Emekçi, Saray’ın yasağını tanımadı

Erdoğan, Green Transfo Energy işyerinde alınan grev kararını ‘milli güvenlik’ bahanesiyle yasakladı. Yasağı tanımayan emekçiler grevin 2. gününde. Serdaroğlu, yasağın caydırmayacağını söylüyor, işçiler “Hakkımızı istiyoruz” diyor. Prof. Dr. Çelik “Kararın nedeni işverenlerin talepleri” diye konuşuyor.

Dilan ESEN

Seçim öncesi emekçilerin hak arayışlarını engellemek için yer yolu deneyen AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşik Metal İş Sendikası'nın örgütlü olduğu Green Transfo Energy'deki grev kararını da "milli güvenliği bozucu nitelikte gördüğünden" 60 gün süreyle 'erteledi.

Kocaeli Çayırova’da faaliyet gösteren Green Transfo Energy adlı işyerinde MESS ile yapılan toplu iş sözleşmesinin olumsuz sonuçlanmasının ardından Birleşik Metal-İş üyesi işçiler önceki gün greve çıktı. Grevin ikinci gününde Erdoğan’ın ‘grev erteleme’ kararı Resmi Gazete’de yayımlandı. Sendika ve işçiler bunun erteleme değil yasaklama kararı olduğunu belirterek grevlerine devam edeceklerini bildirdi.

OHAL’DE 7 YASAK

İşçilerin tanımadığı yasak kararı AKP iktidarının seçime giderken toplumsal muhalefeti susturma çabası olarak yorumlanıyor. İktidar, yasak kararıyla derinleşen ekonomik kriz nedeniyle ciddi hak kayıplarına uğrayan emekçilerin sokağa çıkmasının önüne set çekmeye çalışıyor. AKP iktidarının son 20 yılda 20 grevi yasaklaması emekçilerin örgütlü mücadelesinden rahatsızlığını açıkça gözler önüne seriyor. 20 yıl içinde verilen yasak kararları, iktidar baskısının arttığı dönemlere rastlanması oldukça dikkat çekiyor. Buna göre AKP en çok yasağı 2017 ve 2018’deki olağanüstü hal döneminde verdi. Bu yıllar arasında 7 grev yasaklanırken yaklaşık 154 bin işçinin hakkı da elinden alındı.

Toplumsal muhalefetin sokakta olmasını istemeyen Saray, baskının en büyüğünü uygularken buna rağmen emekçiler vazgeçmiyor. “Yasağı kabul etmiyoruz” diyen metal işçileri, açlık ve yoksulluğu reddederek mücadeleyi sürdürüyor.

Bu yasağı beklediklerini söyleyen Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, “Grev yasağı malumun ilanı. Burada da yine ‘milli güvenliği etkileyici’ bir grev olarak değerlendirildi. Milli güvenlikle ilgisi olmayan bir şirket, trafo üretiyorlar. Gerekçe olmadığı için bu başlığı uygun gördüler” dedi.

HÜKÜMETE KARŞI HAZIRIZ

İnsanların hak mücadelesi verirken bu tür engellerle karşılaşmasının Türkiye’nin çok daha kötü bir durumda olduğundan kaynaklandığına değinen Serdaroğlu, yasağın ‘hükümsüz’ olduğuna dikkat çekti. Serdaroğlu, şunları dile getirdi: “Mücadelemizi de müzakerelerimizi de sürdürüyoruz. Görüşmelerle yeni bazı sosyal kazanımlar elde edersek grevi sonlandırabiliriz. Yasak bizim açımızdan caydırıcı değil. Belki müdahale edebilirler ama grev devam eder. Grev yasağını tanımıyoruz. Anayasal hakkımız. Hükümetin yapacağı şeylere de hazırlıklıyız.” Hak mücadelesinin suç olarak gösterildiğine değinen Serdaroğlu, “İnsanların zorluklarla yaptığı örgütlenmeden sonra toplu iş sözleşmesi hakkının kullandırılmaması ücretleri düşürüyor. Asgari ücrete mahkûm ediyorlar. Çantada keklik görüyorlar. ‘Nasılsa oy verirler’ diye düşünüyorlar” diye konuştu.

SEÇİMDE GÖRECEKLER

Öfkenin giderek büyüdüğünü belirten Serdaroğlu, “Sonuçlarını seçim gösterecek. Siyasi iktidar işçinin değil patronun yanında duruyor. Zaten ihracat üzerinden çok büyük kâr etmelerini sağladı bu politik uygulama. Patronların yardımıyla iktidarda olurum diyor ama yanıldığını görecek. Hayat pahalılığı karşısında işçilerin ücretine zam yapılmaması bir kere vicdansızlık.”

Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak ise grev hakkının emekçilere anayasayla, yasayla ve uluslararası sözleşmelerle tanınmış bir hak olduğuna dikkat çekerek şöyle konuştu: “Bu hakkın herhangi bir nedenle engellenmesi ülkemizde çalışma barışını bozacak niteliktedir. Grevler ertelendiğinde işçilerin, işverenlere karşı ellerindeki en büyük güç olan bir hak ellerinden alınmış olmaktadır. Geçmişte bizim sendikamızın da aldığı grev kararları ulusal güvenlik gerekçesiyle ertelenmiştir. Oysaki bizim iş kolumuzun önemli bir bölümünün ulusal güvenlikle doğrudan bir ilişkisi yoktur. Türk Metal sendikası olarak grevleri ertelenen bütün sendikalarımızın ve Birleşik Metal İş Sendikası’nın bu haklı ve meşru mücadelelerinde yanlarındayız.”

***

ASIL SEBEP İŞVERENİN İSTEĞİ

AKP hükümetleri 2003-2023 yılları arasında 20 ayrı grevi ‘erteleme’ adı altında yasaklarken 195 bin işçinin direnme hakkına müdahale etti. En çok grev yasaklama kararı ise metal sektöründe oldu, grevi en çok yasaklanan sendika DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş sendikası. Prof. Dr. Aziz Çelik, yasak kararlarına ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: “Grev ertelemesinin en yoğun yaşandığı sektörler metal, lastik ve cam sektörleri. AKP döneminde 195 bin işçinin grevi yasaklanırken, grev hakkını kullanıp greve çıkabilen işçi sayısı 90 binin altında kaldı. Türkiye’de grev erteleme mekanizması aslında bir grev yasaklama mekanizmasıdır. 6356 sayılı yasaya göre Cumhurbaşkanı herhangi bir grevi ve grev kararını milli güvenliği ve genel sağlığı bozucu görürse 60 gün süreyle erteleyebiliyor. Erteleme sonunda grev yeniden başlatılamıyor. Böylece grev ertelemesi bir yasağa dönüşüyor. Milli güvenlik gerekçeli grev ertelemelerinin hiçbir dayanağı yok. Bu grevler milli güvenliği bozdukları için değil ekonomik etkileri nedeniyle erteleniyor. Nitekim Aralık 2022’de milli güvenliği bozduğu gerekçesiyle ertelenen Kocaeli’deki Bekaert grevi işçilerce fiilen devam ettirilmiş ama Türkiye’nin milli güvenliği bozulmamıştı. Grev yasaklamalarının asıl nedeni milli güvenlik değil. Milli güvenlik bir bahane. Asıl sebep işverenlerin talepleri. İşverenler hükümetten grevin ertelenmesini rica ediyor ve bu rica yerine getiriliyor. Grev anayasal bir hak olmasına rağmen fiilen Cumhurbaşkanı’nın iznine tabi hale geldi. Cumhurbaşkanının izin vermediği hiçbir grev yapılamıyor. Anayasa’daki grev hakkı askıya alındı.”

***

GERİ ADIM ATMAK YOK
Asena TUNCA

19 senedir şirkette çalışan Cemil Yılmaz, şunları söyledi: “Grev bizim yasal hakkımız. Grevin engellenmesini anlamak mümkün değil. Bizden geri adım atmamızı da kimse beklemesin. Geri adım atmayacağız. Milli güvenliğe aykırılıktan bahsediliyor. Biz emeğinin karşılığını almak için anayasal hakkını kullanan işçileriz. Grevin engellenmesini kabul etmiyoruz. Direneceğiz. Sendikamız ve temsilcilerimize güveniyoruz. Şu an bizim kazandığımız ücretler belli. Ekonomik koşullar ortada. Maaşımız şu an iki katına çıksa dahi bundan iki yıl öncesinin alım gücüne erişemiyoruz. Biz fakirleşmeye ve bizi fakirleştirenlere karşı direniyoruz. Bunun üzerine bir de yasak geliyor. Ailelerimiz var, bakmakla sorumlu olduğumuz insanlar var. Her geçen gün alım gücümüz yok oluyor. Haklı taleplerimizin arkasındayız ve ısrarcıyız. İşverenin bize istediğimizi verecek güçte olduğunu biliyoruz. Onlar kazanırken biz fakirleşiyoruz. Her koşulda direnişimiz sürecek.”

DAVAMIZIN ARKASINDAYIZ

Sendikanın İşyeri Baş Temsilcisi Savaş Sümbül ise şöyle konuştu: “Birçok işçinin hakkını koruduk. Anayasal hakkımız olan grevi kullandığımız zaman siyasi iktidar grevleri yasaklamaya başladı. Bizim grevimiz milli güvenliği tehdit etmiyor. Biz bu işyerinde trafo üretiyoruz. Ağırlıklı olarak ihracat üzerine çalışıyoruz. Bu sadece siyasi iktidarın bir dayatması ve işçinin ayağa kalkmasından rahatsız olması nedeniyle verilen bir karar. 6 Ekim 20222 itibariyle TİS görüşmelerine başladık. İşçinin ekonomik olarak ve daha rahat bir hayat sürmesi için bu greve çıktık. Yasağa rağmen grevimizi devam ettireceğiz. Grev yasaklarını tanımıyoruz. Kararlı bir örgütlülük ve işçi yapısı var. Her türlü duruma karşı da hazırlıklıyız. Taleplerimiz yerine geldiği takdirde işimizin başına dönmekte kararlıyız. Davamızın arkasındayız.”

Günün Manşetleri için tıklayın

Çok Okunanlar
348 bin üniversite mezunu ev genci İşsizlikte artış: Son dönemin en yüksek oranı görüldü! Büyük kıtlık kapıda, üretici açlık sınırında Tabela ölçüsü alırken çatıdan düşen işçi hayatını kaybetti Bakan Işıkhan'dan 'asgari ücrete ek zam' sorusuna yanıt