Gölgelerin renkli dünyası

DUYGU ERGÜN

Bir zamanlar çocuk olan ve büyümek zorunda kalmasına çok kızan Yüce Yöney ile -yazıp çizerken yıllar boyu ona eşlik eden karaltıların bu konuda net bir açıklaması olmasa da- doğduğunda sessizliği dile getiren Turgut Yüksel’in bir kitap için karanlıkla aydınlığın sınırında zikzak çizerek bir araya geldiğini biliyor muydunuz? Odada, kapıda, ayakta, merakta, orada, burada ve sonunda… Ve en sonunda metni ve illustrasyonları yaratıcı şekilde kullanarak düşündürücü ve sıradışı bir öyküye imza atıyorlar. İşte herkesi meraklandıran bu kitabın adı ‘Karanlıkta Zikzak’.

Kitabı ilk açtığımızda sabahı ve günışığıyla ortaya çıkacak gölgesini bekleyen Zikzak çıkıyor karşımıza. Bir ses duyuyor Zikzak, daha doğrusu hissediyor. Babası, “Gölgene çelme takamazsın” demese ve o da kendi kendine “Ne kadar zor olabilir ki” diye düşünmese aynı sesi duyar mıydı bilemiyoruz, ama okumaya devam ettikçe bunun hiç de zor olmayacağını görüyoruz. Ancak hayal ettiğinde duyduğu o ses bir gölgeye ait. Evet evet! İnanması zor olsa da Zikzak karanlıkta bir gölgeyle sohbet ediyor. “Karanlığın dipsiz bir kuyu gibi olduğu, içinde tekinsiz şeyler olduğu” öğretisinin aksine, O, bunu korkmadan yapıyor. Aslında Zikzak gibi, birçoğumuzun çocukluğunun gizemli kahramanları gölgeler. Kimi zaman bedenimizi ikiye katlayacak kadar büyür kimi zamansa ayaklarımızın altında ezilecek kadar minicik olur; ya gideceğimiz yere bizden önce gider ya da ardımızdan takip eder ama o hep bizimle yaşar.

O hep bizim dünyamızdadır da biz onların dünyasında neler oluyor bilmeyiz. Sahi nasıl bir yerdir orası? Zikzak da tam olarak bunu merak ediyor…

Aklına ilk gelen kelimeleri art arda söyledikten sonra ne kadar düşünürse düşünsün, bir fikir yürütemiyor Zikzak; Gölge ise ona bu saydıklarının tam tersine dünyalarının çok renkli bir yer olduğunu söylüyor. Ve bu renk cümbüşü içinde her şeyin sen gözünü kırpmadan değişiverdiğini. Düşünüyoruz da Gölge çok haklı. Belki Zikzak gibi biz de gözlerimizi kapatırsak gölgelerin gözüyle bakacağımıza inanabiliriz.

DÜŞ PERİSİ Mİ DİŞ PERİSİ Mİ?

Yüce Yöney, sekiz yaşındaki bir çocuğun gözünden o hep çok merak ettiğimiz gölgelerin dünyasını anlatırken Turgut Yüksel’in çizimleri bu hikâyeyi görsel bir şölene dönüştürüyor. Ayrıntılarında kaybolduğumuz bu görseller sıradışı bu hikâyenin anahtarı oluyor adeta.

Anahtarı oluyor diyoruz çünkü kilidi olmayan bir anahtarın Gölge’nin rüyasına neden girdiğini, onun bu anahtarı Zikzak’ın rüyasına koymasının ardından anahtarın kaybolmasını ve bunu Düş Perisi’nin mi yoksa Diş Perisi’nin mi çaldığı tartışmalarını anlamak için her bir sayfaya özenle yerleştirilmiş görsellerin detaylarına iyice bakmak gerekiyor.

Çocukların çok güçlü bir hayal gücü olduğunu, bu gücün yetişkinleri bile dize getirerek onları da içine çekebilen bir kudrete sahip olabileceğini hatırlatan ‘Karanlıkta Zikzak’ tüm bu güzellemelerden çok daha fazlası. Okuru, anlayanı bol olsun.

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
İngiltere İşçi Partisi’nin eski lideri Corbyn: Çoğunluk için adalet Hayatta hiçbir şey göründüğü gibi değil Avrupa’nın vatansız azınlığı: Çingeneler Makbule Hanım hakkında ilk kez kitap yazıldı Sınırlanmışlık ve sıkışma