Beton grisinden sıyrılan hayatlar

İstanbul’un Pendik ilçesine bağlı Göçbeyli mahallesinde megakentten ve kaostan uzak bir hayat var. Öyle ki kapısını çaldığım Nazmiye Dilemek, “İstanbul’dan gelmişsin, uzun yol, bir şeyler ikram edeyim” diyor.

Yaren ÇOLAK

Uzun bir yolculuğun ardından Göçbeyli’ye ulaşıyorum. Yeşilliğin arasında sıra sıra dizilmiş seralar karşılıyor. Girişteki tabelada ‘İstanbul Göçbeyli’ye hoş geldiniz’ yazıyor olması dahi Pendik’in bir mahallesinde olduğumuza inandıramıyor beni. Temiz havası, yemyeşil doğası ve evinin yolunu arayan ineklerin olduğu bir göçmen köyü burası. 60’lı yıllarda Ordu’dan aldığı yoğun göçle megakentte bambaşka bir hayat telaşı başlıyor.

Yaklaşık bin 400 nüfusu olan bu köyde, İETT duraklarında izdiham yok mesela ya da korna sesleri. Bolca oksijen ve samimi insanlarla dolu toprak yollar var. Şanslıyım ki yağmurlu bir havada gidiyorum Göçbeyli’ye.

Bu vesileyle de uzun zaman sonra toprak kokusunu içime çekebiliyorum. Önceden haberleştiğimiz Muhtar Ali İhsan Hünük beni bekliyor.

Samimi bir karşılamanın ardından da sohbete başlıyoruz. ‘‘Göçbeyli’de yaşamak nasıl?’’ diye sorduğum Hünük, “Biz burada hem köy hayatı hem de şehir hayatı yaşıyoruz. Bir taraftan merkezde yaşıyoruz gibi ama orman içinde bir hayat” diyor. Sonra da Göçbeyli Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Salim Dilemek ile seraların arasında bir gezintiye çıkıyoruz. Bir yandan seraları adımlarken bir yandan da Dilemek ile sohbet ediyoruz.

Dilemek, köyde yaklaşık 4-5 bin tane sera olduğuna dikkat çekiyor: “Köyümüz seracılık ve hayvancılıkla geçiniyor. Son iki yıldır da İBB’den aldığımız desteklerle seracılıkta daha iyi bir noktaya geldik. Sebzenin her türlüsünü yetiştiriyoruz. Kooperatifimizi kuralı yaklaşık 18 sene oldu. Mücadelelerimiz sonucu da pazarlardan tezgâh almayı başardık. Normalde bir kasa kıvırcığı 7-8 liraya hale satıyoruz, markette ise neredeyse tanesi o fiyata satılıyor. Aradaki fark uçurum. Ancak pazarlardan bize yer verildiği için biz kendi mahsulümüzü satabiliyoruz. Bu da İstanbul’a yakın olmasının bir avantajı.” Göçbeyli köyünde seralarda da ahırlarda da en çok kadınların çalıştığını vurgulayan Dilemek’in eşiyle tanışabilmek için bu defa da Dilemek ailesinin evinin yolunu tutuyoruz.


Muhtar Ali İhsan Hünük - Kooperatif Başkanı Salim Dilemek - Nazmiye Dilemek


GÜÇLÜ KADINLAR

Habersizce kapısını çaldığımız Nazmiye Dilemek ise güler yüzüyle karşılıyor bizi. “İstanbul’dan gelmişsin uzun yol, bir şeyler ikram edeyim” diyor.

Dilemek’e, ‘‘Göçbeyli İstanbul değil mi?’’ diye sorduğumda da “Bizim İstanbul ile ilgimiz yok, köy hayatı yaşıyoruz. Seracılık, hayvancılık yapıyor, süt satıp, pazara gidiyoruz. Çocuklarımızı hep buradan kazandıklarımızla okuttuk, büyüttük, evlendirdik. Ayrıca bu köyde her işi kadınlar yapar. Çocuklarımızla beraber hepimiz çalışıyoruz. Ama çoğunlukla kadınlar” cevabını alıyorum.

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Dünyanın en yaşlı 10 ağacı Foça’da çevre faciası yaratan ‘Harrier’e dava açıldı Ankara’nın hava kirliliği karnesi: “Sınır değer 254 defa aşıldı” Batman'da nesli tükenmekte olan 'çizgili sırtlan' petrol atığında öldü Sinpaş, Kızılbük davasını kaybetti