Genetiği değiştirilmiş bilim!

Uzmanlar ve yaşam savunucularından ‘Genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO), dünya açlığına çare olacak’ söylemine tepki: Açıklama, GDO’yu sevdirmeye yönelik

UĞUR ŞAHİN / sahinugur57@gmail.com
@uugurs

Genetiği değiştirilmiş organizmaların (GDO) dünya üzerindeki açlığa çare olacağına savunan Nobel ödüllü 110 bilim insanının açıklamasına tepkiler gecikmedi. Uzmanlar ve yaşam savunucuları, yapılan bu açıklamanın, insanları aldatmaya ve GDO algısını değiştirmeye yönelik olduğunu söyleyerek açıklamaya karşı çıktı.
Nobel ödüllü 110 bilim insanı, (GDO) hakkında bir basın toplantısı düzenledi. Washington’da düzenlenen toplantıda, dünyada ciddi bir açlık sorunu olduğunu belirten bilim insanlarının, çare olarak GDO’lu gıdaları göstermesi tepki çekti.

Greenpeace gibi örgütlerin GDO’lu gıdalara karşı verdiği mücadeleyi bırakması gerektiğini söyleyenler arasında, Nobel Tıp Ödüllü Philip Sharp, Brce Beutler, Christiane Nusslein-Volhard, Nobel Kimya Ödüllü Paul Boyer, Robert Lefkowitz, Nobel Fizik Ödüllü, Claude Cohen-Tannoudji ve Srge Haroche gibi isimler var.
Ayrıca, Nobel’li bilim insanları, GDO’yu desteklemeyenlere, Filipinler’de geliştirilen “Altın pirinci” örnek gösterdi. Greenpeace ise, diğer GDO’lar gibi altın pirincin de yayılmacı olduğunu ve biyoçeşitliliği azalttığını ifade ediyor.

‘Sevdirme çalışmaları’
Greenpeace Akdeniz’den Çağrı Öztürk, ‘altın pirinç’ deneyinin GDO’yu halka benimsetme çalışması olduğunu vurgulayarak, altın pirincin bir çözüm olmadığını söyledi. Öztürk, “Genetiği değiştirilmiş altın pirinç kullanıldığı zaman, yeterli besin kaynağını sağlanmıyor. A vitamini yetersizliği oluyor. Filipinlerde gerçekleşen deney, aslında GDO’nun, geniş küresel çaplı kabul görmesi için, ‘halkla ilişkiler’ çalışmasıdır. Beslenme yetersizliğini çözmek için, yüksek maliyetli çalışmalar yerine yapılması gereken; besin çeşitlendirilmesi ve ekolojik tarıma geçilmesidir. GDO’yu şirin kılmak için yapılan çalışmaların bir parçası diyebiliriz. GDO’lu ürünler, sürdürülebilir ekolojik tarımın yerine geçemez. Filipinlerdeki yerel çiftçiler de GDO’ya karşı çıkıp, biyoçeşitlilik istiyorlar” dedi.

GDO’nun karşısındayız
Konuyu değerlendiren, Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu(Çiftçi-Sen) Genel Başkanı Abdullah Aysu, GDO’lu tohumla üretilen ürün verimliliğinin, normal tohuma göre daha az olduğunun altını çizdi. Aysu, “Çiftçi Sen olarak GDO hakkındaki görüşümüz net, bunun karşısındayız. Bunun açlığa çare olmayacağı ortada. 110 tane Nobel ödülü insanın bu açıklamasını etik bulmuyoruz. Bu GDO’yu benimsetme çabasıdır. Uzmanlık alanları da GDO ve tohum değil. İnsan sağlığı açısından hiçbir şey olmayacak algısını yaratmaya çalışmaları anlamsız” dedi.

Kanser riski
Konuyla ilgilenen Genel Cerrah Prof. Dr. Kenan Demirkol açıklamanın etik ve bilimsel olmadığını söyledi. “İstedikleri kadar nobel ödülü alsın, bilim insanın açıklamaları veriye dayanmalıdır” diyen Demirkol sözlerini “GDO’lu tohumlar, bir şirketin patentli ürünü olduğu için araştırma hakkınız yok. Dolayısıyla, bu tohumların sakıncaları konusunda ancak firmalar hükümete ‘bizim tohumlarımızı inceleyin’ derse araştırma yapılıyor. Bazı ülkeler araştırma yaptı, mesela Avusturya. Orada bu tohumların, düşük gebelik, kanser gelişimi vb. birçok olumsuz unsuru bulundu” ifadeleriyle sürdürdü.

GDO’lu tohumlar piyasada ve insan gıdasında olduğundan beri, özellikle ABD’de, alerji ve acile başvuru vakalarında 4 kat artış olduğunu söyleyen Demirkol, firmaların GDO’lu ürünlerin araştırılmasına izin vermediği için bilim insanlarının konuyla ilgili açıklama yapmasının etik ve bilimsel olmadığını söyledi. Dünyada yaşanan gıda yetersizliğinin üretim kaynaklı olmadığını, paylaşımda sorun yaşandığını belirten Demirkol, GDO’nun açlığın sebeplerinden biri olduğunu da sözlerine ekleyerek, “Kapitalizm, dünyaya yeni bir ürün çıkartacağı zaman açlık kartını oynar. Dünya Gıda Örgütü’nün açıklamalarına göre, dünyada 10 milyarı besleyecek kadar gıda mevcut. Yani açlık gıda eksikliğinden kaynaklanmıyor. Açlıktaki sorun tüketme ve paylaşma üzerine. Sözde bilim insanlarının dediği üzerine GDO açlığa çare değil, açlığa sebep” şeklinde konuştu.

***

Sağlığa Zararları
» Öldürücü alerjilere neden olabilir.
» Çoğu GDO’nun içerdiği böcek öldüren toksinlere hamile kadınların kanında ve fetusunda raslandı.
» Marketlerden alınan her 4 sütten 1’inde GDO geni parçalarına rastlandı.
» GDOların salgıladığı böcek zehirinin insan sindirim sisteminde parçalanmadığı ortaya çıktı.
» GDO tarlalarında kullanılan yabani ot ilaçları, memeliler için toksik etki ve insanlarda hormonal dengeyi bozma riski taşıyor.

***

Çevreye Zararları
» GDO üretimi, süper dayanıklı böcek ve yabani bitki türleri yaratır. Bu türlerin varlığı ekosisteme ve tarıma büyük tehdit oluşturur.
» GDO’lar tozlaşma yoluyla doğal türlere bulaşarak biyoçeşitliliğe zarar verir.
» Zehir salgılayan GDO’lar, kelebekler gibi zararsız canlıların ölümüne neden olur.
» Zehir salgılayan GDO’lar zehirlerini köklerinden toprağa geçirirler. Zaman içerisinde bu zehirlerin birikimi çevre için tehlike içerir.
Kaynak: Greenpeace

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Araştırma: Plastik kirliliğine en çok sebep olan dünyaca ünlü markalar hangileri? Koza Altın’ın gözü şimdi de yaylalarda Endemik çiçekleri motosikletle ezdiler Şişli’nin ‘Kanal İstanbul’u mühürlendi Kırsal kalkınmaya kadınlar öncülük edecek