Seçimle gitmemek

Bu, yeni-kolonilerdeki bir teneke diktatörün yaptıklarına, birkaç yılda bir askeri darbe olan küçük bir ülkede olanlara benziyor. Tarihte işleyen hiçbir demokratik toplumda böyle bir şey görülmedi. Sokaklara kara gömleklileri gönderebilse, memnuniyetle yapardı. … Askeri komutanın bir taraf seçmeye karar vermesi gereken noktaya gelebiliriz. Adam çaresiz durumda. Adam psikotik. Beyaz Saray’daki koltuğunu kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya ve bunu önlemek için elinden geleni yapacak.

N. Chomsky, geçen ay, polis şiddetini protesto eden göstericilere karşı federal ajanları göndermesini ve kamuflajlı paramiliter ajanların anti-faşist protestoculara saldırmalarını değerlendirirken, Trump’ın seçimi kaybetse de koltuğunu terk etmeyebileceği ve ordu zoruyla Beyaz Saray’dan çıkarılabileceği değerlendirmesini yapıyordu.

Şaka gibi ama, daha 1800’lerde Alexis de Tocqueville’in demokrasiye örnek gösterdiği ABD’de bile, seçimle gelip sağ popülist bir söylemle yerleştikleri iktidarlarında otoriterleşen liderlerin seçim sonuçlarını kabul etmeyip koltuklarına sarılacakları olasılığı ciddi ciddi konuşuluyor.

O kadar ciddi ki, Trump’in rakibi Joe Biden’dan Bernie Sanders’e, farklı eğilimlerden gazetecilere ve akademisyenlere kadar değişik çevreler ne zamandır seçimde yenilmiş bir başkanın koltuğu terk etmemesine karşı ne yapılabileceğini konuşuyor.

Ancak seçim hileli olursa kaybederim diyen Trump, 1797’de George Washington’un üçüncü kez aday olmayı reddetmesiyle yerleşen en fazla iki dönem seçilme kuralını sorgulayıp Beyaz Saray’da daha uzun süre oturabileceğinden bile bahsedebildi.

Yüksek Mahkeme’nin geçenlerde ölen liberal yargıcı yerine, Trump’ın alelacele birini atayarak ABD sistemi açısından yaşamsal önemi olan 9 üyeli mahkemeyi muhafazakar bir çoğunlukla “kilitleme” çabası da “gücü kötüye kullanacağı”nın bir başka işareti sayılıyor.

3 Kasım seçimleri için şahsen erken oy verme süreci 18 Eylül’de başladı ve anketlerde Biden önde görülse de, henüz kimin çıkacağı konusunda kesin bir şey söylenemeyen sandıklara ilk oylar atıldı bile. 2016’da, anketlerde önde görülen ve Trump’tan 3 milyon oy fazla alan H. Clinton’ın seçilemediği hatırlanınca, Biden kazanıyor demek de zor.

Sanders de, sağlık sistemi ve ekonomik sorunlar gibi konulara daha fazla odaklanan ve Alexandria Ocasio-Cortez gibi genç popüler isimleri yanına alan bir kampanya yürütmezse kaybedebileceği konusunda Biden’ı uyarıyor.

Kampanyasını “duygulara seslenen” bir zeminde, bayrak ve kartal gibi milliyetçi sembolleri bol bol kullanıp, yalanlar ve “Tanrı ABD’yi kutsasın” nidalarıyla sürdüren Trump’ın önemli bir destek aldığı da ortada.

Seçimle gitmeme imaları bu durumdan kaynaklanan bir provokasyon değilse ve gitmeyi gerçekten reddederse, bu anayasaya “ihanet” olarak değerlendirilir diyen yorumcular var. “İhanet”in karşılığı ise hapis, hatta idam! Muhaliflerine dava açmayı pek seven Trump’ın seçim sonuçlarını da “hile var” gerekçesiyle mahkemeye taşıyabileceğini ileri sürenler de var. “Ancak”, diyorlar “böylesi bir dava ‘yeni başkan’ın göreve başlamasını geciktirirse, Temsilciler Meclisi’nin Demokrat Başkanı ve ‘belalısı’ N. Pelosi geçici başkan olur ve ilk olarak da Trump’ın tutuklanmasını emreder!”

Peki, daha oylar sayılırken, bazı eyaletleri kazansa da sonunda kaybedeceğini gören Trump, mektupla gönderilen oylarda büyük hile olduğu iddiasıyla bir kaos yaratırsa ne olur? Seçim gününün hemen ertesinde nasıl bir ABD olur?

Teneke diktatörlerin peş peşe darbeler yapılan küçük ülkelerinde sorulan soruların ABD’de sorulduğu bir seçim süreci yaşanıyor… Nereden nereye?

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
4 il için gök gürültülü sağanak uyarısı Korhan Berzeg’e ait olduğu düşünülen kafatası kemikleri bulundu Ekrem İmamoğlu'ndan 2028 mesajı: Adaylar şimdiden belli mi? Erden Timur: Tarikatçı dendiği için Alevi olduğumu söylemek zorunda kaldım Mehmet Uçum'dan '50+1' vurgulu yeni anayasa mesajı