Herkes gider Mersin’e biz gideriz tersine

Geçtiğimiz çarşamba günü Avrupa Parlamentosu, Avrupa Birliği (AB) genelinde uygulanacak kadına yönelik şiddetle mücadeleyle ilgili yasayı kabul etti. Bu oldukça önemli bir gelişme zira erkek şiddeti ile mücadelede Birlik genelinde uygulanacak ilk yasa.

Direktifte aynen yer alan : “Kadına yönelik şiddet; kadın ve erkek arasındaki tarihsel olarak eşit olmayan güç ilişkilerinden kaynaklanan, kadınlara yönelik yapısal ayrımcılığı süregelen bir tezahürüdür. Erkeklerin öncelikle kadınlara ve kız çocuklarına uyguladığı toplumsal cinsiyete dayalı bir şiddet biçimidir. Kökleri, belirli bir toplumun kadınlar ve erkekler için uygun olduğunu düşündüğü sosyal olarak yapılandırılmış roller, davranışlar, faaliyetler ve niteliklere dayanır. Sonuç olarak, bu direktifin uygulanmasında toplumsal cinsiyete duyarlı bir bakış açısı dikkate alınmalıdır” paragrafı yasanın kaleme alınma amacının iyi bir özeti.

Avrupa Parlamentosu bu husustaki hedefini; ilgili tedbirleri güçlendirmek ve uygulamaya koymak, ilgili suç ve cezaların tanımını yapmak, mağdurların korunması ve adalete erişim, mağdur desteği, gelişmiş veri toplama, önleme, koordinasyon ve işbirliği gibi yöntemlerle hayata geçireceğini açıkladı.  Kadın-erkek eşitliği ve ayrımcılık yasağının birliğin temel değerleri olduğu direktifte özellikle belirtilmiş. Bu yasa ile üye ülkelerde yeterince ele alınmayan, kadınları orantısız şekilde etkileyen belirli erkek şiddeti türlerini AB genelinde suç kapsamına almakta. Yasada; cinsel saldırı, (“rıza” kavramına kapsamlı bir açıklama getirilmiş), kadın sünneti, interseks sünneti, zorla kısırlaştırma, zorla evlendirme, çalışma yaşamında cinsel taciz, mahrem veya manipüle edilmiş materyallerin rıza dışı paylaşımı, cinsel içerikli materyalin istenmeden elde edilmesi ve özellikle siber takip ve taciz, şiddete veya nefrete siber teşvik konularına oldukça detaylı yer verilmiş. Siber taciz suçuna ilişkin asgari kuralların siber tacizin en ciddi biçimlerini de kapsayacak şekilde belirlenmesi gerektiğinin altı çizilmiş.

∗∗∗

Koordineli çevrimiçi mafya saldırıları da dahil olmak üzere bu tür geniş saldırılar, çevrimdışı saldırıya dönüşebilme ihtimalinin, önemli psikolojik yaralanmalara (doxing) neden olabileceği ve aşırı durumlarda şiddete maruz kalanın intiharına yol açabileceği ifade edilmiş. Yeni yasayla, bu suçlara ilişkin ağırlaştırıcı nedenler listesi de genişletilmiş. Bu tür saldırıların sıklıkla hedef alınan önde gelen kadın politikacılar, gazeteciler ve insan hakları savunucuları ya da diğer tanınmış kadınlar arasında farklı bağlamlarda meydana gelebileceğinin düzenlemede yer alması, konunun bütünlüklü bakış açısıyla ele alınmış olması bakımından ayrıca önemli. Son yıllarda da tahminen her iki genç kadından birinin cinsiyete dayalı siber şiddete maruz kaldığı düşünülünce, bu konuda daha etkin ve hızlı önlemler alması için kapsamlı bir yasal düzenlemeye her coğrafyada ihtiyaç duyulduğu su götürmez bir gerçek.

∗∗∗

Diğer önemli bir gelişme de; AB’ye üye devletlerin, ulusal yardım hatlarına mevcut ulusal numaralara ek olarak Birlik düzeyinde uyumlaştırılmış telefon numarası aracılığıyla ücretsiz olarak ve günün her saatinde ulaşılabilir olmasını sağlamaya teşvik edilmesine yönelik regülasyon. Ve bittabi kamuoyunun bu uyumlaştırılmış numaranın varlığı ve kullanımı konusunda yeterince bilgilendirilmesi gerektiği de düzenlemede yer almış.

Peki, bu acil yardım hattı telefonunu kimler açacak? Yoksa memleketimizdeki Aile Bakanlığı’na bağlı Alo 183 gibi şiddete maruz kalmış olan kişiyi empatiden yoksun sesler mi karşılayacak? Bu önemli konu da; sivil toplum kuruluşları da dahil olmak üzere mevcut yardım hattı sağlayıcıları, uzman destek hizmetleri tarafından işletilmelidir denilerek gri alanda bırakılmamış. Diğer yandan, kesişimsel ayrımcılığa maruz kalanlar için düzenlemeler içeren yasa bu yönüyle de ayrıca ufuk açıcı. Engelli kadınlar, bağımlı ikamet statüsü veya bağımlı ikamet izni olan kadınlar, belgesiz göçmen kadınlar, uluslararası koruma için başvuran kadınlar, silahlı çatışmalardan kaçan kadınlar, evsizlikten etkilenen kadınlar, ırksal veya etnik azınlık kökenli kadınlar, fuhuş yapan kadınlar, düşük gelirli kadınlar, tutuklu kadınlar, lezbiyen, gey, biseksüel, trans veya interseks kişiler, yaşlı kadınlar veya alkol ve uyuşturucu kullanım bozukluğu olan kadınların kesişimsel ayrımcılığa maruz kalmaları, yüksek şiddet riski altında olmaları sebebiyle özel koruma ile destek almaları gerektiği belirtilmiş.

∗∗∗

Üye devletlerin, kesişimsel ayrımcılığa maruz kalanların özel hassasiyetlerine ve yardıma ulaşmada karşılaşabilecekleri zorluklara gereken özeni göstermeleri ve direktifte belirtilen haklardan eşit bir şekilde yararlanabilmelerinin sağlamasının önemine vurgu yapılmış. Bu yeni yasal düzenleme, AB Resmi Gazetesi'nde yayımlandıktan 20 gün sonra yürürlüğe girecek. AB’ye üye ülkeler, yeni yasayı 3 yıl içinde hayata geçirmiş olacak. Avrupa Parlamentosu, bu yasayı kabulü ile “kadına yönelik erkek şiddeti ortadan kaldırılmadan eşitlik olamaz, bu tür suçları işleyenlerin cezasız kalmayacak” demiş oldu. Avrupa Parlamentosu Kadın Hakları ve Cinsiyet Eşitliği Komisyonu Eş Raportörü Frances Fitzgerald yasal düzenlemenin kabul edilmesini, “Avrupa'yı dünyada kadına yönelik şiddeti sona erdiren ilk kıta yapmak için atılan ilk adım” olarak değerlendirmiş. Böyle adımların her coğrafyada çoğalması umuduyla…

Türkiye mi? Ülkemiz ise 20 Mart 2021 tarihinde İstanbul Sözleşmesi’nden yani bir uluslararası insan hakları sözleşmesinden tek adamın kararı ile çekilen dünyadaki ilk ve tek ülke oldu. Ezcümle; herkes gider Mersin’e, biz gideriz tersine.

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Özgür Özel, Bahçeli konuşmasının detaylarını anlattı, adaylık tartışmalarına son noktayı koydu Namlunun ucundayız İmamoğlu'nun Sarıyer toplantısına AKP'li üyeler de katıldı Meteoroloji'den sağanak ve kar uyarısı Yusuf Tekin açıkladı: 20 bin öğretmen atanacak, mülakat kaldırılmayacak