Beyoğlu Sineması son kale

Evet, Beyoğlu Sineması 30 Haziran’da kapanıyor. Bu bilgiyi sinemanın müdürü Temel Kerimoğlu da onayladı. En az on senedir bu sinemanın yaşadığı sıkıntıları bilmemize rağmen bugün bu haber ansızın bizi çok derinden etkiledi. Beyoğlu Sineması’nın borcu büyük ve ancak bu borç ödenirse sinema kapanmaktan kurtulabilir. İdeal ülke tasvirlerinde bunu belediye ve devlet desteği ile halletmek mümkün olabilirdi ancak konu İstiklal Caddesi ve Beyoğlu olunca ve bu ilçenin belediyesinin bu duruma üzüleceğine pek ihtimal vermiyorum.

Belki de "Beyoğlu Sineması neden bu durumlara geldi?" değil "İstiklal caddesi, Beyoğlu ne oldu da bu durumlara geldi?" diye sorarak başlamak gerek. Kültür, sanat ve eğlence merkezi olan ve doğru destekle Avrupa’nın en iyi merkezlerinden biri haline gelebilecekken bu cadde neden bu kadar kurak, savaş sonrası bir Ortadoğu görünümüne büründü? Beyoğlu’nun bu acıklı hali tek başına kentsel dönüşüm ve sermaye değişimi ile açıklanamayacak kadar derin. Kentsel dönüşüm değil kültürel dönüşümle karşı karşıyayız; tiyatrolarımız, sinemalarımız, kitapçılarımız birer birer kapandı ve kapanıyor. Kapatıyor ve yok ediyorlar ama yerine bir şey koyabilme potansiyelleri dahi yok. Düşünsenize 15 seneye ulaşmış güçlü iktidar hâlâ kültür ve sanat alanında kendini gösterebilecek kimse yaratamadı. Bunca sene bu kadar güçlü olacaksın bir tane bile başarılı sinemacı, müzisyen, yazar, ressam çıkarmayacaksın. Büyük başarı! Ama bu iktidara tepkili yaklaşım da bu soruyu cevaplamaya yetmez. Çünkü bu yıkım sadece iktidarın rolü ile açıklanamaz. Aynı Emek Sineması mücadelesinde yapıldığı gibi, iktidarı yermek için propaganda haline getirilecek Beyoğlu Sineması’nı kurtarma girişimi eksik olacaktır. Bu politik karşıtlık kısa süre içerisinde belli kesimlerin planlı çıkarları doğrultusunda fırsat olarak görülecek ve sırf iktidara yüklenmek adına hantal, ayrıştırıcı söylemlerle çoğunluğu azaltacaktır.


İstanbul'un sembol caddelerinden İstiklal Caddesi yapılan kazı çalışmaları ile eski popülaritesinden çok uzakta

Bağımsız sinemadan korkarcasına kaçan gençler, sinema yazarlığını önemsizleştiren ve hakir gören egemen anlayış, kötü filmlere verilen yersiz ödüllerle bağımsız yerli sinemadan soğutulan seyirci, bağımsız sinema salonlarının bakımsızlığı, yöneticilerin katı bakış açıları, değişime karşı gelme, bu yüzyılın getirdiği politik kamplaşmalar, internet ve inanın daha pek çok dinamikle beraber hepimiz suçluyuz. Evet şu an İstanbul’un en önemli sineması olan Beyoğlu Sineması’nın içi pis kokuyor, kötü bir projeksiyonu var, kötü perdesi sebebiyle görüntü kalitesizleşiyor, ses düzeni rahatsız edici... Ve evet festivallerde pek çok yabancı yönetmenin film sonrasında sahneye çıkarak, filmini bu kadar kötü şekilde izlemek zorunda kaldığımız için bizlerden özür dilediğini hepimiz biliyoruz. Ama gün sinemanın hatalarını konuşma günü veya alışveriş merkezi sinemalara saydırma günü değil. Gün şimdi ne yapacağız günü. İşte bu noktada korkmuyor değilim. Sinema yazarları aralarında bölünmüş durumda. Bugün bile Atilla Dorsay’a karşı cephe alanlar ve onu Emek Sineması konusunda yermeye çalışmaları çok üzücü.


Beyoğlu Sineması uzun yıllardır Türkiye'de sinemanın ikon yerlerinden

Benim teklifim şu. Bu sefer bu işi kapital ağalara bırakıp mevzuyu başka yönde tekelleştirmeyi teklif edeceğimize halkı ünlü oyuncuları, yönetmenleri ile bir araya toplamak ve Beyoğlu sinemasını kurtarmak olmalı. Bu çabaya belediye ve devlet desteğini almaya çalışmak bu sefer yanlış gözükmüyor. O yüzden her gün Beyoğlu Sineması’nın önünden geçen ve hemen her filmi bu sinemada gösterilen Nuri Bilge Ceylan’ı bir kez olsun toplumsal bir yara konusunda başı çekmeye davet ediyorum ve kendisine 2007 yılında kapanma tehlikesi ile karşılaşan New Beverly Sineması’na önce maddi destek yapıp ardından yeterli olmayınca sinemayı satın alan Quentin Tarantino’yu hatırlatıyorum. Hatta tek bir isim de yetmez Okan Bayülgen, Yılmaz Erdoğan, Demet Akbağ, Haluk Bilginer, Cem Yılmaz, Kıvanç Tatlıtuğ, Beren Saat, Ata Demirer gibi halk ve sinema arasında köprü olabilecek sinemasever ünlü oyuncular ve yönetmenleri tatillerine geçmeden önce bir ses çıkarmaya davet ediyorum. Unutmayın Beyoğlu Sineması, Beyoğlu’nun kültür dünyası için son kale.

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Baby Reindeer'ın 'gerçek Martha'sı Netflix'e dava açacak Ertan Saban'ın Atatürk'ü canlandırdığı filmden ilk kareler Oyuncu Sevda Ferdağ hayatını kaybetti Cannes jürisinde Ebru Ceylan da var Prof. Dr. Gülçin Aksoy yaşamını yitirdi