Meis

Yıllardır Kaş’ın sıcağında terleyerek, karı-koca, emeklerini emeklerine katarak dünyanın en güzel manzaralarından birine bakan evlerini

Yıllardır Kaş’ın sıcağında terleyerek, karı-koca, emeklerini emeklerine katarak dünyanın en güzel manzaralarından birine bakan evlerini yapmışlar. Hani şu geçende mangaldaki tavukların yandığını anlatmak için “Kiçın börn, kiçın börn” diye bağırışını yazdığım Solmaz Hanım’la Nail Bey.
Evin Meis manzaralı balkonunda çaylarımızı yudumlayarak karşıyı seyrederken, uzansak tutacakmışız kadar yakın görünen adanın ışıklarına bakarak, “İsmet İnönü” diyor, Nail Bey, “Kaş’a gelip Meis’i görünce şaşırmış. ‘Bu kadar yakın olduğunu bilseydim vermezdim’ demiş”.
Türkiye’ye bu kadar yakın bir adanın Yunanistan’ın olmasına şaşıran çok insan görmüşümdür. Onlara hep şunu söylerim: “Bi toprağın kime ait olduğuna nasıl karar vereceğiz ki… Evet, buraya çok yakın ama, o ada asıl olarak orada yaşayanlara ait olmalı değil mi? Orası yüzyıllardır orada yaşayan insanların yeri.”
Bizim Selami (İnce) mesela, farklı bir şekilde de olsa, iki günlüğüne ziyaretimize geldiği Kaş’ta, o da şaşırdı! Tasarruf yapayım diye cep telefonuyla konuşmayıp ona buna epey mesaj attıktan sonra uyandı: “Ufffff, amma para gitti ya… Benim telefon Yunan şebekesine geçmiş, milletle Yunanistan’dan mesajlaşıp duruyormuşum!”
Cep telefonunuzda şebeke seçimini “manuel” yapmazsanız Kaş’ta başınıza gelecek bu. Ödeşmek isteyen Meis’e geçmeli. Oradan da Türk şebekenizle konuşup, bu tarafta uğradığınız zararı kapatabilirsiniz.
Kaş’a gönderme yaparak Meis’in Yunanca göz anlamına geldiğini söyleyenlere kulak asmayın. Çevresindeki adaların en büyüğü olduğundan, Rumca “en büyük” demek olan “megisti”den gelir adanın adı. Türk lirasının avro kadar muteber olduğu ve Türk telefon şebekenizden konuşabildiğiniz tek AB toprağı burasıdır, galiba.
Suyu hırsla, ya da ardınızdan biri kovalarmış gibi korkuyla kulaçladığınızda kendinizi bu Yunan adasına atmanız işten değildir. Şimdi, her bakanda böyle bir his uyandırsa da, hiç de kolay olmayan bu yolculuğu başaranlar oldu geçmişte.
Arkadan kovalayan 12 Eylül cuntasıydı. Kimi devrimciler, gecenin karanlığında kendilerini bırakıp suya, Meis’e doğru kulaç attılar.
Turgay Fişekçi, ilk romanı “Hep Yanımda Kal”da tarihsel arka planı 12 Eylül darbesi olan bir aşk hikâyesi anlatır. Aslı, yakalanıp hapse düşmesin, işkence görmesin diye, İstanbul’dan alıp Kaş’a götürür Yusuf’u. Kaş’tan Meis’e, oradan da Atina yakınlarındaki Lavrion mülteci kampına uzanan bir yolculuktur Yusuf’unki.
Böyle nice zorunlu yolculuklara sebep oldu 12 Eylül. Sonu çoğunlukla hüzünle, trajediyle biten yolculuklar.
İnsan Meis’e ayak basınca, ister istemez bu küçücük adanın güzellikleri yanında yıllar önce bir dehşet ve işkence rejiminden kurtulmak için buraya doğru kulaç atanları da düşünüyor.
Onlar bu muhteşem doğal limanı, etrafını çevreleyen rengârenk, iki katlı, küçük ve sevimli Rum evlerini, kafeleri, restoranları benim şimdiki huzurum içinde yaşayabildiler mi? Adanın İtalyanca Kastelorizo olan adının anlamını merak edip “Kırmızı Kale” olduğunu öğrenebildiler mi? II. Dünya Savaşı öncesi bu küçücük adada 12 bin kişinin yaşadığını duyup şaşırabildiler mi? Benim gibi limandan girmeseler de, limana şöyle bir bakıp, girişte soldaki küçük camiyi fark edebildiler mi? Gabriele Salvatores’in Oscar ödüllü filmi Mediterraneo’yu izleyip sonradan, geçip gittikleri adada unutulan o İtalyan askerlerle kendi kaderlerini kıyasladılar mı hiç?
Meis bana, günü birlik turisti olan yaşanılası bir huzur adası gibi göründü. “Ahtapot salatası bizim uzmanlık alanımız” diyen doğma büyüme Meisli restoran sahibi hiç öyle düşünmüyor ama; “İşte Avrupa’dayız” diyen bana, “Ne Avrupa’sı bre, Afrika, Afrika” deyişinden belli.
Gözüm güzelliklerinde Meis’in, ama iki soru var beynimi burup duran: “Her Türk-Yunan geriliminde kim bilir nasıl da yürekleri ağızlarına geliyordur buradaki bir avuç insanın?” ve “12 Eylül kaçkınlarımız bizim, acaba bir yudumcuk içebildiler mi adanın güzelliklerinden, buradan Lavrion’a yollanmadan?”

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Hoş geldin kadınım Abdülhamitçiler, Osmanlıcılar, İslamcılar; nerdesiniz? 2007'den bizde kalanlar Bilimler ve Teknolojide "Yakınsama" Fizy’nin bir bedeli var