Cazda umut var

Bugün 30 Nisan Uluslararası Caz Günü. Türkiye’de caz müzisyeni olmayı akıntıya karşı yüzmek olarak ifade eden müzisyenler, “Yer yer çaresizlik ve karamsarlık hissediyoruz. Ama daha çok insanla buluştukça da umut yeşeriyor” diyor.

Işıl ÇALIŞKAN

Bir başkaldırı düşünün, müzikle ifade edilen. 1800’lü yıllarda Amerika’daki Afrikalıların kölelik düzenine isyanı ile külleri atılıyor. Öyle büyük öyle güçlü bir tepki ki, o gün bugündür sönmüyor ateşi. Sömürgeciliğin karşısında yükselen hüzün, acı, özlem, özgürlük arayışı duyguları bu müziğin temellerini atıyor. Caz müzikten bahsediyoruz. Geleneksel anlayışıyla büyüyerek bugünlere gelen ve geleceğe taşınmayı bekleyen caz müziğin doğuşu ve varlığı bugün dünyanın dört bir yanında kutlanıyor.

2011 yılının sonbaharından bu yana her yıl 30 Nisan’da kutlanan Uluslararası Caz Günü, caz mirasının kültürel etkilerini yaşatmayı amaçlıyor. Hancock Enstitisü başkanı ve UNESCO İyi Niyet Elçisi Herbie Hancock’ın başkanlığını üstlendiği bu özel günün kutlamaları her yıl bir şehirde seyircili konserlerle yapılıyor. Uluslararası Caz Günü ülkemizde de çok sayıda konserle kutlanacak. Bu özel günde ülkemizdeki caz müzisyenlerini sayfamızda buluşturduk.

SAHNEDE ÖZGÜRLÜK VAR

Yaşadığını en çok sahneye hissettiğini ifade eden caz müzisyeni Deniz Taşar, Türkiye’de caz müzisyeni olmaya dair düşüncelerini şu sözlerle ifade ediyor: “Sahnede özgürlük, doğaçlama, haykırış, coşku, aidiyet hisleri var. Bana yaşadığımı en çok hissettiren şey sahnede olmak. Bunlarla beraber önyargılar, çabanın karşılığını tam olarak alamadığını hissetme, akıntıya karşı yüzme, yer yer çaresizlik ve karamsarlık da var. Buna rağmen her daim üretmek için hiç bitmeyen de bir ilham kaynağı bence ülkemiz. Her zaman anlatacak bir derdimiz, ulaşmayı hedeflediğimiz hayallerimiz var. Cazın ruhumuza çok uygun olduğunu düşünüyorum, daha çok insanla buluştukça da içimde umut yeşeriyor.”

Deniz Taşar

Bu müziğin halkın müziği olduğunu hatırlatan Taşar, daha önce bu müzik türüyle tanışmamış olanları konserlere davet ediyor. Taşar, dinleyicilere mesajında, “Bir konsere gidin ve sahnedeki müzisyenlerin birbirleriyle notalar üzerinden sohbetine canlı canlı şahit olun. Bu anın size ve o ana özel olduğunu fark edin ve tadını çıkarın. Harika yerli caz müzisyenlerimiz, müthiş projelerimiz var, keşfetmek, destek olmak, bir araya gelmek ve müziği paylaşmak çok kıymetli. Yaratıcılığın, özgünlüğün ve iyi müziğin önünü açan tüm müzisyenlere, mekânlara, festivallere ve dinleyiciye selam olsun” sözlerini kaydediyor.

Bu özel günün önemine dair ise, “Kökleri böylesine güzel değerlere dayanan bir müziğin dünya genelinde koca bir komüniteye dönüşebilmiş olması ve bunun içinde yer alabiliyor olmaktan dolayı gurur duyuyorum, hepimizin Dünya Caz Günü kutlu olsun” ifadelerini kullanıyor.

DESTEKLENMEK ÜRETMEK KADAR KIYMETLİ

Caz müzisyeni Esra Kayıkçı caz müziğin Dünya’da da Türkiye’de de büyük kitlelere hitap eden bir müzik olmadığını ama birçok farklı müzik türüne büyük bir esin kaynağı olduğunu belirtiyor. Kayıkçı, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Kendi şarkılarını ve caz müziğini icra eden bir müzisyen olarak Türkiye’de kendi çabalarıyla üretmenin ve ürettiklerini sahneler ve platformlar aracılığıyla dinleyicilere ulaştırmanın zorluklarını yaşıyorum. Bir sanatçı, şarkıları dinleyicilere ulaştıkça ve onları sahnede icra ettikçe kendini gerçekleştiriyor ve bu sayede daha çok üreten bir sanatçıya dönüşüyor. Desteklenmek üretmek kadar kıymetli.”

Esra Kayıkçı

Dünya Caz Günü’nün caz müziğinin kültürel birikiminin takdir edilmesi, fark edilmesi ve sonraki kuşaklara ilham olması açısından önemli olduğuna değinerek, yeni müziklere her zaman fırsat vermenin gerekliliğine vurgu yapıyor. Kayıkçı, “Bir eserin üretim aşamasından başlayarak onun son haline ulaşıp dinleyicilere ulaşması, zaman alıyor ve çok emek istiyor. Zihnimizin her türlü uyarıcı ile doldurulduğu bu dönemde belki biraz sosyal medya ile ilişkimizi sınırlandırıp gerçekten sadece müzik dinlemek, bir konser izlemek, eminim bizlere unuttuğumuz o güzel duyguları tekrar yaşatacaktır” diyor.

CAZDAN CESARET ALDIM

Caz müziğinin yakınlarında biraz da olsa gezinmenin heyecanlı bir süreç olduğunu ifade eden müzisyen Mert Pekduraner, şöyle devam ediyor: “Bu gezinme hali Türkiye gibi bir yerde olunca da, duyulan seslerin çeşitliliği artıyor. Sanatta tür kavramını pek anlamlandırmayan biri olarak caz dendiğinde bende canlanan böyle bir şey oluyor. Türkiye’de caz projesi olarak adlandırılan bir projeyi dinlediğinizde, makamsal sesleri duymak da mümkün, daha alışılmış gibi görünen ama bu coğrafyanın kendine has müzikal özelliklerini taşımasıyla oluşan özgün sesleri de. Kendi müziğimi yazmaya başlamadan önce bir süre caz armonisi düşünüp çalıştım ardından ordan başka bir yola kıvrılıp nasıl ifade etmek istiyorsam orda buldum kendimi. Tam bu noktada da bana en çok yol gösteren, katkı sağlayan, cesaret veren Türkiye gibi bir yerde duyduğum sesler, caz müziği gibi bir müziğin yerel seslerle buluşması, bu topraklarda aldığı dönüştüğü yaklaşımlar oldu.”

Mert Pekduraner

Uluslararası Caz Günü’ne özel tasarlanan projelerin ve düşüncelerin 30 Nisan özelinden çıkıp daha genele yayılmasının herkes için daha değerli olacağını ifade eden Pekduraner, “Dinleyicilerle buluşmak çok özel bir duygu. Söz konusu müzik daha doğaçlamaya açık, yeni müzikal ifadelere yer verebilen bir müzik ise o müziğin albümünü dinlemek ile konserinde bulunmak arasında çok fark var” diyor.

İNCE BİR İPİN ÜZERİNDEYİZ

Müzisyen olmanın dünyanın her yerinde aynı yüksek zorluk derecesinde olduğunu ifade eden Hakan Kamalı, “Müzik, halen dünyanın birçok ülkesinde bir meslek olarak resmi anlamda kabul görmemiş durumda, ülkemizde de aynı durum geçerli. Müzik yapma eylemini henüz hiç kimse tanımlayamamış, ben de tanımlayamam ama şunu diyebilirim; beş duyumuzun algılayabileceği hiçbir duyguya benzemeyen bir mükemmelliğe sahip ve bu duygu yüksek derecede bağımlılık yapabiliyor. Sahnede hissettiğinizi yalnızca orada tekrar tadabilirsiniz ve bunun peşinden koşmadan da yapamazsınız” diyor ve ekliyor: “İnce bir ipin üzerindesiniz ve müzisyen olarak bu ipin üzerinde yürümeye başladığınızda geriye dönmek ve vazgeçmek gibi bir seçeneğiniz olmayabilir. Bedeniniz vazgeçip geriye dönebilir ama emin olun ki, ruhunuz her zaman bir müzisyen olarak var olmak isteyecektir.”

Hakan Kamalı

Kamalı, Uluslararası Caz Günü’nün önemine dair ise “Bizim başkalarına değil kendimize bir hoşluk yapmak ve bu dünyada bir caz müzisyeni olarak varolabildiğimiz için kendimize hakkımızı teslim etmek için önemli bir gün. Dünya Caz Günü’nde aynanın karşısına geçip tüm müzik türlerinden beslenen ve onları da besleyen, müzikal anlamda iletişimi bu denli güçlü bir müzikle ilgilendiğimiz için kendimize bir “aferin” dememiz gerektiğini düşünüyorum. Tabii ki bu günü doyasıya müzik dolu geçirmek şart” sözlerini kaydediyor.

∗∗∗

CAZ TINILARI YÜKSELECEK

30 Nisan Uluslararası Caz Günü İstanbul’da 5 farklı mekanda sergilenecek performanslarla müzikseverlerle buluşacak. Blind’da Portico Quartet, Bova’da Üç: Çağrı Sertel, Alp Ersönmez, Volkan Öktem, Salon İKSV’de CHERISE, Nardis Jazz Club’da Dilek Sert Erdoğan “Tribute to Aretha Franklin” ve Zorlu PSM %100 Studio’da Yazz Ahmed sahne alacak.  Uluslararası Caz Günü, bu yıl bir de albüm lansman konseriyle kutlanıyor. Uğur Güneş’in ‘Unstable’ albümü, 30 Nisan Salı günü saat 21.00’de Borusan Müzik Evi’nde dinleyicilerle ilk kez buluşacak.

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Levent Kırca’ya özlemle Dünyanın merkezine seyahat Ayten Gökçer… Bizi hüzün birleştiriyor Oyuncu Efe Deprem hayatını kaybetti