Nitelikli şiirin sınırı yok

Şiiri ve resim ilişkisi üzerine de konuştuğumuz İsmail Sertaç Yılmaz, “Nitelikli şiirin sınırı yoktur, ona bir çizim vermek isterseniz verirsiniz. Ona bir kız çocuğu vermek isterseniz verirsiniz. Ona bir tanrı vermek isterseniz gecenin bir saati kalkar ocağı yakarsınız. İşte bu kadardır” dedi

Doğuş SARPKAYA

İsmail Sertaç Yılmaz, edebiyat alanındaki farklı verimleriyle dikkat çeken bir yazar. Yılmaz ile şiirlerini, şiirler için yaptığı çizimleri, yaratıcı ve alternatif yayıncılık macerasını, Küçük Romancı ve The Poet House’u konuştuk.

► Hem alternatif yayıncılığın hem de internetin olanaklarını kullanarak farklı bir edebiyat alanı yaratmaya çalıştığınız hissediliyor. Sizi bu alana iten neydi?
The Poet House ile aslında yeni ya da farklı bir edebiyat alanı yaratmak istemiyorum. Şiir, öykü ya da düz metinlerin yanı sıra, daha yaratıcı olabileceğimiz alanlardaki işleri aramanın ve üretmenin de peşindeyim. The Poet House’ta giderek bunu daha iyi ortaya koyacağım. Henüz başındayım. Eve yeni döndüm, öyle düşünüyorum. Beni bu yaratıcı yayıncılık tarafına iten şeyin nedeni, Kingston, Ontario’da kendi halinde yaşayan Hugh Barclay, Thee Hellbox Press’in kırk yıllık sahibi. Her şey kendisinin elle ürettiği, sınırlı edisyon bookletleriyle tanışmamla başladı. Şanslıydım, ev arkadaşım queer şair Tanya Neumeyer’in yayımcısıydı. Hatta kendi ürettiği kağıtlar da var, onlardan birkaçına sahibim. Ben de ilk kez Toronto’da, elimde diktiğim bir chapbook üretmiş, Türkiyeli şairlerin şiirlerinden oluşan bu kolektif eseri Tanya’ya hediye etmiştim.

►Farklı alanlarda etkinlikleriniz var: Küçük Romancı, The Poet House, illüstratif şiir kitapları gibi işler. Bunlardan biraz bahsetmek ister misiniz?
Küçük Romancı Atölyesi’ni Vuslat Çamkerten ile beraber yürütüyoruz. Yazarın ve yazmanın felsefesi, doğası, yabanlığı üzerine konuştuğumuz bir YouTube kanalı. The Poet House, Mart 2019’da kurduğum, yaratıcı yayımcılık yaptığım, bir small press. Evde ve elde sınırlı sayıda slow book’lar üretiyorum. Bu eserlerin hiçbiri kitapçılarda yok, sadece Instagram üzerinden The Poet House ile iletişime geçenlerin evlerine postalıyorum.
İllüstratif kitaplara gelince, bu yıl beş tane art book’um çıktı, Use Poetry’nin, şiiri ve şairi başka alanlarda göstermeye çalıştığım manifestom olduğunu söyleyebilirim. Bu kitabı, içindeki şiirleri çizdiğim Banço İçin Şarkılar, Ev Kayıtları ve Beni Vurma. Ben Sadece Piyanistim eserleri takip etti. Şiirleri çiziyorum deyince onlara bir resim çizdiğim aklınıza gelmesin, şiirin içindeki yüksek imgeyi yakalayıp göstermeye çalışıyorum. Son olarak da Beat kuşağı ikonlarından şair A.D. Winans’ın Çin Yemeği Yemek isimli şiirinin içinde çizerek gezindim. Bu gezinme işini şiirlerimi yazarken zaten yapıyorum, yazım aşamasındayken her koyduğum sözcükle beraber başa döne döne, adeta sayıklamaya varana kadar şiiri defalarca okurum ve bu onu gözümün önünde resimlendirir. Çizerken şiirin içinde yeni şeyler buluyorum, bunu The Poet House’ta yapmaya devam edeceğim.

►İyi Yetişmiş Bir Hayvan’da karamsar ama umutsuz diyemeyeceğimiz, üzgün olmaktan çok öfkeli bir şair var. Aynı zamanda muzip, aşık, aksini iddia ediyormuş gözüktüğü zamanlarda bile hayat dolu… Üstelik dili iyi kullandığınızı ve suçlu bulduğunuz eski kafalı şairlerden tümüyle kopmadığınızı hissettim bu kitapta. Ama Use Poetry’de yüzünü yeraltına, anarşiye ve özgürlüğe açmış bir şair-çizerle karşılaşıyoruz. İki kitap arasındaki fark ne?
İyi Yetişmiş Bir Hayvan isimli şiir kitabımın oluşumu 23 yaşımdayken başladı ve 27 yaşıma kadar devam etti. Dediklerinize katılıyorum, o şair o zamanlar öyle yaşıyordu, o ruh hallerinden geçiyordu. Sonra Toronto’ya gidip orada bir yıl yaşadım, bu durum beni epey değiştirdi. Şimdi daha başka biriyim. Şiirlerimi, bakış açımı değiştirdim ama hâlâ seviyorum Hayvan’ı. Bana bir hayvan olduğumu hatırlatıyor.

Dili iyi kullanmak gerektiğini düşünen şairleri suçlu, hatta düpedüz kötü şair bulduğumu söylediğim BantMag röportajımdan bahsediyorsunuz. Dili onu iyi kullanmak gayretiyle kullanmıyorum, yazacağım şiire bakıyorum. Onu en iyi anlatacak sözcüğün değil, hayalin peşine koşuyorum. Ortaya iyi kullanılmış bir dil çıkıyorsa, bu hayalimin eseridir, dil bilgimle alakası yoktur. Dille şakalar, dili bozmalar da yapmam. Dille işim yoktur, dediğim gibi, hayalime bakarım ve orada güneşin altındaki bir taş gibi pişerim. Use Poetry benim şairliğimi, şair gördüğüm insanları anlatıyor. İyi Yetişmiş Bir Hayvan ise doğaya ve hayvana yakın, var oluş ve yok oluşla alakalı şiirlerden oluşuyor. 2020 için hazırladığım şiir kitabım, Use Poetry dünyasına daha yakın. İçinde şehir ve gürültü olacak. Büyük otel avizeleri, zil sesleri, çöp kokuları, evsizler, göçmenler ve daha tutkulu aşklar var. Adeta turnikeden geçen insanları sayıyorum. Hayvan’a göre bu kitap sürrealist kalıyor. Öyle görüyorum. Mesela bir şiirimdeki karakter giydiği kürkü çıkarınca kürk, tavşanlarına ayrılarak yerlere dağılıyor.

►Şiir ile resmin iç içe geçtiği çalışmalarınız var. Nitelikli şiirin herhangi bir desteğe ihtiyaç duymadan ayakta durabileceğine inanan eski kafalı biri olarak soruyorum: Resim ile şiir arasında nasıl bir bağ kurmayı hedefliyorsunuz?
Nitelikli şiirin sınırı yoktur, ona bir çizim vermek isterseniz verirsiniz. Ona bir kız çocuğu vermek isterseniz verirsiniz. Ona bir tanrı vermek isterseniz gecenin bir saati kalkar ocağı yakarsınız. İşte bu kadardır. William Carlos Williams, şiiri sözcüklerden oluşan bir makineye benzetir. Atlar boşuna koşturmazlar. Günümüzde şiir, kendini resimle yaygın bir şekilde ortaya koyamıyorsa bu, çizim yeteneği olmayan şairin beceriksizliği olabilir. Bu, şiirin desteğe ihtiyaç duyduğu anlamına gelmez. Eğer sesim de olsaydı, çıkar caz eşliğinde okurdum şiirlerimi. Trompet çalsaydım, çıkar pekala trompet çalarak eşlik ederdim onlara. Bunlar da benim yeteneksizliğim, şiirin değil, şairin yeteneksizliği. Yoksa dediğim gibi nitelikli bir şiirin sınırı yoktur, hatta o, üzerinde tüm sanat dallarının sergilenmesine en uygun sahnedir. Çizim yapan, yapabilen biri olarak hayal ettiğim şiirleri çizerek büyütmeye çalışıyorum.

►Önümüzdeki dönemde projeleriniz neler?
Önümdeki ilk proje, çok sevdiğim Amerikalı bir şairin Türkçeye ilk defa aktarılacak bir şiirini çizmek. The Poet House tarafından basılacak. Ardından kendi şiir kitabımı çizeceğim. Use Poetry’de anlattığım şeyi o kitapta çok daha iyi göreceğinizi düşünüyorum. Bunlarla beraber, Haydar Ergülen öncülüğünde ve onun öğrencilerinden oluşan bir şair topluluğunun şiir sergisine çizimlerimle eşlik etmem için davet edildim. İlk kez kitap haricinde bir yerde işlerimi sergileyeceğim. Başka planlarım da vardır elbette, henüz haberim yok. Merak edenlerin The Poet House’u takip etmelerini rica ediyorum.

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Cannes jürisinde Ebru Ceylan da var Ertan Saban'ın Atatürk'ü canlandırdığı filmden ilk kareler Silik parçalar 43. İstanbul Film Festivali'nin ödülleri sahiplerini buldu Dünya Dans Günü’nde dansa davet: Bedenini dört aç