Mücadele aksarsa ilaca direnç artar

Uzun yıllar yapılan mücadele ile oldukça başarılı yol alınan verem hastalığının tanı ve tedavisi Covid-19 pandemisinde sekteye uğradı. Hekimler, yanlış ve eksik tedavinin ilaca dirençli hastaları ortaya çıkaracağını belirterek “Korunmak için erken teşhis ve düzenli tedavi önemli” diyor.

Sibel BAHÇETEPE

Verem yani tüberküloz hastalığının sıklığı 2020 yılına kadar hedeflenilen rakamların altına düştü. Ancak koronavirüs pandemisi veremle mücadeleyi olumsuz etkiledi. Hekimler, erken teşhis ve tedavinin hastalığın toplumda yayılmasını önlemede çok önemli olduğuna dikkat çekerek “Verem hastaları eğer yanlış, düzensiz ve yetersiz süre tedavi görürlerse ilaçlara direnç kazanırlar. Bu durum tedaviyi olumsuz etkiler” dedi.

BirGün’ün geçen günlerde gündeme getirdiği verem aşılarının ülke genelindeki Aile Sağlığı Merkezleri’nde (ASM) bulunamamasına ilişkin haberimizin ardından verem hastalığına dair merak edilenleri Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan ve Prof. Dr. Aylin Babalık ile konuştuk.

ENFEKTE ORANI YÜKSEK

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Toraks Derneği Tüberküloz Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan, veremin M. Tuberculosis denilen bir bakteri ile oluşan bulaşıcı bir enfeksiyon hastalığı olduğunu anımsatarak "Tedavi edilmez ise yüzde 50 oranında ölümle sonlanabilen hastalık bugünkü modern tedavilerle yüzde 100’ e yakın iyileşebilmektedir” dedi. Halen dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 25’inin tüberküloz basili ile enfekte olduğunu vurgulayan Kılıçaslan “Bu kişiler aktif hasta ve bulaştırıcı da değiller fakat bu kişilerin yaklaşık yüzde 10’u ömrünün bir döneminde aktif hasta olacaktır" değerlendirmesini yaptı. Hastalığın 2020’ye kadar hedeflenen oranın da altına düştüğünü ancak koronavirüs pandemisiyle bunun değiştiğini anlatan Kılıçaslan, özetle şunları söyledi: “Covid-19 salgını birlikte durum yolundan sapmıştır. Türkiye’de 2021’de ülkede 9 bin 232 hastaya tüberküloz tanısı konulmuştur. 2021 yılında sağlık sisteminin kısmen toparlanması ile tanı konulan hasta sayısı 2020’ye göre artış göstermiştir. Fakat Covid-19 salgını nedeniyle tüberkülozla mücadelenin kötü etkilenmesi sebebiyle önümüzdeki yıllarda hasta sayılarında görülecek artışla birlikte öngörülen azalma eğiliminin bozulacağı açıktır. "

AŞI İLE ÖNLENEBİLİR

Türk Toraks Derneği Tüberküloz Çalışma Grubu Yönetim Kurulu üyesi, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi’nde Tüberküloz ve Dirençli Tüberküloz Kliniği’nin Sorumlusu Prof. Dr. Aylin Babalık ise dünya nüfusunun dörtte birinin vücuduna verem basili yerleştiğini anımsatarak "Koruyucu tedavi ile önlenebilen bir hastalıktır. BCG aşısı 2 aylık bebeklere yapılır" dedi. Babalık, şöyle devam etti: "Tedavide çok sayıda ilaç ve uzun süreli kullanılıyor. Tedavisinde kullanılan ilaçlara yan etkiler görülüyor. Tedavi süresi uzun olduğu için takip dışı kalan olgular oluyor.”

***

TEDAVİYİ 4 HASTANE ÜSTLENİYOR

İlaca dirençli hastaların durumuna ilişkin Prof. Kılıçaslan, şu bilgileri verdi:

“Türkiye’de her yıl 100-150 civarında çok ilaca dirençli tüberküloz hastası ortaya çıkmaktadır. Bu hastaların tedavisi çok daha uzun süreli ve pahalıdır, tedavinin başlangıcında genellikle hastanelere yatırılmaktadırlar. Tüberküloz hasta sayılarındaki azalış ile birlikte göğüs hastanelerinde tüberküloz hastalarına ayrılan yatak sayısı da genel olarak azalmıştır. Dirençli hastaların tanılarının doğrulanması ve tedavi kararları konusundaki yetki Tüberküloz Danışma Kurulu’nun kararı ile 3 büyük ilimizde bulunan 4 göğüs hastanesine bırakılmıştır, hastalar da bu hastanelere yatmaktadır. Bu konuda özellikle Anadolu illerinden buraya gönderilen hastalar konusunda bazı geçici durumlar dışında anlamlı bir sorun bulunmamaktadır. Dirençli tüberküloz konusunda sorunumuz kullanıma son yıllarda giren ve tedavi süresini 2 yıl civarından 9 aya indirebilen, göreceli olarak pahalı yeni ilaçların bütün hastalarımız için henüz rutin olarak sağlanamamasıdır. Tüberküloz tedavisinde tedaviye düzenli olarak uyum çok önemlidir. Aktif hastalığı olmayan fakat sessiz tüberküloz enfeksiyonu olan ve aktif hastalığa yakalanma riski yüksek olan kişilere hekim kararı ile 6-9 ay boyunca tek bir ilaçla koruyucu tedavi yapılmalıdır. Yeni doğanlara BCG aşısı uygulanmalıdır. Hastaların yakın temaslıları kontrol edilmelidir. Hapishanelerde düzenli tarama yapılmalıdır. Yoksulluk, açlık, ev içi kalabalık yaşam koşulları ortadan kaldırılmalıdır. Çok ağır çalışma koşulları önlenmelidir. Tütün, sigara kullanımı ile mücadele edilmelidir.”

Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan, Toraks Derneği Tüberküloz Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan, Toraks Derneği Tüberküloz Danışma Kurulu Üyesi

***

HIZLI KİLO KAYBI VE 2-3 HAFTA SÜREN ÖKSÜRÜĞE DİKKAT EDİLMELİ!

•Verem mikrobunun tutulum yerine göre belirtileri değişir
•2-3 haftadan uzun süren öksürük
•Balgam çıkarma
•Balgamda kan görülmesi
•Kan tükürme
•Nefes darlığı, göğüs ve sırt ağrısı
•Ateş, gece terlemesi
•İştahsızlık ve kilo kaybı
•Yorgunluk ve halsizlik

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
İftarlarını tabip odasında açacaklarmış Geçim sıkıntısı depresyonu artırdı İzmir Tabip Odası’nın yeni yönetimi belli oldu İngiliz muhabir, Türk doktorla görüşmesini kaydetti: “Hiçbir uyarıda bulunmadan dokundu” Halkın sağlık hakkı için adayız