Ekmek ucuza satılabilir mi?

Akaryakıt, su, elektrik, doğalgaz gibi temel girdilerin üretim, ithalat ve dağıtımı kamu eliyle yapılmadığı, vergi yükü azaltılmadığı sürece ne buğday, ne un, ne de ekmek fiyatlarının ucuz olması mümkün değil.

Dr. Necdet ORAL

1980’li yıllarda başlayan ve 2000'li yıllarda doruk noktasına çıkan neoliberal politikalar, çiftçileri piyasanın vahşi koşullarına terk etti; bu süreçten buğday çiftçisi de derinden etkilendi. Uzun yıllardan beri buğday çiftçisinin eline geçen fiyatlar tohumluk, gübre, pestisitler, mazot gibi temel girdi fiyatlarının altında kalıyor. Tarım girdilerinde ithalata bağımlılık giderek artıyor; günümüzde çiftçilerin en başta gelen sorununu yüksek girdi maliyetleri oluşturuyor.


SON 30 YILDIR BUĞDAY ÜRETİMİ ARTMIYOR

Sulama yatırımlarının yetersiz olması nedeniyle buğday üretiminin yüzde 78’i kuru tarım alanlarında yapılıyor. Sadece doğal yağışlarla üretilen buğdayın verimi düşük olmakta. Son 30 yılda nüfusun yüzde 50’den fazla artmasına karşılık, buğday üretimi yıllık ortalama 20 milyon tonlarda kaldı. 2021 yılında ise yaşanan kuraklığın da etkisiyle 17,7 milyon tonla son 14 yılın en düşük seviyesine indi (Tablo 1).



Son yıllarda gerek ekim alanlarının daralması gerekse üretimin ve kalitenin düşmesi nedeniyle buğday ithalatında hızlı bir artış yaşanıyor. İç piyasada buğday fiyatlarının yükselişini durdurmak için üreticiyi ithalatla terbiye etmeye kalkışmak, çiftçinin buğday ekiminden vazgeçmesine ve piyasanın daha fazla dışa bağımlı hale gelmesine yol açıyor.

Pandemi sürecinde iklim değişikliği ve gıda güvencesi endişesi gibi nedenlerle ithalatçı ülkelerin fazla alım yapmaları, ihracatçı ülkelerin ise stoklarını artırmak istemeleri ve ihracat kısıtlamaları nedeniyle talep yönünde sıkıntılar yaşanıyor.

Bir ülke gıda üretimi gibi yaşamsal bir konuyu başka ülkelere, şirketlere ihale edemez. İklim değişikliğinden kaynaklanan afetler, salgınlar ve savaşların tetiklediği gıda krizleri yeterince gıda üretemeyen ülkelerin hangi sorunlarla karşı karşıya kaldıklarını, kalacaklarının ortaya koymuştur. Böylesi dönemlerde gıda fiyatları olağanüstü artmakta, hatta ithalatçı ülkeler satın alacak ürün bulamamaktadır. Gıdaya erişim zorlaşmakta, açlık ve gıda krizleri yaşanmaktadır.

BUĞDAY FİYATLARI YÜZDE 150 ARTTI

15 Mart 2021 ve 2022 itibariyle borsalardaki ekmeklik buğday fiyatları ile yıllık fiyat değişimi aşağıdaki tabloda verilmiştir. Ekmeklik buğdayda son bir yılda ortalama fiyat artışı yüzde 150 civarındadır (Tablo 2).



Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) buğday (protein içeriği yüzde 12,5) ithalat fiyatları 13 Temmuz 2021 - 17 Mart 2022 arasında ton başına 257 dolardan 455 dolara yükselmiş, yani ton başına yaklaşık 200 dolar artmıştır. Aşağıda görüleceği şekilde bu dönemde ekmeklik buğday ithalat fiyatları TL bazında yüzde 200’ün üzerinde artmıştır (Tablo 3).



Son yıllarda buğday ithalatının büyük çoğunluğu navlun ve rekabetçi fiyat avantajına bağlı olarak Rusya Federasyonu ve Ukrayna’dan yapılıyor. 2021 yılı itibariyle bu iki ülkenin Türkiye’nin buğday ithalatındaki payı yüzde 88’e ulaştı. Rusya'nın Ukrayna'yı işgal girişiminin başlamasıyla buğday ithalat fiyatı ton başına 344 dolardan 455 dolara çıktı yani 110 dolar arttı.

EKMEK DAHA UCUZ OLABİLİR Mİ?

Üreticinin eline geçen fiyatların artması, buğday fiyatlarındaki fahiş artışların önlenmesi ve ekmeğin daha ucuz olması için neler yapılabilir?

• Sorun öncelikle bir iktidar sorunudur. Tarım girdilerinin tümünü kamunun üretim, dağıtım ve pazarlaması mümkün olmasa da 1980 öncesinde olduğu gibi kamu tohum, gübre, pestisit gibi temel girdiler ile temel insan ve hayvan gıdası olan ürünlerin (süt, et, yem) üretim, işleme, dağıtım ve pazarlamasına piyasayı regüle etmek için bizzat müdahil olmalıdır.

​• Gerek tarım gerekse sanayinin temel girdileri olan akaryakıt, su, elektrik, doğal gaz gibi ürünlerin üretim, ithalat ve dağıtımı kamu eliyle yapılmadığı, bunlar üzerindeki vergi yükü azaltılmadığı sürece ne buğday, ne un, ne de ekmek fiyatlarının ucuz olması mümkün değildir.

​• Buğday, un ve ekmek fiyatlarını ucuzlatmanın en başta gelen çaresi yerel üretimi artırmaktır. Bunun için tarım politikalarının ithalatı değil, çiftçiyi ve üretimi desteklemesi şarttır.

​• Son 30 yılda buğday ekim alanları yüzde 30 oranında gerileyerek 9,6 milyon hektardan 6,7 milyon hektara düşmüş, çiftçi 2,9 milyon hektar araziyi ekmekten vaz geçmiştir. Buğday ekim alanlarındaki daralmanın üzerinde önemle durulmalı; çiftçi tarafından boş bırakılan tarlalar yeniden üretime kazandırılmalıdır.

​• Üretimde yağışa bağlı olarak görülen dalgalanmaları azaltmak için kuru tarımda uygulanması gereken yetiştirme tekniklerine önem verilmeli; sulama imkânlarını artırmak için yatırımlar hızlandırılmalıdır.

​• Tarımsal destekler ABD ve AB’de olduğu gibi belirli dönemler için tespit edilmeli ve çiftçilerin üretime başlamadan önce verilmesini sağlayacak bir sistem geliştirilmelidir.

​• Tarımın en önemli sorunu yüksek girdi fiyatlarıdır. Öncelikle tarımın kullandığı mazotta ÖTV ve KDV kaldırılmalı; diğer girdilerdeki vergi yükü azaltılmalıdır.

​• Üretimde sertifikasız tohum kullananlara destek verilmemektedir. Kendi yetiştirdiği atalık tohumlarla üretim yapan çiftçiler de destekleme kapsamına alınmalıdır.

​• Çiftçi gerek mazot gerekse gübre kullanımında desteklenmeli, başka alanlarda uygulanan fiyat indirimleri tarımda da uygulanmalıdır.

​• TMO ve tarım ürünleri piyasasını regüle edici diğer kurumlar aktive edilmeli, yıllar içinde kaybedilen kurumlar yeniden oluşturulmalıdır.

​• Tarımsal desteklemede maliyet+kâr+asgari refah payı hesaplamasıyla taban fiyat uygulamasına geçilmelidir.

​• Depolama ve bekletme olanağı bulunmadığı için ürününü kamuya teslim eden çiftçilere borsa ve ithalat fiyatları yükseldiğinde telafi edici ödeme yapılmalıdır.

​• Pazarlamada çiftçinin elini güçlendirmek için kooperatifleşme teşvik edilmeli; tarım destekleri ağırlıklı olarak kooperatifler üzerinden verilmelidir.

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Dolar/TL'de sınırlı düşüş Altın fiyatları haftanın ikinci işlem gününe de düşüşle başladı Simit fiyatlarına bakanlık ayarı: Zorunlu hale getirildi Üretici emeğinin karşılığını istiyor Saray’a dakikada bir asgari ücret