği yer yeni biçimi büyük bir başarıyla kendi şiirinin bir parçası kılar. Şiirin sözlüğünün ne kadar geniş olduğunu gösterir bize. En olmayacak sözcükleri doğallıkla ve büyük bir ustalıkla şiire sokar. Kuşkusuz şu satırlar çok yetersiz Metin Altıok şiirine olan sevgi ve saygımı ifade etmem için çok daha uzun başlı başına bir yazı yazmam gerekiyor.

►Şair gözüyle içinden geçtiğimiz zamanı ve bizi bekleyen yakın geleceği nasıl değerlendiriyorsun?

Dünyada bir çağ kapanıyor, yeni bir çağ başlıyor. Önümüzdeki çağın belirleyicisi sadece korona değil, çeşitli virüs salgınları olacak. Doğa tahribatının geldiği boyut hayvan türlerinin sayısını ve yayılımını önemli ölçüde azalttı. Virüslerin tek bir hedefi var. Hayatta kalmak ve bu amaçla yayılmak. Hayvan türlerinde yaşayan virüsler konak sayıları azalıp yayılma alanları daraldıkça en yaygın türü, insanı konak edinecek şekilde evrimleşmeye devam edecekler. İnsana her geçişleri önce ölümcül sonuçlar doğuracak sonra hem toplumsal bağışıklık artacak hem de virüsler kendilerini yeni konakları insanları öldürmeyecek şekilde dönüştürecekler. Zira konak ölünce virüs de ölüyor. Buna küresel ısınmayla birlikte buzullar da on binlerce yıldır uyuyan ve hayata dönen, artık bağışıklığımızın olmadığı virüsler eklenince salgın çağı başlayacak. Salgın çağının globalizasyonun diyalektik karşıtını üreteceğini sanıyorum. Mobilitenin, fikir, iş gücü, mal ve sermayenin serbest dolaşımının azalacağı yeni günlerde dünya kapitalizmin globalizasyon öncesi ilkel versiyonlarından birine mi yönelecek yoksa sosyalizmin yeni bir versiyonuna mı hep birlikte göreceğiz.

OKUR KOMÜNLERİ ÜZERİNE DÜŞÜNÜYORUM

►Bu olağandışı ve olağanüstü dönemde okurlara bir çağrın, mesajın var mı?

Geziden beri büyük sivil örgütlenmelerin önü kesilmişti. Bugün içinde olduğumuz durum bize yeni ve önemli bir örgütlenme avantajı sağlıyor. Belki sokaklarda, meydanlarda bir araya gelemeyeceğiz ama şartların bizi zorladığı uzaklığa bağışık, teknolojiye alışık bu yeni toplanma biçimleri önümüzdeki günlerde devletlerin baskıcı eğilimlerini artırmasına karşı tek koz olabilir. Bu alışkanlığın gelişmesi açısından çevrimiçi okur-yazar buluşmaları büyük önem taşıyor. Ben bütün okurları çevrimiçi etkinlikleri takip etmeye ve katılmaya davet ediyorum. Diğer yandan bu salgın, köyden kente göç sürecini de tersine çevirebilir. Bugünlerde okur komünleri üzerine düşünüyorum. Hayatı aynı şeyleri okumaktan zevk aldığımız insanlarla paylaşmaktan doğal ne olabilir ki. Bunun dışında istediğimizi okuyabilmek hâlâ en büyük özgürlüğümüzken olabildiğince okuyalım. Çünkü yeni bir hareket yeni bir dil gerektirir. Verili dil ile bizi bekleyen bilinmezlikle mücadele edemeyiz. Gezinin en büyük başarısı mücadeleye yeni bir dil getirmiş olmasıydı belki.


Şairler tasarımı Ömer Yavuz’a ait olan Metin Altıok Şiir Ödülü’nü ilk kez burada görecek.

HAVA KARARDIKTAN SONRA HİÇ ŞİİR YAZMADIM

Bu zorunlu ev hapsini nasıl geçiriyorsun?

Bilmeyenler olabilir, ben elektrik mühendisiyim ve uzun yılardır yönetici olarak çalışıyorum. Gün içinde uzun saatler çalışmak zorunda kalıyorum. Görüntülü toplantıların arasında kolajlar yapıyorum, şiirler okuyorum ve yazıyorum. Bu aslında alışık olduğum bir şey. Ben hiç hava karardıktan sonra şiir yazmadım desem yeridir. Yani yıllardır yazdıklarımı iş toplantılarının, telefon görüşmelerinin, sözleşmelerin, tekliflerin arasında yazmaya alışkınım. Benim için yeni olan evde çocuklarım ve eşimle bu kadar uzun zaman geçirmek. Bu dönemde önce yadırgadıysak da şimdi birbirimizle daha uzun vakit geçirmenin yollarını bulduk. Arada oğlumla oynamak, artık bir genç kız olan kızımla ve eşimle karşılıklı oturmak, birlikte yemek yapıp, yemek hepimize iyi geldi. Bu süreç bize okulların, işin hayatımızı tamamen kaplamadığı daha insanca bir yaşamın mümkün olduğunu öğretebilir. Diğer yandan her gün evden çıkıp çalışmaya gitmek zorunda olan insanları düşünüyorum. Dilerim bu günleri sağlıkla atlatırlar ve onlara kalan arttırılmış bir öz bakım bilinci ve her gün kaybetme korkusuyla vedalaştıkları yakınlarını ne kadar çok sevdiklerinin farkındalığı olur.

ALTIOK YERYÜZÜ RÜYASINA KIYMETLİ İZLER BIRAKTI

‘Öpülmemiş Şehlâ’ adlı kitabıyla 2019 yılı Metin Altıok Şiir Ödülü’ne değer görülen Hıdır Işık “Bu ödül, yeryüzü rüyasına kıymetli izler bırakan Metin Altıok’un ismi ile yan yana anılmanın onurunu ve güzelliğini ifade ediyor benim için” dedi.

►Metin Altıok Ödülü’müzü koronavirüs salgını nedeniyle ertelemek zorunda kaldık. İyilikte ve yakında yapacağımızı umarak evlerimizde beklerken ödülünü bir kez daha kutlayarak alışıldık soruyla başlayayım. Bu ödül senin için ne ifade ediyor?

Yaşamı önceleyen her karar doğru bir karardır, diye düşünüyorum. Bu anlamda bir an evvel hayatın normal akışına döneceği günlere kavuşmayı ve yeniden güzelliklerle nefesleneceğimiz o günlerde Metin Altıok’un kıymetli varlığının izleri etrafında da toplanacağımızı ümit ediyorum. Şiirleriyle beni büyük yolculuklara çıkaran usta şairlerden biri olan Metin Altıok, içe açılan derinlikli ama etkileyici özgün bir duruluğa sahip şiirlerinin yanı sıra dünya görüşü ve yaşam içindeki duruşuyla yarattığı saygın kişilikle de benim dünyamda özel bir yere sahiptir. Bu nedenle bu ödül, yeryüzü rüyasına kıymetli izler bırakan Metin Altıok’un ismi ile yan yana anılmanın onurunu ve güzelliğini ifade ediyor benim için.

TÜRK ŞİİRİ’NDE KENDİSİNE MÜSTESNA BİR YER EDİNMİŞ

►Metin Altıok şiiri ile ilgili düşüncelerin nedir?

İçsel dünyanın boşluklarını, sevginin eşsiz parıltısını, düşünceye eğilmenin zihin atlasını, insanın duygulanım savrulmalarını, aşkın ve emeğin çağlayan bilgisini, yaşamın renklerini ve dilin olanaklarını irdeleyerek filizlenmiştir Metin Altıok şiiri. Bundan dolayı da Türk Şiiri’nde kendisine müstesna bir yer edinmiş şairlerden biri olmayı başarmıştır. Ayrıca Metin Altıok’un şiirinde benim ruhuma ve şiir evrenime çok yakın gördüğüm, varoluşun karanlık noktalarının insanın yaşam içinde birbirini hırpalayan bir düğüme sahip olduğunu imleyen bir hüzün ve insanın içine yuvalanmış bu varoluşsal boşluğu ise sevginin ve tabiatın sonsuz ışığıyla iyiliğin dünyasına dönüştürmeyi imleyen bir direnç bulunmaktadır.

►Şair gözüyle içinden geçtiğimiz zamanı ve bizi bekleyen yakın geleceği nasıl değerlendiriyorsun?

Tüm dünyada insanların yaşamını, korku içinde birbirinden izole olacak bir yaşama şekline dönüştüren bu zor zamanların, insan uygarlığının yeni bir düzene -yapay zekâ ve dijital dünya düzeni- geçişinin ilk dizayn aşaması olduğunu düşünüyorum. Bu düşüncemi komplo teorisi olarak düşünebilirsiniz, fakat yüz okuma teknolojisi, görüntülü görüşme, akıllı telefon gibi örnekler piyasaya sürülmeden yıllar evvel bilim kurgu romanlarında ya da filmlerinde işlenmişti. Hatta şimdilerde fiziksel paranın ortadan kalkarak sanal paraya geçilmesi, deri altına çip yerleştirilerek bireye dair verileri kontrol altına alınması, robotik teknolojinin faaliyete geçmesi, yapay zekânın yaygınlaşması, uzayda mega kent kurulmasının simülasyon görüntüleri ve tüm bu gelişmelere dair ilk somut ürünlerin ve örneklerin dünya kamuoyu ile paylaşılmasına başlandı. Bu anlamda maalesef ki yakın geleceğin, data çağı denen duygusuz robotik ve sanal bir yaşam düzleminden oluşan bir zaman örgüsüne hapsedilmek istendiğini düşünüyorum.

BİRLİKTELİK EŞSİZ BİR DİRENÇ VE UMUT

►Bu olağandışı ve olağanüstü dönemde okurlara bir çağrın, mesajın var mı?

Kursakları doymayan, ihtiras ve hırsları bitmek bilmeyenlerin dünyayı yaşanabilir olmaktan çıkarmalarına, bizi dizayn etmelerine, aramıza sanal dünyanın donukluğunu koymalarına izin vermemek için birlikteliğin eşsiz bir direnç ve umut olduğunu unutmamamız gerektiğini vurgulamak isterim okur dostlarımıza. Ayrıca özellikle mobil internet teknolojisinin hayata müdahil olmasıyla beraber insanlar düşünmeyi, düş kurmayı, yaşamın akarını gözlemlemeyi, tabiattaki kıpırtılara tanık olmayı ihmal etmeye başladı. Teknolojiyi kontrollü kullanmanın, insanlık uygarlığının duygulanım kabiliyetini yitirmemesi adına önemli olduğunu söylemek isterim.

EV HAPSİNİ YALNIZCA İZİN GÜNLERİMDE YAŞIYORUM

►Bu zorunlu ev hapsini nasıl geçiriyorsun?

Bu anlamda milyonlarca çalışan gibi ben de şanssız bir şekilde kalabalık bir iş ortamında çalışmak durumunda olduğumdan dolayı ev hapsini yalnızca sosyal ilişki kopukluğu ölçüsünde izinli günlerimde yaşıyorum. Evde kaldığım sürede genel olarak kızlarım Derin ve Arya’nın oyunlarına eşlik ederek, yine kızlarımla ve hayatımda aşka enginlik olan eşimle evde sinema keyfi yaparak, yanı sıra çoğunlukla şiir olmak üzere edebiyat okumalarıyla ve bu ölümcül virüsün arka planına dair bilim insanlarının ve dünya entelektüellerinin makalelerini takip etmekle geçiriyorum zamanı.

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Cannes jürisinde Ebru Ceylan da var Ertan Saban'ın Atatürk'ü canlandırdığı filmden ilk kareler Silik parçalar 43. İstanbul Film Festivali'nin ödülleri sahiplerini buldu Dünya Dans Günü’nde dansa davet: Bedenini dört aç