Zeynep Bakşi Karatağ: Biz türler ve kültürler arası müzik yapıyoruz
Yeni albümü üzerine konuştuğumuz Zeynep Bakşi Karatağ, "Yaptığımız müzik hayatımızın ve kişiliğimizin bir aynası" dedi.
ÖYKÜ ÖZFIRAT
İlk albümü Mozaik ile kendisinden sıkça bahsettiren Zeynep Bakşi Karatağ’ın, ikinci stüdyo albümü Usulca 8 Mayıs'ta çıktı. Albümünde Ozbi’den Ahmet Aslan’a kadar uzanan geniş yelpazede isimlerle çalışan Karatağ, etnik kültürlerin sanatında birer zenginlik olduğunu belirtiyor. Eşi Murat Karatağ ile çalışmanın keyifli olduğunu söyleyen Zeynep Bakşi Karatağ ile yeni albümü üzerine konuştuk.
Esasında biz türler ve kültürler arası müzik yapıyoruz. Günümüzde crossover terimi sanırım bizim müziği tanımlamaya çok yakın. Bir tarafta eşim Murat, Almanya’da doğup büyümüş ve oranın kültürüyle haşır neşir olmuş bir insan. O Almanya´ya tamamıyla entegre olmuş, bir nevi Alman aslında. Ben ise İstanbul doğumlu, geleneksel bir aile yapısında büyüyen ve eğitimini burada alan bir insanım.
Yani Murat gençliğinde Led Zeppelin, Pink Floyd, Depeche Mode, Eurythmics vs. dinlerken ben burada Muhabbet seriyle büyüdüm. Babamın da saz çalması bizim evin bir türkü evi olmasını beraberinde getirdi. Gerçi Murat’ın kökeni de Dersim olduğu için, onun da saklı bir köşesinde Anadolu hep olmuştur. Bizi müzikal anlamda birleştiren de, o Anadolu kültürüne olan aşk olmuştur.
Murat’la çalışmak hem çok keyifli hem de çok sıkıntılı. O tabii ki albümün tümü hakkında aklında bir şeyler kuruyor, ben ise kendimce önemli birtakım şeylerde direniyorum. Aslında albüm yapım aşamasında sıkça kavga ederiz! Tam da bu kavgalı dönemler bizim için cok verimli dönemler. Her iki taraf da uzlaşmak zorunda kalıyor. Uzlaşmak için müzikal anlamda çözüm aramak, her ikimizi de bir adım ileriye götürmüştür. Soruna armonik veya aranjman yoluyla çözüm üretmek, çok yeni şeyler gün yüzüne çıkartıyor.
"Grup Yorum bir ekoldür!"
Grup Yorum birçok insanın olduğu gibi bizim de gençliğimizin gruplarından! Ne dinlerdik, ne çekti o kasetler elimizden. Çevire çevire, dinleye dinleye, ne çabuk eskitirdik. Grup Yorum sadece tutumlarıyla değil müzikal anlamda gerçekten bizde yer edinmiş bir grup, bir ekol! Ve onların tüm yapıtları arasında ‘Uğurlama’nın yeri de çok özel tabii ki... Hem düşünsel hem de müzikal anlamda hayatımıza bu kadar dokunmuş Grup Yorum’un eserlerinden birini seslendirmek istedim.
Türkçe Rap aslında bir iki yıl öncesine kadar bizim için bir tabu idi. Bu fikrimiz Ozbi’yi dinledikten sora çok cabuk değişti. Sesindeki sound ve sözlerindeki içerik bizi "bu adamla calışmamız lazım" fikrine sürükledi. Hemen sosyal medya hesabından irtibata geçtik ve ne mutlu ki iki tarafın da müzik anlayışında örtüşen birçok şey olduğunu gördük. Sonra hemen farklı bir projeyle işe başladık. İlk olarak Murat’la birlikte bir single calışması "Kalbine Sor"yapıldı ve sonrasında da OZBİ bana "Sen Tabipsin Saramazsın Yaramı“ adlı türküde eşlik etti. İyi de etti!
Her şey... Hayatın kendisi... Hayatımı anlamlı ve amaçlı kılan hedeflerim var ve onları başarma arzusu... Her insanı umutlandıran sebepler vardır ve insan en çok umut ederek hayatını güzelleştirebilir.
Ahmet bizim çok sevdiğimiz ve uzun yıllardır tanıdığımız bir arkadaşımız. Ve bütün bu popülariteye rağmen bu kadar normal kalmış olması bizi hiç de şaşırtmıyor. Bizim için Ahmet hala o eski Ahmet, sokakta yürürken sesli bir biçimde türkü mırıldanır, esprili küçük hikayeler anlatmayı çok sever vs. Bizi albüm yapma konusunda teşvik de etmiştir.
Mozaik albümümde ‘Hudey Hudey’ adlı eserde de vokal yapmıştır. “Odam Kireç Tutmuyor” ve “Gökyüzünde Bölük Bölük Turnalar” benim çok sevdiğim iki türküdür. Bizde okuyalım dedik ve bu eserlerde Ahmet’in sesiyle benim sesim uyum içinde olacağını düşünerek bu fikri Ahmet’e sunduk. O da sağolsun kırmadı bizi. İyi ki kırmamış, iki türkü de çok güzel oldu.
'Bizim için farklı etnik kültürler sanatta tabii ki zenginliktir!'
Yaptığımız müzik hayatımızın ve kişiliğimizin bir aynası! İkimiz de Dersim kökenliyiz ve evlerimizde hep Zazaca konuşulurdu. Yani bu da bizim hayatımızın hep bir parçası kalmıştır, bugün bile. Ve elbette benim sanatsal kimliğimin önemli bir parçası ve sanatımda hep yeri vardır. Bazen çok bazen az. Bizim için farklı etnik kültürler sanatta tabii ki zenginliktir!
Almanya’da farklı projeyle müzik yapıyoruz. Eserler yine Anadolu ama format klasik oda müziği. Müzisyenler hepsi Alman. Klasik müzik öğeleri hakim olduğu için Alman kitleye Anadolu çok da yabancı gelmiyor. Aksine tınıların ne kadar sıçak, yakın ve samimi olduğunu hissediyorlar. Almanlar için bir yönüyle yeni, diğer yönüyle garip bir tanışıklık oluyor bizim müzikle karşılaştıklarında.
Sonbahar itibari ile konser planımızı oluşturmaya başlayacağız. Öncelik İstanbul olacak elbette. Yeni albüm için aklımızda bir dolu fikir var, çalışmalarına başladık. Yani üretmeye devam.
Günün Manşetleri için tıklayın