Festivalin yaratıcılık hali: Sound Ports

Sound Ports Festival, 8-9-10 Kasım’da İstanbul’un muhtelif yerlerinde sanatseverleri karşılayacak. Festival süresince müzik türlerinin iyi örnekleri dinlenebileceği gibi ‘Yaratıcı Buluşmalar’da farklı disiplinlerden sanatçılar da yeni üretimlere imza atacaklar

BURAK ABATAY

Türkiye’de müzik festivalciliği zaman içerisinde kabuk değiştirdi. Rock’n Coke gibi festivallerle başlayan sonrasında BarışaRock gibi bir festivalle devam eden festivalcilik bugün çok çeşitli konseptlerde, çeşitli mekân işbirlikleriyle yapılıyor. Ama müzik dinleyicisinin ortak fikri, dünyadaki ‘deneyim festivalciliği’ kalitesinin hala çok altında olmamız. Plastik tüketiminin olmadığı, doğaya çevreye dost, çağdaş sanatların bir arada olabildiği, müziğin görsellikle buluştuğu festivallerden bahsediyorum. Elbette ki olacaktır, olmasıyla beraber çok farklı disiplinlerin bir araya geldiğini göreceğiz, buna hiç şüphe yok. Ancak mevcut politik ve ekonomik koşullar bunun biraz önünde engel.

Ümidimizi yeşerten festivallerden bir tanesi de bu yıl dördüncüsü gerçekleştirilen ‘Sound Ports’ festivali. Bu yıl ‘Kozmik Birliktelik’ mottosuyla düzenlenen festival 8-9-10 Kasım’da İstanbul’un çeşitli mekânlarına dağılacak. Moda Sahnesi, Kadıköy Sahne, arkaoda ve dunia’da kurulacak festival sahnelerinde 25 sanatçı sahne alacak. Ayrıca 17 konuşmacı ile de ‘Yaratıcı Buluşmalar’ panellerinde müzik ve sanat konuşulacak.

Festival organizasyonunu üstlenen Gülbaba Müzik’in kurucularından Serhan Lokman ve Yaratıcı Buluşmalar’ın küratörü Yeşim Koçal ile Gülbaba Müzik’te bir araya geldik ve sohbete koyulduk. Sound Ports neden önemli ve onu diğer festivallerden ayıran şeylerden bahsettik.

Festivalcilik zor iş!

“Türkiye’de festival yapmak kolay bir şey mi?” diye sorduğumda Lokman, net bir şekilde kolay değil dedi. Çünkü dünyanın başka yerlerinde olduğu gibi bir devlet politikası üzerine oturmuyor hiçbir şey. Üzerine bir de ekonomik krizin ve toplumsal sıkışmışlıkların eklemlendiğinde sonucun baya zor olduğu görüşünde Lokman.
Onların bu işi nasıl yaptığını işe şöyle anlatıyor: “Dört senedir mümkün olan en minimal harcamayla, bütçe yönetimine çok dikkat ederek hareket ediyoruz. İddiamız da hedefimiz de biraz farklı. Baktığımız noktada dünyanın birçok yerinde festivaller bağımsızlaşırken ve çeşitlenirken, insanların kendi kimliklerine, pozitif dünya düzenine göz kırpan mikro ve bol renkli festivaller olurken, biz maalesef Türkiye’de bol renkli festival kavramını kaybettik. Biz de böyle bir festivale ihtiyaç duyduğumuz için bu fikirle beraber yola çıktık. Gezi Direnişi’nden bu zamana kendi kişisel hikâyelerimizi ortaya koymamız gereken bir durum vardı. Çok fazla insan başka memleketlere gitti; kimisi yöntemini değiştirdi; kimisi saflarını sıklaştırdı. Bizim de elimizden gelen böylesi bir festivali yapabilmekti. Ve bunu yapmaya çalışıyoruz.”


Yaratıcı Buluşmalar’ın küratörü Yeşim Koçal

Biz burada yaşıyoruz

Ne tür zorluklarla başa çıktıklarını açmasını istiyorum Lokman’ın. Örneği Gezi Direnişi’nden vermeyi sürdürüyor, yaşanan beyin göçüne odaklanıyor. “Bu memleketten genç ve düşünen insan göçü yaşandı. Dolayısıyla aslında müzik ve bağımsız festival sektörü, birçok alanda olduğu gibi kuraklaşma yaşıyor. Sound Ports da bu çölleşmeden nasibini alıyor. Ama birilerinin bunu yapması gerekiyor ve bizler burada yaşamaya devam eden insanlarız. Burada yaşıyoruz, burada üretiyoruz. Bu festival 300 kişilik de olsa 3 bin kişilik de olsa bu şehrin ihtiyacını duyduğu bir festival. Yoksa manyak mısın?! Emek harcıyorsun, para harcıyorsun. Gittiğimiz ülkelerde festivallere ‘keşke bizde de olsa’ diye bakıyoruz. Sound Ports tam da bunun karşılığı.”

Daha da genişleyebiliriz

Dünya çapında özendiğimiz, iç geçirdiğimiz festivallere dem vuruyor Lokman ve ekliyor: “Geçen sene Boom Festival’deydik. Avrupa’nın en büyük saykedelik festivallerinden birisi. Envai çeşit müzik türlerini, alt müzik türlerini görebildik orada. Heykeltıraşlar, ressamlar var, sanat eserleri var. Sound Ports’ta da mikro seviyede işin bu kısmında duruyor. Havuzdan bir sanatçı çekip onu satmayı düşünmüyor. Gıpta ile baktığımız festivallerin Türkiye’deki festivallerine dönüşebilir. Ama temelde Sound Ports bizim için kültür-sanat ve müzik platformu olarak kurguladığımız bir festival platformu. Birçok alt komünitenin beslenip katkı sunabileceği bir festival olması için uğraşıyoruz.”

Üretim beraberinde geliyor

Geçtiğimiz yıla göre Yaratıcı Buluşmalar’da da birtakım işbirliği performansları eklediklerini söyleyen Yeşim Koçal, üretimlerin başka mecralara da taştığını ifade ediyor. Örneği geçen seneden veriyor: “Geçen sene Tolga Böyük’ün sessiz sinema hazırlayan bir ekiple bir çalışması olmuştu. Ve prömiyerini Sound Ports’ta yapmıştı. Daha sonra Sonar+ programında, İzmir ve Ankara’da performansını gerçekleştirdi. Buradan yeni işbirlikleri ve yeni projeler çıkabiliyor. Bizi en çok heyecanlandıran kısmı da bu. Bir sepetten sanatçı seçmektense, farklı farklı sepetlerden sanatçıları nasıl bir araya getirebiliriz diye düşünüyoruz.”

Festivalin ‘Yaratıcı Buluşmalar’ programı şöyle:

9 KASIM

Moda Sahnesi

Paneller​:

>> 14:00 Kültür Sektöründe Destek Mekanizmaları
>> 15:45 Anadolu Folk Rock Üzerine Söyleşi
>> 17:15 Festivallerin Sosyal Rolü
>> 18:45 Kadıköy'ün Sesleri: Kadıköy Sanat Girişimleri​

10 KASIM

Arkaoda​

Paneller:

​>> 16:00 60'ların 'Özgür Yayın' Furyasından Bugünün Radyolarına
>> 17:45 Bir Baba Indie Sunar: Müziğimi Dinleyiciye Nasıl Ulaştırırım?

PERFORMANS

>>​ 19:45 ‘Half Fiction’ Merey & Hilal Can
>> 20:30 Operation on Dark Matter / Matthias Meinharter & Ali Bozkurt
>> 21:15 NOI & Randomized Issues
>> 22:00 Ahmetcan Gökçeer

Günün Manşetleri için tıklayın

Çok Okunanlar
Ertan Saban'ın Atatürk'ü canlandırdığı filmden ilk kareler Yaklaşık 100 yıldır kayıptı: “Bayan Lieser'in Portresi” 32 milyon dolara satıldı Irmak Ayoğlu, “Yüzleşme” şarkısının klibini yayınladı Bozulan organlar Bi'Dünya Şiir yola çıktı