Umudun çizeri Latif Demirci

Çizer Latif Demirci anısına açılan ‘Yazan - Çizen Latif Demirci’ başlıklı sergi ziyaretçilerle buluşuyor. Küratör Yılmaz, “İnanılmaz bir mizah anlayışı, her kötü şeyde bir çıkış yolu buluyor, bir umut buluyor” diyor.

Emrah KOLUKISA

Yazar Latife Tekin onun için ‘Gençlik yıllarımızda kendi yarattığı çizgi kahramanlar tarafından kaçırılmış gibi gelirdi bana. Çocukken parmaklarından çekilip karikatür canlıların, karikatür varlıkların hayat sürdüğü neşeli bir aleme götürülmüş gibi.’ diyor, Latif Demirci’nin anısına düzenlenen ve İş Bankası Kibele Sanat Galerisi’nde açılan ‘Yazan - Çizen Latif Demirci’ başlıklı serginin uzun uzun okunacak kitabının hemen başında. Küratörlüğünü Demirci’nin gazeteci dostu İhsan Yılmaz’ın üstlendiği ve 30 Haziran’a dek açık kalacak retrospektif nitelikli sergi Latif Demirci’nin hem kişisel hayatına dair ipuçları içeriyor hem de onun karikatür odaklı sanat hayatının bütünlüklü bir manzarasını sunuyor.

Latif Demirci 1975’te, henüz 14 yaşındayken, Türkiye’nin en etkili mizah dergisi Gırgır ile başladı kariyerine; Oğuz Aral’ın yetiştirdiği karikatürcüler kuşağının (İrfan Sayar, İlban Ertem, Sarkis Paçacı, Behiç Pek ve daha nicelerinin geçtiği tezgahtan geçti) parlak isimlerinden biriydi. Kendine has çizgileriyle bir karikatürcü olarak erken yaşta kimliğini bulurken, politik bilinçlenişiyle birlikte sol dünya görüşünü empoze ettiği mizah anlayışıyla okurların gözünde de özel bir yer edinmeyi başardı. Yarattığı karakterler ise toplumun içinden damıttığı, bir yandan bu memleketin has ruhunu yansıtan, bir yandan da tuhaflıklarıyla insanı gülmekten kırdıran tiplemelerdi: Muhlis Bey, Arap Kadri, Press Bey, Yavrum Mithat, Çırak Mirsat ve niceleri… 

İhsan Yılmaz, Demirci’nin yarattığı karakterlerden Press Bey için ‘‘O dönem yeni yeni beliren bir medya tiplemesinin yansımadır. Özkök’ten başlamıştır belki ama o dönemin medya dünyasından, birçok medya insanından esintiler var onda. Latif içinde bulunduğu ortamın röntgenini çekiyor adeta, Muhlis Bey ve Press Bey tamamen odur’’ diyor ve ekliyor: ‘‘Ayrıca Mithat ve Mirsat ya da Arap Kadri gibi karakterlerle toplumun sosyolojik hikâyesini anlatıyor. İnanılmaz bir mizah anlayışı, müthiş bir insan ve hayvan sevgisi var onda ve her kötü şeyde bir çıkış yolu buluyor, bir umut buluyor. En nefret ettiğin politikacının bile sana sevilecek bir yanını gösteriyor. İnsani bir yanını bulup gösteriyor, ama bütün karikatürlerinde var onun bu.’’

Gırgır ve Fırt ile başlayan, ardından Mikrop (Gırgır’daki isyanın yarattığı dergi), Hıbır gibi mizah dergileriyle devam eden çizerlik serüveni Yeni Gündem, Nokta ve Hürriyet gibi yayınlara kadar götürü Latif Demirci’yi. Sergide hem tüm bu yayınlarda okurla buluşmuş karikatürlerinden örnekler var hem de örneğin Edward Hopper, Vincent Van Gogh, David Hockney gibi büyük ustaların tablolarından hareketle yorumladığı (ve onların adının yanına kendi adını koyarak imzaladığı) müthiş çizimlerinden seçmeler var. 

BABAMLA YENİDEN BULUŞTUM SANKİ

Yasemin Demirci, sinemacı ve Latif Demirci’nin kızı, babasını şu sözlerle anlatıyor: ‘‘Benim en yakın arkadaşımdı o. Sadece babamı değil en yakın arkadaşımı da kaybetmiş gibi hissettim açıkçası. Kaybı hızlı oldu. Her şeyimi onunla paylaşırdım, onunla konuşurdum. Serginin hazırlıkları sürecinde babamın arşivini yeniden tararken onunla tekrar bir aradaymışım gibi hissettim kendimi. Bir yandan kederliydi, bir yandan da çok mutluluk vericiydi. Onun yaşamına tekrar bir bakmak, ilk günlerinden son günlerine kadarki işlerini tekrar tekrar okumak, babamla tekrar konuşuyormuşum, muhabbet ediyormuşum gibi hissettirdi bana.’’

5 Haziran 2022’de aramızdan ayrılan Latif Demirci’nin Kanlıca’daki evinde sakladığı arşivinden (Gırgır’dan bu yana çizdiği tüm karikatürlerin orijinalleri, yayımlanmış halleri, kitaplaştırdığı albümleri, hiç görülmemiş özel suluboya çalışmaları ve özel defterleri) derlenen serginin yanı sıra, içinde Turgut Çeviker, Selçuk Demirel, Tan Oral, Erdil Yaşaroğlu gibi farklı kuşaklardan çok sayıda ismin yazılarının da yer aldığı kitabı da ayrıca meraklıların çok ilgisini çekecektir muhakkak.

Son sözü yine Latif Demirci’nin bir dönem hayatını da paylaştığı yazar Latife Tekin’e bırakalım. Şöyle yazmış sergi için basılan katalog/kitapta: ‘‘Masa lambasının ışığında çalıştığı gecelerde havada öyle bir sihir oluşurdu, dünyanın kahkahayla gülünesi bir ikizi vardı sanki. Dayanılmaz bir kendini verişle eğildiği kağıtlarda açılmış ağızları dikilmiş saçlarıyla yarı kaş yarı göz suratlar belirdikçe daha da bir inanacak olurdum buna.’’

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Oyuncu Efe Deprem hayatını kaybetti Üsküdar’da 19 Mayıs coşkuyla kutlanacak Yaşamsal duygusal destek kaynağımız köpekler Gözleri tamamen kapalı - 230 "The Last of Us"ın yeni sezonundan ilk fotoğraflar