Okullar özel öğrenciler müşteri

Nejla Doğan*

Eğitimin krizi her geçen gün katlanarak büyüyor. Bu krizin en önemli yanlarından birini, eğitimin tüm kademelerinin piyasaya açılması, eğitimle ilgili tüm hizmetlerin vahşi bir özelleştirme politikasına tabi tutulması oluşturuyor.

MEB, yıllardır okul öncesi eğitimden mesleki eğitime, öğrenci yurtlarından okulların diğer sosyal ve fiziki ihtiyaçlarına kadar adım adım geri çekiliyor, eğitim alanının tümünü çeşitli sermaye gruplarına, vakıflara, derneklere, ‘hayırsever’lere terk ediyor. MEB’in okullardan kaçışı, nitelikli eğitim talebinde bulunan yurttaşların da kamu okullarından kaçışını hızlandırmış; bu doğrultuda neredeyse her mahallede, her sokakta, hatta apartman dairelerinde özel okullar açılmıştır.

4+4+4 ve LGS özel okullaşmaya ivme kazandırdı

Gözden kaçırmamamız gereken önemli bir nokta, özel okullara talebin MEB’in dinselleşme politikaları ile doğrusal bir artış göstermesi; özellikle 4+4+4’ün uygulanmaya başlanması ve Liseye Geçiş Sistemindeki (LGS) değişiklikle büyük bir ivme kazanmasıdır. 4+4+4 sonrası ortaya çıkan yoğun dinselleşme, imam hatipleşme, zorunlu ve seçmeli din dersleri, değerler eğitimi, dini içerikli faaliyetler ve protokoller aileleri nitelikli, laik ve bilimsel eğitim alabilecekleri özel okullara yönlendirdi. Liseye geçiş sisteminde yapılan değişiklik ise ailelerin çok büyük bir kısmını “kamu okulu tercih ediyorsan, bu ya imam hatip ya meslek lisesi olacak” dayatmasıyla karşı karşıya bıraktı ve nitelikli eğitim için özel okulların yolu gösterildi.

Ders kitabı bedava ama okul paralı

Son 18 yılda adım adım inşa edilen ve dinselleşmeden beslenen özelleştirme politikaları, Şura kararlarında somutlaştı; 2023 Eğitim Vizyonu ise bu sistematik dönüşümün son aşaması oldu. Dolayısıyla sıkça ifade edilen ve bir “fırsat eşitliği” gibi sunulan “ders kitaplarının ücretsiz dağıtılması”, “harçların kaldırılması” vb. uygulamalar, özelleştirme politikalarının üzerini örten bir vitrin faaliyetinden öte bir yaklaşım değildir. Daha AKP’nin ilk eğitim şurası olan 17. Şura’da (2006) “özel sektörün eğitime yatırım yapmasının özendirilmesi, okul öncesi, mesleki ve teknik eğitim ile yaygın eğitim alanlarında özel sektörün teşvik edilmesi” gerektiği vurgulanmıştır. 2010’da yapılan 18. Şura ile “çocuklarını özel okullara gönderen ailelere resmi okullardaki bir öğrenci maliyetinin yarısı kadar teşvik verilmesi, böylece hem eğitimin niteliğinin artırılması hem de devletin eğitim harcamalarının azaltılacağı” belirtilmiştir.

Nitelikli eğitim yurttaşlık hakkıdır

Bugün geldiğimiz noktada; okul öncesi eğitim kurumlarının yarısından fazlasını özel okullar oluşturuyor. Her iki genel liseden biri, yine her on meslek lisesinden biri özel okul. 2019 sonu itibariyle özel okulların resmi okullara oranı yüzde 20’yi geçerken, her on öğrenciden biri, yani yaklaşık 1,5 milyon öğrenci özel okullara devam ediyor. Kamu okullarında kırtasiye, temizlik gibi en temel ihtiyaçlar için dahi velilerden para toplanırken, okul kayıt ücreti ve aidatlar artık tüm okullar için genel bir uygulamaya dönüşmüşken, okul hizmetleri taşeronlara devredilmişken, okulların isimleri bile satılığa çıkarılmışken, teşvik adı altında özel okullara milyonlarca lira aktarıldı/aktarılıyor. Yurttaşlar vergisini ödedikleri eğitim hakkını tekrar parayla satın almak zorunda kalıyor; alt ve orta gelirli aileler bile banka kredisiyle okul taksiti ödüyor. Öyle ki; bankalar özel eğitime ilişkin sektör raporları hazırlıyor; değişen sınav sisteminin özel okullara talebi artıracağını hesaplıyor, eğitimin özelleştirilmesine ilişkin hem sermayedarların hem de ailelerin kredi ihtiyaçları bağlamında beklenti hedefleri oluşturuyor.

Oysa eğitim bankaların değil bilimin konusu; çocuklar müşteri değil bu ülkenin eşit yurttaşlarıdır. Aileler sadece vergi ödemekle yükümlü değil vergilerinin karşılığını almak isteyen hak sahipleridir. Son dönemde iflas eden, öğretmenlerine maaş ödeyemeyen, öğrencileri ve velileri mağdur eden özel okul krizi sanırım bunu yeterince kanıtlıyor.

*Eğitimci

Günün Manşetleri için tıklayın

Çok Okunanlar
Din dersi kitabı AKP beyannamesi MEB herkesi 'savunmaya' çağırdı: Twitter’dan müfredat eleştirilerine karşı kampanya Seçim bitti, verilen sözler unutuldu: Bakan Tekin'den 'mülakat' savunması AKP’nin kindar nesil ajandası Maarif Modeli'nden parti programı çıktı: MEB’den medrese müfredatı!