Rüya köy Kirazlıyayla...

Türkiye’nin her yerinde iktidar ve sermayenin doğa talanına karşı kadınlar en önde mücadele ediyor. Meyra Madencilik tarafından Kirazlıyayla Köyü’ne yapılmak istenen flotasyon ve atık tesisine karşı yaşam alanlarını savunan kadınlar çok öfkeliler. Anlattıkça kocaman oluyorlar. Başlarına bir şey gelecekse ondan da asla korkmuyorlar

SEYHAN YİĞİT
SOL Parti Nilüfer İlçe Başkanı

Dar, kıvrımlı, yeşilin her tonunun olduğu yolun sonunda hemen her evin kapısında “Meyra gidecek, huzur gelecek, kanser olmak istemiyoruz” yazan dövizleri ile bizi karşılayan bir köy Kirazlıyayla...

Köyün meydanında, o kocaman gölgesinde oturduğumuz çınar kadar kudretli kadınlarla buluştuk. Başlarda kim olduğumuzdan emin olamadıkları için tedirgindiler.

Bizler onları tarla, bağ, bahçe işlerinden fazla alıkoymak istemiyorduk ancak bu direniş başladığından beri ne tarla ne de ev işi yapabildiklerini, kaç defa yemek yaktıklarını anlattılar. Onların tek derdi direnişlerini daha fazla insana duyurmak.

Sabahın köründe birbirlerinin camlarını tıklatıp kepçelerin tepesine çıkan, yerlerde sürüklenen kadınlar onlar. “Aslında,” diyorlar “bu maden bizim köyümüzde elli yıldır var. Kocalarımız, kardeşlerimiz, abilerimiz orada çalıştılar.” Ne yazık ki orada çalışıp kanserden ölen de var. Oradaki madende yıllardır kurşun, çinko ve nadiren alüminyum çıkmış. Şimdilerde ya altın ya da bor olma ihtimali nedeniyle bu kadar vahşileştiğini düşünüyorlar maden şirketinin.

“Kuracakları flatasyon sahasının; hayvanlarımızı otlattığımız merayı, piknik yaptığımız yeşilliğin ve mezarlığın yok olmasını istemediğimiz için direniyoruz” diyorlar. Hatta bir ablamız, “Benim orada kocam ile kayınpederim yatıyor, madenciler altlarından toprağı çekerse kalkıp bana hesap sorarlar bir köye sahip çıkamadın diye” diyor, güldürüyor bizi...

Meyra maden şirketiyle birlik olup, kendi köyünün yok olmasını düşünmeyen, maden şirketi kadar doğa düşmanı biri daha var ki o da köyün muhtarı! Muhtar en başından beri şirketle hareket eden, akrabalarının yaka paça gözaltına alınmasına seyirci kalan ama bir o kadar da korkudan evine kameralar taktıran emekli bir polis...

Kadınlar hem maden şirketinin hem de muhtar ve ailesinin sözlü tacizlerine maruz kalıyorlar. Bize köyü gezdirirken hem maden şirketinin çalışanlarının hem de jandarmanın bakışları son derece rahatsızlık vericiydi ama onlar yine de elleri bellerinde, bastonları havada hem onlara hem de jandarmaya cevaplarını veriyorlar. Hiçbirinden korkmuyorlar.

Kadınların hiçbiri politik değil, bir partiye üye değiller. Dertleri sadece toprakları... Ellerim kırılsaydı oy verirken diyen de var içlerinde... Eğer o alanları kaybederlerse gelip evlerine kadar dayanacaklarını biliyorlar. Maden şirketinin kurmayı planladığı hatta inşaatına başladığı tesisin tahribatı içimizi yaktı... “Abla” diyor bir tanesi, “Bu güzel köye yazık etmiyorlar mı? Siz söyleyin” Düğüm düğüm oluyoruz.

“Sadece Bursa değil, bütün Türkiye’nin sizden haberi var” diyoruz, gözleri parlıyor hepsinin. Çünkü maden şirketi ve onlarla birlik olan muhtar hep kandırmaya çalışmış direnen kadınları. Köye zarar vermeyeceklerini söylemişler ancak kadınlar çabucak uyanıp, örgütlenip bunun bir doğa talanı olduğunu herkese duyurmaya çalışmışlar ve devam da edecekler.

“Siz ilk değilsiniz” dedik onlara, Gezi’den, Cerrattepe’den, Kazdağları’ndan bahsettik; “Biliyoruz” dediler. “İlk değiliz ama belki son oluruz” diyorlar.

Çok öfkeliler. Anlattıkça kocaman oluyorlar. Başlarına bir şey gelecekse ondan da asla korkmuyorlar. Daha çok insan görmek istiyorlar çevrelerinde, daha çok destek.

Köy gezimiz bitince geçen zaman içinde başlardaki tedirginlikleri bitmişti, biz de rahatlamıştık. “Yemek yedirmeden bırakmayız” dediler. Her yörede olan ve her yerde adı değişik olan hamur işlerinden, ki Bursa’da kartalaç dediğimizden de yapmışlardı, hep beraber yedik.

Yediğimiz en keyifli yemeklerden biriydi. 29 Haziran Pazartesi günü ilk duruşma ları var. Yanlarında olacağımıza söz verip, aklımızı ve yüreğimizi orada bırakarak ayrıldık köyden.

Dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa diyoruz ya, işte Kirazlıyayla kadınlarının direnişinde özgürlük var bilesiniz.

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Dünyanın en yaşlı 10 ağacı Foça’da çevre faciası yaratan ‘Harrier’e dava açıldı Ankara’nın hava kirliliği karnesi: “Sınır değer 254 defa aşıldı” 10 maddede hava kirliliğine çözüm Batman'da nesli tükenmekte olan 'çizgili sırtlan' petrol atığında öldü