Uzaktan çalışma ve toplumsal cinsiyet

Özellikle küçük çocuklu kadınların uzaktan çalışma karşılığında daha düşük ücretleri kabul etmek zorunda kalıyor. Bu yönüyle uzaktan çalışma, cinsiyete dayalı eşitsizlikleri pekiştiriyor ve güçlendiriyor.

Betül Urhan Çelik

Uzaktan çalışma biçimlerinden olan evden çalışma, oldukça eski bir çalışma şekli. Sanayi sektöründe ağırlıklı olarak kadınların içinde yer aldığı evden çalışma biçiminin yanında, bugün genellikle hizmet sektöründe, beyaz yakalı, görece yüksek eğitimli ve vasıflı çalışanların istihdam edildiği bir çalışma tipi olan tele çalışma, pandemiyle birlikte yaygınlaştı. Tele çalışma, çalışanın veri tabanı erişimi sayesinde internet tabanlı bir cihaz aracılığıyla işyeriyle bağlantıda kalmasını ve işveren tarafından verilen işle ilgili talimatları uzaktan gerçekleştirebilmesini sağlayan bir çalışma şekli. Kira, yakıt, kırtasiye, ulaşım gibi işyeri genel giderlerini ve kamu hizmetlerinden kaynaklanan giderlerini düşürerek maliyetleri önemli ölçüde azalttığı için işverenler tarafından tercih ediliyor.

1970'lerde icat edilen tele çalışma Avrupa’da ve ABD’de yıllar içerisinde artış gösterdi. Ancak Covid-19 salgını ortaya çıkıncaya kadar, tele-çalışanların işgücündeki payı tek haneli rakamlarda kaldı. Mart 2020'den bu yanaysa uzaktan çalışma, özellikle yüksek gelirli ülkelerde sayısız işçi için ansızın karşımıza çıkan bir gerçeklik halini aldı. Türkiye’de de pandemi döneminde çeşitli sektörlerde yaygınlaşan uzaktan/tele çalışmanın bazı işlerde kalıcı hale geleceği öngörülüyor.

ZORUNLULUK MU?

Tele çalışma veya uzaktan çalışmanın anlam, nitelik ve koşulları cinsiyet körü bir şekilde ele alınamaz. Bu nedenle uzaktan çalışmanın toplumsal cinsiyet merceğinden incelenmesi önem kazanıyor. Genellikle uzaktan veya evden çalışmanın iş-aile çatışmalarını azalttığı, trafikte geçen süreleri ortadan kaldırması nedeniyle boş zaman yarattığı, zamanı organize etme bakımından çalışanlara özerklik kazandırdığı öne sürülüyor. Zorunlu ve ücretsiz bakım yükümlülükleri nedeniyle çocuklu kadınların bu çalışma şeklini özellikle tercih ettikleri, böyle bir çalışma olanağı bulamayan çocuklu annelerin işgücü piyasasından çekilmek zorunda kaldıkları, bu nedenle de uzaktan çalışmaya istekli oldukları ifade ediliyor. Birçok örnekte görüldüğü gibi özellikle küçük çocukları olan kadınların hem pandemi döneminde hem de pandemi öncesinde uzaktan çalışmayı zorunlu olarak tercih ettiği söylenebilir. Bakım hizmeti veren kurumların yokluğu/yetersizliği, bakım hizmetlerinin piyasadan satın alınmasına yetecek bir gelir düzeyine sahip olunmaması, erkeklerin ev işine ve çocuk bakımına düşük düzeyde katkı sunmaları veya hiç katkı sunmamaları nedeniyle küçük çocuklu kadınların uzaktan çalışma karşılığında daha düşük ücretleri kabul etmek zorunda kaldıkları gözlemleniyor. Bu yönüyle uzaktan çalışma, cinsiyete dayalı işbölümünün temelini oluşturan toplumsal normları, dolayısıyla cinsiyete dayalı eşitsizlikleri pekiştiriyor ve güçlendiriyor.

Bu eşitsizlik öncelikle günlük zaman kullanımında ve örgütlenmesinde ortaya çıkıyor. Kadınların zaman kullanımı, bakım ihtiyaçları ve eşin çalışma saatleri gibi ailedeki değişikliklere fazlasıyla duyarlıdır. Bu durum toplumsal cinsiyet normlarının, erkekliği esas olarak tam zamanlı istihdamla, kadınlığı ise -zamanın çocuk ve ev merkezli ücretsiz bakım işine göre örgütlendiği- esnek istihdamla ilişkilendirmesiyle ilgilidir.

AİLE-İŞ ÇATIŞMASI

Uzaktan çalışma, iş ve ev arasındaki mesafeyi ortadan kaldırdı. İşe gidip gelmek için harcanan zamandan tasarruf edilmesi, iş ve ailenin çatışan taleplerini yönetmede önemli bir avantaj sağlıyor gibi görünebilir. Ancak pandemi döneminde yapılan araştırmalar tele çalışanların işyerinde çalıştıkları zamana göre, evden daha uzun saatler çalışma eğiliminde olduklarını gösteriyor. Bunun nedeni kısmen işyerine gidip gelme zamanının, yerini iş faaliyetlerine bırakması ve ücretli iş ile kişisel yaşam arasındaki sınırların bulanıklaşmasıdır. Buradaki esas zorluk evdeki bilgisayarların ve mobil cihazların, işten kopmayı imkânsız hale getirmesidir. Bu nedenle uzaktan çalışma günlük fazla çalışmaya, akşam saatlerinde ve hafta sonlarında daha fazla çalışmaya yol açıyor.

Dolayısıyla işle ilgili yükümlülüklerin ailenin yükümlükleri ile çatışması durumu, uzaktan çalışan kadınlar için yön değiştirerek aile-iş çatışması, yani artan evdeki iş yükü ve bakım hizmetlerinin ücretli işle çatışması şeklinde görülür. Çünkü kadınlar uzaktan çalışarak kazandıkları zamanı orantısız bir şekilde ev işlerine ve çocuk bakımına yönlendirmek zorunda kalıyorlar. Oysa erkekler işe gidip gelmemekten dolayı artırdıkları zamanın çoğunu ücretli işe veya boş zamana kaydırabiliyor.

Kadınlar için aşırı rol yüklenme, bu çalışma biçiminin yarattığı en önemli zorluktur. Kadınlar uzaktan çalışmayla, aynı anda anne, eş ve çalışan olmak gibi birden fazla rolün dayattığı sorumluluklardan kaynaklanan zamana bağlı bir çatışma yaşarlar. Çünkü uzaktan çalışan çocuklu kadınların, bu rollerden kaynaklanan görevlerin gereklerini yeterince karşılayabilmek için zaman ve enerji kaynakları son derece yetersizdir. Bu nedenle çocuk sahibi olan veya evde bakmakla yükümlü olduğu kişiler bulunan kadınlar, ya işlerine sabah çok erkenden başlar ya da gece geç saatlere kadar çalışır. Kadınların boş veya dinlenme (uyku zamanı dahil) zamanları ve ücretli işe ayırdıkları zaman, sürekli olarak ücretsiz ev işi ve çocuk bakımı ile kesintiye uğrar. Bu durum kadınların ücretsiz emek için harcadıkları zamanın aşırı bir şekilde artmasına, ücretli işlere harcadıkları zamanın azalmasına, işteki verimliliğin düşmesine ve kariyer fırsatlarının azalmasına neden olur.

HAFTADA 80 SAAT MESAİ

Farklı ülkelerde yapılan çalışmalar pandemi döneminde kadınların ev içi ücretsiz iş yüklerinin en az yüzde 30 oranında arttığını gösteriyor. Hem uzaktan çalışan hem de pandemiye rağmen çalışmaya devam eden okul çağında çocuk sahibi kadınların haftalık ücretli, ücretsiz toplam çalışma süresinin 80 saatin üzerine çıktığı ifade ediliyor. Türkiye’de ve diğer ülkelerde yapılan saha araştırmaları, belirsizliğin yanı sıra, ücretli iş ile artan ücretsiz ev işleri arasında sıkışıp kalan kadınların pandemi döneminde ruh hallerinin erkeklere göre çok daha olumsuz etkilendiğini, stres ve kaygı düzeylerinin arttığını ortaya koyuyor.

Uzaktan çalışmanın bakımla ilgili sorunları, aile içindeki şiddet veya çevrimiçi taciz riskini artırdığı, işverenlerin elektronik gözetimi kullanma becerisinin artmasıyla işçilerin mahremiyetiyle ilgili sorunlar doğurduğu, kadınların kariyer gelişimini sınırlandırdığı görülüyor. Bunların yanı sıra işyerinin ev olması nedeniyle iş müfettişlerinin rollerinin sınırlanacağına ve bu nedenle iş kanunlarının uygulanmasının daha zor hale geleceğine ilişkin endişelerin de acilen ele alınması gerekiyor.

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Taksim 1 Mayıs’la özdeştir! İktidar, hukuksuz ve keyfi 1 Mayıs yasağını sürdürüyor! Özel'den Yerlikaya'ya '1 Mayıs' telefonu: Kararınızı gözden geçirin İftarlarını tabip odasında açacaklarmış Bir elde karanfil, bir elde mahkeme kararı: 1 Mayıs’ta Taksim'e!