Sosyal Medya Davası'nda 2. duruşma: Mahir ve Tunca tahliye edildi!
Sosyal medya davasında ikinci duruşma görüldü. Davada tutuklu yargılanan Mahir Kanaat ve Tunca Öğreten tahliye oldu. Kanaat ve Öğreten Silivri Cezaevi’nden serbest kaldı
UĞUR ŞAHİN ugursahin@birgun.net @uugurs
Kamuoyunda ‘Sosyal Medya Davası’ olarak bilinen 6 gazetecinin yargılandığı davada ikinci duruşma dün Çağlayan Adliyesi’nde görüldü.
Davanın ikinci duruşmasında tutuklu yargılanan BirGün çalışanı Mahir Kanaat ve eski Diken editörü Tunca Öğreten, adli kontrol şartı ve yurtdışı yasağıyla tahliye kararı verildi. Davanın üçüncü duruşması 3 Nisan 2018 tarihine saat 11.00’e ertelendi. Böylelikle Sosyal Medya Davası olarak bilinen davada tutuklu kimse kalmadı. Öte yandan diğer dört gazetecinin adli konrolü kaldırıldı ancak yurtdışına çıkış yasakları devam ediyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın maillerinin hacklenmesinin ardından açılan davada Diken’in eski editörü Tunca Öğreten ve BirGün gazetesi çalışanı Mahir Kanaat 323 gün tutuklu kaldı.
Duruşmada ilk olarak savcı söz aldı. Kanaat ve Öğreten’in tutukluluk hallerinin devamını isteyen savcı “Suçun niteliği, yüklenen suçun işlendiğine dair kuvvetli şüphenin varlığını gösteren somut delillerin mevcudiyeti, yüklenen suç için kanunda verilen cezanın üst sınırı göz önünde bulundurulduğundan, adli kontrol hükümlerinin yetersiz olduğu, sanıkların tutukluluk hallerinin devamı talep olunur” dedi.
Savcının mütalaasının ardından ilk olarak Tunca Öğreten savunma yaptı. 1 yıla yakındır tutuklu olduğunu hatırlatan Öğreten “Adalet arıyorum. Savaş muhabirliği dahil her türlü tehlikeli alanda görev yaptım. Ancak hiç şu anki kadar korkmadım, kendimi tehlikede hissetmemiştim. Sebebi çok açık, kendini hacker olarak tanıtmaktan imtina etmeyen, adı sanı bilinmeyen birinin iftirasıyla 1 yıldır özgürlüğümden, eşimden mahrum bırakıldım” dedi.
Neden tutuklu olduğunu anlamadığını belirten Öğreten şöyle konuştu: “Sayın savcıya bunu geçen celsede sorduğumda cevabını alamadım. Bu yargılama sonucunda suçsuz olduğumu siz de anlayacaksınız. Bu nedenle mağduriyetimin uzamaması, sizin vicdanınızı gelecekte rahatsız etmemesi için beraatimi talep ediyorum.”
Ortada cinayet yoksa katil de yoktur
Öğreten’in ardından Mahir Kanaat’in savunmasına geçildi. İddianamede geçen sohbet grubun u kendisinin kurmadığını belirten Kanaat buna dair yazışmaları gösterdi. 17-25 Aralık iddianamesiyle ilgili iddialara ilişkin de bir sunum yapan Kanaat dosyayı sonradan indirdiğini kanıtladı.
Hiçbir illegal yapıyla ilişkisi olmadığını belirten Kanaat “Tüm hesaplarıma ve telefonuma baktınız. Bir tane sağcıya ulaşabildiniz mi? Ben söyleyeyim cevabı hayır, çünkü yok. Ben devrimci bir ailenin çocuğu olarak doğdum. Öyle de yetiştirildim. Okul hayatında ve iş hayatımda hep “Tek yol devrim” diyenler vardı. Ve ben o güzel insanlardan hiç ayrılmadım. Muhtemelen de ölene kadar “tek yok devrim” diyenlerle beraber olacağım. Sayın başkan ben hayatımın hiçbir evresinde illegal bir oluşuma katılmadım. Benden FETÖ’cü olmaz. Benden sadece ÖDP’li olur” dedi.
Kanaat kendisine yöneltilen suçlamalara ilişkin son olarak şunları söyledi: “Bir örnek vereyim: Katil diye tutuklanmış bir insan var ve yargılama yapılıyor. Ama burada bir sorun var. Ortada ceset ve katil yok. Cinayet olmadan da katil olur mu? Benim durumum da tam bu. Ortada mailler yok ama ben mailleri hack’lemek ile suçlanıyorum. 14 yıldır aynı işyerinde, 8 yıldır sabit adreste ikamet etmekteyim. Sicil kaydımda hiçbir kayıt bulunmamaktadır. İki çocuğum var. Bakmakla yükümlü olduğum bir ailem var. İşte bu sebeplerden dolayı tutuksuz yargılanmayı talep ediyorum.”
Kanaat’in ardından diğer gazeteciler savunmalarını gerçekleştirdi. Gazeteciler beraatlerini istedi. Verilen aranın ardından mahkeme heyeti kararı açıkladı. Heyet, Kanaat ve Öğreten’i denetimli serbestlikle tahliye ederken, Okatan, Sargın, Çelik ve Yoksu’nun denetimli serbestliğini ise kaldırdı.
***
Davanın ikinci duruşmasında gazeteciler ve avukatlarının yaptığı savunmalar şöyle:
Koç: Adli kontrolün kaldırılmasını talep ediyoruz.
Güvercin: Geçen celse bir karar verdiniz bilirkişi konusunda. Tam bir ay geçti bilirkişi bir şey yaptı. Biz bir ay içerisinde her gün kaleminize uğradık. Duruşmaya iki gün kala bilirkişi yazı yazdı. Sizde dün yazdınız cevabı. Bir ay geçen süreye rağmen özel kalem ve siz sormadınız. Sayın başkan bu araştırma bir yıldır yapılmıyor. 1 ay önce karar verdiniz. Biz size görsellerle gösterdik. Flaşlarda video var. Video izlerseniz bilirkişiye gerek kalmayacak. Yine de bilirkişi isteyeceksiniz, görevini yapmayan bilirkişi hakkına suç duyurusunda bulunun.
Kalan: SEGBİS ile savunma yapılmasına itirazımız vardı. Esastan huzurunuzda bulunması gerekiyordu. SEGBİS kararınız için ciddi bir sebebiniz olması gerekiyordu. Esas olan yüz yüzelik ilkesi gereği burada olması gerekiyordu. Adil yargılanma hakkını ihlal ediyorsunuz. Savcı mütaalasını verirken şaşkın bir şekilde karar verdi, kaygılıyız. Savcılık standart gerekçelerle tutukluluğa devam istedi. 1 yıldır cezaevinde ama delil yok. Müvekkil, mailleri ele geçirmemiştir. Redhack yayımlamıştır. Buna ilişkin açıklamaları da var. Ve buna ilişkin binlerce haber var. Müvekkil konuya ilişkin olarak bir gündem takibi yapıyor, yakınındaki gazetecilerle yazışmaları var. Şimdi burada dosya kapsamında müevekkilin bir örgüt bağlantısı, irtibatı hiçbir şeyi yok.
Sevgi Kalan, AİHM kararlarından örnekler veriyor.
Müvekkil gazetecilik faaliyetinden dolayı yargılanıyor ve buna ilişkin AİHM kararları mevcuttur. Müvekkil tam bir senedir tutuklu. AİHM'e başvurduk. Yazışmaları başlattı. Öncelikli inceleme kararı verdi mahkeme. Yakın zamanda hükümetten savunma isteyecektir. Bu Mahir Kanaat içinde geçerlidir. Mahkemenizin tutuklamaya devam kararına somut bir olgu olmasını gerektiğini hatırlatmak zorundayız delilere el konulmuştur. Yeni bir delil yoktur. Müvekkilin yaptığı tek şey rızası dışında gruba alınmıştır. Bu gruptan çıkmıştır. Örgütle bağı yok. Yargılanan tek şey gazetecilik faaliyetidir. Tahliyesini talep ediyoruz.
Ceylan: İki celseden beri anlatıyoruz. Tek bir suç delili var. O da 17-25 Aralık dosyalarının bulundurulması. Bunlar orijinal belgeler değil. İddia makamı kuvvetli suç şüphesinin devam ettiğini söylüyor. Ama biz bunu her seferinde çürütüyoruz. Yani duruşmaya başladığımız saat ile şu saat arasındaki kuvvetli şüphe olasılığının aynı olması mümkün değil. Savcının bu konuda en ufak bile şüphesi yok mu? Eğer yoksa biz bu konuşmaları niye yapıyoruz? Bu delilleri neden tartışıyoruz? Savcının bizim söylediklerimize karşı sorusunun olması gerekir. Ama yok. Anayasaya göre, milletler arası anlaşma gereği temel haklara ilişkin maddelerde, sözleşmeler kanunla çelişirse sözleşme hükümleri uygulanır yazar. Türkiye, AİHM kararlarını uygulamak zorundadır.
Biz tutukluluğun incelemesine ilişkin belgeler verdik. Belgelerin orijinal olmadığını söylüyoruz. Ama diyelim ki bu belgeler orijinaldir. Müvekkil gazeteci olduğuna göre bu belgeler haber kaynağı niteliğindedir. Bu belgelere ulaşmak ifade özgürlüğü kapsamında güvence altındadır. Bu durumda bırakın tutuklamayı, gazetecinin evini bile arayamazdınız. Ama bizim müvekkilimiz tutuklanmıştır. Dolayısıyla müvekkilin ifade özgürlüğüne yönelik ağır bir ihlal mevcuttur. Müvekkilin tahliyesine karar verilmelidir. Kuvvetli suç şüphesi yoktur. Tutuklama nedenleri de mevcut değildir. Çocuğu hasta olan müvekkile tutuklama tedbiri orantısızdır
Av. Güvercin, Yargıtay kararlarından örnekler sunuyor.
Tolgay Güvercin: Mahir Kanaat'i örgüt üyesi olarak değerlendirebileceğiniz ne kanıt var? Dosya önünüzde. Bugün dahi indirseniz polisin fezlekesinde belirttiği gibi tarih aynı çıkacaktır. Polis kendi fezlekesinden Mahir’in indirdiği tarih 17-25 Aralık'tan sonra. Polis aslında kendini yalanlıyor. Polis buna rağmen Mahir’in dosyaları soruşturmalardan önce indirdiğini iddia ediyor. Öznitelik bilgisi ve kişinin dosyayı indirdiği tarih farklıdır. Bu çok basit bir gerçek. Bu bilgiyi bugün de indirseniz, bilgisayarınızda görülen öznitleik bilgisi soruşturmalardan önce çıkacaktır. Müvekkilimiz açık açık söylüyor. Ben solcuyum diyor. Ama dinci bir cemaate üyelikle suçlanıyor. Ve ortada delil yok. Mahir bu çuvala sokulamaz! Redhack bu mailleri ele geçirdiğini ve sohbet grubu kurduklarını açıkça yazıyor. Bu grubu kuran gazeteciler değil, RedHack’in kendisi. Ama gazeteciler hala tutuklu. Sayın savcı var olduğunu iddia ettiği delilleri açıklamak zorundadır.
Çelik, Adli kontrol tedbirinin kaldırılmasını istedi. Ailesine ait dijital malzemelerin iadesini istedi.
Mahir Kanaat: İlk olarak Twitter üzerinden oluşturduğum iddia edilen fakat gerçekte Redhack isimli hacker grubunun oluşturmuş olduğu sohbet grubundan başlamak istiyorum. Avukatlarım size Redhack isimli hacker grubunun sıralı Twittlerni sunacak. Bu twitlerde göreceğiniz üzere sohbet grubunu kendilerinin kurduğunu yazmaktalar. Sohbet grubunu benim kurmadığım ve Redhack grubunun kurduğu twittlerden anlaşılmaktadır. Kaldı ki elimde bile olmayan e-maillerle ilgili sohbet grubu neden kurayım? 17-25 Aralık iddianamesinin indirilmesi ile ilgili bir sunum yapacağım. Bu sunumdan sonra bu konu ile ilgili aklınızda bir şüphe kalmayacağından eminim. Zira bu konu mühendislik bilgisi gerektiren bir konu değil.
Bir örnek vereyim: Katil diye tutuklanmış bir insan var ve yargılama yapılıyor. Ama burada bir sorun var. Ortada ceset ve katil yok. Cinayet olmadan da katil olur mu? Benim durumum da tam bu. Ortada mailler yok ama ben mailleri hacklemek ile suçlanıyorum. 14 yıldır aynı iş yerinde, 8 yıldır sabit adreste ikamet etmekteyim. Sicil kaydımda hiçbir kayıt bulunamaktadır. İki çocuğum var. Bakmakla yükümlü olduğum bir ailem var. İşte bu sebeplerden dolayı tutuksuz yargılanmayı talep ediyorum.
TUNCA ÖĞRETEN: GAZETECİLİK DE HUKUKÇULUK GİBİ HAYSİYETE VE VİCDANA BAĞLIDIR
Tunca Öğreten: 1 yıldır tutkluyum. Adalet arıyorum. 2002 yılında gazetecilğe başladım. Savaş muhabirliği dahil her türlü tehlikeli alanda görev yaptım. Ancak hiç şu anki kadar korkmadım, kendimi tehlikede hissetmemiştim. Sebebi çok açık, kendimi hacker olarak tanıtmaktan imtina etmeyen, adı sanı bilinmeyen birinin iftirasıyla 1 yıldır özgürlüğümden, eşimden mahrum bırakıldım. Öyle trajik bir durumdayım ki, evliliğimizi dahi cezaevinde gerçekleştirmek zorunda kaldık. Oysa gazetecilik de, savcı ya da yargıç olmak gibi, haysiyete, ilkelere ve vicdana bağlı kalınarak yapılması gereken bir meslektir. Bir veriye ulaştığımızda önce doğruluğunu sorgularız. Ardından evrensel mesleki prensiplerle doneleri haber haline getiririz. Bu süreçte vicdanımız da bize rehberlik eder. Belki de en önemlisi, biz de yargı mensupları gibi kimseden talimat almayız. Şu an karşınızda temel gazetecilik prensipleri ve etiği dışına çıkmadan, mesleki anayasal haklarıyla, söz konusu e-postaları haberleştirmiş bir gazeteci duruyor. Yani veriye ulaşmış, gerekli kontrolleri yapmış, milyonlarca insanca paylaşılıp aleniyet kazanmasının ardından, konuyu ve süreci haberleştirmiş bir gazeteci... Üstelik haberinde bakana hakaret etmemiş, özel hayatıyla ilgilenmemiş bir gazeteci...
"ERDOĞAN DAHİ KENDİSİ İLE İLGİLİ BELGELERİN HABERLEŞTİRİLMESİNİ İSTEDİ"
347 gündür özgürlüklerinden mahrum bırakılan Kanaat ve Öğreten için dava öncesi Çağlayan Adliyesi önünde bir açıklama gerçekleştirildi.
Yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
"Sadece 9 sayfalık iddianamede somut bir delil ve suçlama bulunmuyor. Kamusal nitelik kazanmış ve tüm yurttaşların hakkında komuştuğu bilgiler, haberleştirildiği, tweet atıldığı için ve hatta bu paylaşımları yapan hesaplar takip edildiği için gazeteci arkadaşlarımız özgürlüklerinden mahrum. Bir önceki duruşma öncesinde de dile getirmiştik. Yine söylüyoruz. İnternet üzerinden gazetecilere her gün çeşitli yerlerden bilgi, belge ve istihbarat gelmekte, arkadaşlarımız çeşitli kişilerce sosyal medya gruplarına ya da mail gruplarına eklenmektedir. gazeteciler bu bilgileri incelemekte, asılsızca kullanmamakta, haber değeri ve kamu yararı varsa yayımlamaktadırlar. bu yüzden gazeteciler tutuklanamaz.
Savcılık makamı arkadaşlarımızı içeride tutacak delil bulamadıkça, ne suçlama yönelteceğini şaşırıyor. Milyonlarca kişinin okuduğu 17-25 Aralık fezlekelerini bilgisayara indirmek suç gibi gösteriliyor. Üstelik oluşturma tarihi ile indirme tarihi bilinçli bir şekilde birbirine karıştırılıyor. davayla hiç ilgisi olmayan kişisel tweetler dosyaya konuyor.
Bu hukuksuzluk hangi talimatla yapılıyor?
Bizler bir an önce bu hukuksuzluktan vazgeçilmesini talep ediyoruz.
Haber yapmak suç değildir.
Gazetecilere özgürlük."
Günün Manşetleri için tıklayın