Müziği bırakan Deniz Tekin İngilizce öğretmeni oldu

Müziği bırakarak İngilizce öğretmeni olan Deniz Tekin, Türkiye’de müzik sektörünün güvencesiz bir ortama dönüştüğünü belirterek “35 yaşıma geldiğimde bir anda kendimi işsiz bulabilirim böyle bir ortamda” dedi.

Müziği bıraktığını açıklayan ve İngilizce öğretmenliği yapmaya başladığını duyuran Deniz Tekin, sektörde kendisini güvencesiz hissettiğini, müziğini istediği şekilde icra edebileceği alanın daraldığını söyledi.

T24’ten Gözde Yel’e konuşan Deniz Tekin, “Sektörün kadın müzisyenden beklediği şey sadece sanatı değil, durum daha çok görsellik odaklı” dedi.

Tekin, kendisini müziği bırakmaya iten süreçle ilgili endüstriye şu eleştirileri yöneltti:

“Zamanla şunu gördüm; aslında müzik endüstrisinin bizden istediği şey müzik üretmemiz, müzisyen olmamız değil. Bu, ana akım eğlence sektörüyle de alakalı tabii. Yeni bir durum değil ama kadın müzisyenden ya da kadın aktristen beklenen şey sadece sanatıyla ilgili bir iş ortaya koyması değil, farklı şeyler oluyor.  Genelde medyada göz önünde olduğumuz için, durum görsellik odaklı oluyor. Ağır makyajlar, ağır saçlar, kostümler gibi… Ben şimdiye kadar kot tişört ile sahneye çıkan ve odağı müzikte tutmaya çalışan bir insandım. Yaptığım müzik hoşuma gidiyordu ve bu beni doyuruyordu.

Ancak bunu iş olarak yaptığınızda ve ana akım bir şirketle çalıştığınızda ‘çoğunluğun istediği şey ve satan şey’ üzerinden kuruluyor denklem. Üretim sürecindeki bazı seçimler, ‘biz bunu hedeflediğimiz kadar kişiye ulaştırabilecek miyiz, onlara pazarlayabilecek miyiz’ gibi bir yerden yaklaşılıyor. Neo-liberal olan bu piyasada da alternatif bir alan kalmamasına sebebiyet verdi bu durum.”

“FESTİVALLER SON DAKİKA İPTAL EDİLİYOR”

Son yıllarda iktidar tarafından iptal edilen müzik festivallerine de değinen Deniz Tekin, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Eskiden festivallerde 8-10 kişi arka arkaya çalardı. Adı duyulmamış bir grup, orta segment bir sanatçı, ana sanatçılar olarak bir dağılımımız vardı. Ama Türkiye’de son senelerde bu, siyasi kutuplaşma ve yerel belediyelerin konsere hangi sanatçıları çağırıp çağırmadığı ya da festival organizatörlerine ne kadar bir alan açtığıyla da alakalı olarak değişmeye başladı. İktidar partisinin yönetimini üstlendiği belediyelerde konser verecek sanatçıların, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hangi adaya oy vereceği ya da kime destek verdiği üzerinden şekillendiğini biliyoruz. 

“İFADE ALANIMIZ KISITLANMAYA BAŞLADI”

İktidar yakını olmayan ama alternatifi yeni oluşmakta olan festivallerin son dakika valilik kararıyla iptal edilmesini de piyasada belli sermaye odaklarının önünü kapatmak olarak yorumluyorum. İzin çıkıyor, yapılacak deniyor, gerekli ekipman kiralanıyor, yatırım yapılıyor, afişler asılıyor, sanatçılar kendilerini hazırlıyorlar ama 1-2 gün kala, son dakika keyfi bir şekilde iptal ediyor. Organizatörün bu hazırlıklara harcadığı milyonlar iade edilebilecek şeyler de değil, yanıyor harcanan para. Kaldı ki sanatçılar önden almaz genellikle ücretlerini, konser bittikten sonra alırlar, o yüzden alacağımızı düşündüğümüz ücretleri son anda alamadığımız çok olur.

Yani mesele, Türkiye’de neredeyse her sektörde olduğu gibi belli iş alanlarının yürütülmesi ya da önlerinin kapatılması. Biraz nepotizm gibi... Birinin yakını ya da tanıdığı değilseniz o festival iptal edilme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bunlarla birlikte iyice ayrıştırıldı. İfade alanımız çoğu yerde olduğu gibi kısıtlanmaya başladı.”

“GÜVENCESİZ BİR ALAN OLMAYA BAŞLADI”

Tekin, sektörün ayrışmasının ve müzik üretim alanının daralmasının müzisyenlere ekonomik etkisi hakkında ise “Kirasını bu işlerden ödeyen, hayatını buradan geçindiren insanların içine düştüğü durumları gördüm. Ben bu süreçte öğrenci olduğum için çok etkilenenlerden biri değildim. Ama düşünün, bir ücret gelmesini bekliyorsun, etkinlik takvimi var, işe gitmeye hazırlanıyorsun ve son dakika iptal oluyor. Pandemiden sonra intihar edenler oldu, işi bırakanlar oldu, farklı projelerde çalışmak zorunda olanlar oldu” dedi.

Müzik sektöründe sendikalaşma faaliyetinin bulunmadığının altını çizen Tekin, “Müzisyen sendikası gibi bir oluşumun olmaması, iki meslek birliğinin ayrı tellerden çalıyor olması, telif hak edişlerinin toplanması ve dijital müzik platformlarından şarkı/dinlenme gelirlerinin toplanması dahil Türkiye’de bir sistemsizlik sorunu var. O yüzden çok güvencesiz bir alan olmaya başladı. Benim bu kararı almam bir şeyi değiştirmiyor. Ya satan şeyi yapmak, çoğunluğu oynamak, piyasayı gözetmek zorundayım ya da bir alanım yok. Yani 35 yaşıma geldiğimde bir anda kendimi işsiz bulabilirim böyle bir ortamda” ifadelerini kullandı.

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Baby Reindeer'ın 'gerçek Martha'sı Netflix'e dava açacak Yazar Paul Auster hayatını kaybetti Psişik zincirler Başka Türlü | Hani bize özel olacaktı? Prof. Dr. Gülçin Aksoy yaşamını yitirdi