Tarihin solan renkleri: Molokanlar

Kardelen Tatar Sinecan
 
Molokanlar bir zamanlar Kars yöresinde yaşayan Rus kökenli bir dinsel grup. Türkiye sosyo-politik yazınında Molokanlar hakkında yakın zamana kadar hemen hiçbir şey yazılmadı. Halk arasında Malakanlar olarak da bilinen, çarlık Rusya’sında kilisenin ve çarlık yönetiminin istemediği bu insanlar Kars’ın Ruslara verilmesinden sonra yönetim tarafından Kars bölgesine yönlendirilmiştir. 


Molokanlar ve Dukhoborlar Rus kökenli olup Ortodoks kilisesinin otoritesini kabul etmeyen kendine özgü ibadet anlayışı olan bir mezhebe sahiptirler. Ortodoks kilisesiyle olan çelişkilerinin başında ruhban sınıfını ka-bul etmeyişleri, ikonalara karşı çıkışları, haçı kutsal kabul etmeme, istavroz çıkarmama… gibi uygulamalar gelirken siyasi idare ile olan çelişkilerinin başında da askerlik hizmetini kabul etmemeleri ön pla-na çıkıyordu. Onların inanışına göre vicdani ret oldukça önemli bir ilkeydi. Bu temel ilke Roma İmparatorluğu döneminde ortaya çıkan ilk Hristiyanlar arasında oldukça yaygındı. Bu çevreler “Bellare”, “Proliare”  diye adlandırılırlardı. Onlara göre Tanrı savaşmayı yasaklamıştır. Bu inancın temeli hazreti İsa’yı yakalamaya gelen askerlerle savaşmak isteyen St. Pierre’nin elindeki kılıcın düşmesidir. İlk Hristiyanlara göre Tanrı bunu özellikle istemiştir. 

Su Yayınları’ndan çıkan “Sürgün Bahçesinin Solan Renkleri Molokanlar” adlı kitap bu konuların üzerini ilk defa aralayan bir çalışma olması açısından önemlidir. Kitap tarihçi yazar Erkan Karagöz’ün çalışmasının yanında Prof. Dr İvan Semyenov’un da önemli bir çalışmasını da içermektedir. Bu çalışma özellikle Molokan ve Dukhobor inancının tarihsel olarak çıkışını ve yaşadıkları süreçleri, bu adlar altında ortaya çıkan ve dahası bu grupların içerisinden ayrılarak ayrı sektler olarak varlık gösteren Prigonlar gibi birçok alt sektin de dinsel ve sosyal yapıları-na ışık tutmaktadır. 

Kars antlaşmasıyla belirginleşen sınırlar içinde yer alan Kars ve Ardahan çevresinde yaşayan ancak 1922 de Sovyet cumhuriyetleri topraklarına geçen Molokanlarla ilgili hiçbir çalışma yok. Kars ve Ardahan yöresindeki 20.000’i aşkın Molokan’ın Kars bölgesini terk ederek Sovyet Rusya, Sovyet Gürcistan’ı, Azerbaycan’ı ve Sovyet Ermenistan’ı topraklarına zorunlu göçü yaşanmıştır. İşte bu ana göç konusunda hiçbir çalışma bulunmamaktadır. Bırakın araştırmayı bu konunun sözü bile edilmemiştir. Bu gün üç milyona yakın nüfusuyla dünyanın dört bir köşesine yayılmış bir halk Malakanlar ve Dukhoborlar. Onlar pasifist olarak adlandırılmalarına, bilinmelerine karşın savaşmayı reddeden, şiddete karşı çıkan; ancak boyun eğmeyen; kiliseyi ve ruhban sınıfı kabul etmeyen, insanca yaşamadan yana, komünal yaşamı savunan bir felsefeye sahiptiler. 

Bundan 130 yıl önce Çar’a, kiliseye kafa tutup, müthiş acıları ve zorlukları göğüsleyerek geldiler Kafkasya’ya. Beraberlerinde barış, hoşgörü, paylaşma kültürünü de getirdiler. Kafkasya’nın sert mizaçlı toplumlarına hoşgörüyü öğrettiler.

Salt bunlar değildi getirdikleri. Modern tarımı, ziraatı, dönemin çağdaş teknolojik üstünlüklerini de taşıdılar. Taşımakla kalmayıp yerli halkları da bunlarla tanıştırdılar.  Türkiye’de Kars, Ardahan, Iğdır ve hatta Erzurum, Erzincan yörelerine yerleşen; belli bir dönem Anadolu insanıyla da aynı kaderi paylaşan, akrabalıklar kuran bu halklar özellikle 1919 sonlarından itibaren yaşanan siyasal çalkantılardan da, azgınlaşan ırkçılıktan da nasiplerine düşeni almış; geldikleri gibi, sessiz ama vakur bir edayla göçüp gitmişlerdi başka topraklara.

Onlar tarihin sürgün bahçesi Kafkasya’nın vakitsiz açan, tez solan çiçekleriydiler; solan en güzel renkleriydiler.

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
İngiltere İşçi Partisi’nin eski lideri Corbyn: Çoğunluk için adalet Hayatta hiçbir şey göründüğü gibi değil Avrupa’nın vatansız azınlığı: Çingeneler Makbule Hanım hakkında ilk kez kitap yazıldı Sınırlanmışlık ve sıkışma