İstatistik ile aldatılmak

Tolga MIRMIRIK

Pandemi dönemi ile maruz kaldığımız kandırma ve yalan haber bombardımanı, insanların sağlığını olumsuz etkileyecek saçma sapan tedavi metotlarının ortaya dökülmesine sebep olmuştu. Birbiri ile ilgisi olmayan ancak şarlatanlar tarafından çok kolay bir şekilde dolaşıma sokulan öngörü ve istatistikler, bilim okur yazarlığı zaten çok az olan topluluklarda çok tehlikeli hatta ölümcül sonuçlara da yol açtı. Birbiri ile direkt bağlantısı olmayan birçok istatiksel veri, aşılanma sürecine bağlanıp aşı karşıtları tarafından dolaşıma sokuldu ve propaganda amacı ile kullanıldı.

***

Maruz kaldığımız onlarca safsata arasında özellikle “Post Hoc” olarak bilinen safsatanın kullanım yoğunluğu çok fazla. Tevfik Uyar'ın Safsatalar kitabında güzel bir tanım var. Tevfik, "iki olay arasında delil, veri ya da mantığa başvurmadan sırf art arda gerçekleştiler diye nedensellik kurmak ile ilgilidir. 'Post Hoc Ergo Propter Ergo' Türkçe'ye 'bundan sonra, öyleyse bundan dolayı' olarak çevrilebilecek Latince bir ifade ve kısaca 'Post Hoc' olarak adlandırılan bir safsatadır." diye tanımlamaktadır bunu. (Tevfik Uyar, Safsatalar, 6. Basım, Sf.177)

Önermenin yanlışlığı ve tehlikesi, işin uzmanları tarafından onlarca kez gösterilen o ünlü “kelle paça ile Covid’den kurtulma” saçmalığından ve toplum için zararlısından tutun da daha masum ve kişisel olan, futbol severin kendi takımlarının maçlarında belli bir ritüeli takip etmelerine kadar tamamı aslında biz insanların kendimizi kandırma ve inançlarımıza da körü körüne bağlanma yollarından birisi. Artık o kadar fazla buna maruz kalıyoruz ki çoğu bilim okuru ve takipçisi bunları düzeltmek yerine dalga geçmeyi ya da boş vermeyi seçmiş durumda. “Su içen her canlı önünde sonunda ölüyor, demek ki su yavaş bir şekilde hayat kaybına yol açan zehirdir” demek de en az “kelle paça içtim sağlığıma kavuştum, demek ki kelle paça tüm ilaçlardan daha iyi” demek kadar “komik” çünkü. Sahte bilimcilerin ve şarlatanların en büyük kazanç kapılarından olan astroloji de neredeyse bire bir “Post Hoc” safsatasının uygulama alanlarından. Milyonlarca kilometre ötedeki bir taş ya da gaz yığınının fiziki hareketinin tüm evrendeki bir toz tanesi kadar yer üzerinde yaşayan insan hayatını olumlu ya da olumsuz etkilediği görüşü insanları etkiliyor. “O taş yığını güneşi engelledi, ertesi gün de ilişkimiz bitti, demek ki ilişkiyi bitiren kesinlikle o taştır” gibi inanışlar astrologlara para kazandırırken, insanlara da kolay yoldan sorumluluktan kaçabilme fırsatı veriyor.

***

Özellikle politikacılar tarafından da halkı kendi doğruları konusunda ikna etme, doğruları saklama ya da rakibini küçük düşürme amaçlı bir taktik olarak kullanılan “post hoc”, öğrenildiği ve dikkat edildiği zamanlarda çok kolay görülebilecek bir virüs gibi. “Eskiden cep telefonu mu vardı? Biz geldik artık herkesin cebinde en az bir telefon var.” propagandası, “biz gelmeden önce cep telefonu yoktu, sayemizde teknolojinin nimetinden faydalanıyorsunuz. Demek ki biz sizleri düşünüyoruz” fikrini herkesin aklına sokmaya çalışan bir safsata sadece. Teknik olarak zamana göre bakıldığında şu sıralamadaki bir gerçeği de takip ediyor. “Herkeste cep telefonu var. Bunlardan önce yoktu. Demek ki adam haklı beyler, dağılın”. Teknolojik gelişmeler, elektronik ve bilişim alanındaki devrim yaratan buluşlar, kullanılan ham maddelerin teknoloji sayesinde en verimli şekilde kullanıma sokulabilmesi ve hatta ABD gibi ülkelerin kendi politikaları doğrultusunda bu tür teknoloji devrimlerine verdikleri devasa destekler, tüm dünyada cep telefonuna maddi olarak erişimin de ucuzlaması gibi sebepler halı altına sürüklenip, insanlar kestirme bir yol ile kandırılıyor. Siyasi tarihimizdeki ünlü politik örneklerden olan malum “yağ ve tüp kuyrukları” da tam olarak bu safsatayı kullanarak insanların mantık yolundan uzaklaştırılmasına yol açıyor. Fazla düşünüp, “kök sebep” araştırmaya enerji harcamak istemeyen sevgili primat beynimiz de bunu hızlıca kabulleniyor.

***

Birbirinden bağımsız iki gerçek olay ya da istatiksel veri setleri arasında bağlantı kurarak, birisinin sebebinin mutlaka diğeri olması ile ilgili görüşlerin ve propagandaların yaygınlaşması ile bunun farkındalığına vardırmaya çalışanlar da yaratıcı işler yaptı. Bu konu hakkında Tyler Vigen’ın “Spurious Correlations (Sahte Korelasyonlar)” isimli bir sitesi bile var. Açık şekilde paylaşılan yüzlerce veri setinin arasındaki uyumlara ve uyumsuzluklara bakarak üç bine yakın sahte korelasyon oluşturmuş. Örneğin ABD’nin, yıllara göre bilime yaptığı bütçe desteği ile o yıllardaki intihar oranları karşılaştırılıp “sebep / sonuç” ilişkisi kurabilmek çok kolay. Benzer şekilde Nicolas Cage’in oynadığı filmlerin vizyona girmesi ile ABD’de havuzda boğularak ölenlerin istatistiklerinin korelasyonuna bakarsak, Nicolas Cage’in vizyonda olduğu dönemlerde havuzlardan kaçınmak oldukça faydalı olacak.

Tyler Vigen’in sitesi: http://tylervigen.com/spurious-correlations

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Yazılımın geleceği ne olacak? James Webb Uzay Teleskobu sayesinde iki büyük kara deliğin birleştiği tespit edildi Satürn'ün uydusu Mimas, geniş bir yer altı okyanusuna sahip olabilir Ölüm sonrası ve dijital ikizlerimiz Maymunlar ve sosyal hafıza