Aziz Yıldırım ve futbolda demokrasi

Bizim gibi az gelişmiş  ülkelerde, spor her zaman aracı bir kuruluş ve kurtuluş  olarak muamele gördüğü için kimsenin de hiçbir şikâyeti

Bizim gibi az gelişmiş  ülkelerde, spor her zaman aracı bir kuruluş ve kurtuluş  olarak muamele gördüğü için kimsenin de hiçbir şikâyeti yoktur, herkesler de halinden son derece memnun.
Olan zaten spora olmaktadır… Hiçbir canlının burnu bile kanamadığından dolayı sorun yok.
Süreç böyle olunca bazı etkenler ön plana çıkmakta ve çıkmasını sağlayan kuvvetli etkenleri de ortaya koymaktadır.
Bu kirlilikte futbol en başı almaktadır.
Bütçesinin büyüklüğü, hükmettiği insan sayısı, siyasi içeriği, ego tatmini için olanca hazı, magazinsel boyutu, illegaliteye olan bütçe zaafı, ister istemez futbolu spor ile aynı kavrama kadar taşınmasına neden olmaktadır.
Ama başarı?
Yok öyle şey.
Neye göre yok?
Tabii ki futbolun kabul edilen kendi amaç kriterlerine göre yok…
Bize göre inanılmaz başarılar vardır da dünyanın umurunda olmadığı başarılar…
Çingene çalar, Kürt oynar misali.
Sadece kendimizi kandırmaktan başka bir işe yaramayan başarılar…
… İşte bu süreçler içinde bazı olayların ortaya çıkması olamadıklarımızın tartışılması için mükemmel fırsat yaratmakta.
Aziz Yıldırım’ın Kulüpler Birliği’nden istifası birkaç soruyu da beraberinde getirmektedir ki tartışılması kaçınılmaz süreç içermekte. (İstifasını geri alıp almaması şu an için önemli değil.)
Neden istifa etti Sayın Yıldırım?
Federasyon’un Fenerbahçe’nin hakkını yediğini düşündüğünden dolayı!
Peki…
Bu federasyonun seçilmesini Sayın Yıldırım destekledi mi?
Destekledi…
Siyasetin spora bulaşmasını  engellemek için çabası var mıydı?
Yok.
Kulüpler Birliği başkanlığı döneminde Fenerbahçe 8’de 8 yaptığı zaman hakem hataları yüzünden canı yanan takımlar için herhangi bir beyanatı var mıydı?
Yok.
Kulüpler Birliği’ni tam bir özerk yapıya kavuşturup, tüm profesyonel kulüpleri içine alacak bir şekilde yapılanmaya sokup, bir sivil toplum yapısı içinde federasyon dışında oluşumu sağladı mı?
Yok.
Futbolcuların sosyal güvenliğini sağlayacak yapıyı gündeme taşıdı mı?
Yok.
Neden Fenerbahçe’nin haklarını  savunmak için Kulüpler Birliği’nden istifa etmek zorunda kaldı? (Gerçek bu, istifayı geri alıp almaması değil.)
Orası bir uzlaşma yeri miydi ki uzlaşmanın kendisine zarar verdiğini düşünüp istifa etti, ki ne Sayın Yıldırım’ın buna ihtiyacı var ne de Kulüpler Birliği’nin.
Neden Fenerbahçe’nin haklarını korumakla beraber birlik içinde kalarak da başka kulüpleri de aynı koruma duygusu için de tavır sergilemedi?
Sorun sadece Fenerbahçe’nin hakkının yenilmesi mi?
Yoksa…
Bir yönetici olarak Türkiye futbolunu içinde bulunduğu çıkmazların giderilmesinde öncü  rolünü oynamaması mı?
İşte yöneticilik ile sayın Yıldırım’ın düşünmesi gereken açmaz budur.
Bu da ancak demokratik kültürün Türkiye futbolunun içine yerleştirilmesi ile olur.
Sayın Yıldırım bu süreci kullanamadı üzüntü veren nokta bu.
Bu kadar yapısal donanım ile ortaya konulan başarının, sportif başarıya dönüştürülememesi haliyle Sayın Yıldırım için tartışılma konusu olmaktadır.
Sayın Yıldırım’ın sürece müdahalesindeki sorunların temelinde yetki karmaşası ve sorumlulukların dağılımının olmaması yatmaktadır.
Bunlar demokratik oluşumlardır; olması için de ortaya ciddi demokratik iradenin konulması  gerekir.
Ancak demokratik kültürün futbol kültürü içindeki yerinde; doğru zamanda, doğru yerde kullanılması ile başarı ortaya çıkar.
Oluşan başarı ise sadece o kulübü bağlayan başarı değil, tüm sürecin başarısını  tetikler.
Yeter ki bu süreci yaratacak iradenin oluşması sağlansın.
Sanırım Sayın Yıldırım’a burada çok iş düşüyor. Ama olması gerekenlerle beraber…

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Hoş geldin kadınım Abdülhamitçiler, Osmanlıcılar, İslamcılar; nerdesiniz? Solda derin dondurucular Hatay'da söz artık kadınlarda Babamın mücadelesini yaşatmak için oradayım