Cumhuriyet’te Selatin Cami olmaz

“İstanbul’da – KCK’li kisvesi altında- Serap’ı kimlerin yaktığını unutmayalım.”

Geçen haftaki yazımın ilk cümlesi böyleydi; Kızı yakan canavar, MİT elemanıydı, devletten teyitli olarak.

MİT’in başı kim? Suriye’ye 2 ‘adam’ gönderip 4 füze attırtacak ‘operasyonel istihbarat’ dâhisi.

Bunlar Reyhanlı katliamından sonra da, iki üç gün sonra Amerika’ya gidip Obama’yı Suriye’ye doğrudan müdahaleye ikna etmeye çalışacak Erdoğan’ın ‘eli güçlendi’ diyerek ellerini ovuşturan hain/cellat/caniler, hiç utanmadan/çekinmeden; kendi televizyon kanallarında.

Utanmak, insana mahsus; ama utanmazlık da yine insana; yani ‘utanmaz hayvan’ olmaz: Bunlara ‘hayvan’ demek, hayvanlara haksızlık; zira hayvan zaten utanamaz; dolayısıyla bunlar hayvan değil, kötü, pislik, çirkef, suçlu; dolayısıyla da –gerçekten varsa bile- ‘öbür dünya’da değil, burada ‘bu dünya’da biz yaşayan insanlar, yani ‘can’lar tarafından cezalandırılması gereken insanlar.


Tam da bu günlerde iktidar kanadından isimler çıkmış: Onlarca insan ölmüş, yüzlerce insan da yaralı ve de ‘şey’ “güvenlik zafiyeti yok” diyor, hiç mi hiç utanmadan. Belki de haklı, bu katliamı kendi iktidarlarını güvence altına almak için kendileri yaptırdılarsa; ki, bu da kesinlikle uzak ihtimal değil. Ne demişti ‘reis’leri ve de beslemeleri: “Ya başkanlık, ya kaos.”

Ayrıca ve çok önemli olarak, bu ‘şey’in sicili ortada: Kendisi, Pamukova fatihi; 41 insanın ölümünün -hiç değilse, resmiyette- baş sorumlusu: Rayları, traversleri değiştirmeden, virajları yumuşatmadan zavallı makinistleri gaza basmaya zorla, en az bir saat erken varacaksınız Ankara’ya da İstanbul’a da, tren ‘hızlandırılmış’, ‘reis’e de şân olsun diye.

Değil ‘reis’ ve kendisi, TCDD Genel Müdürü bile yerinden oynamadı, daha sonraları milletvekili olmaya da soyunmak üzere. Ülkede asgari hukuk olsa bu üçü de çoktan ve de hâlâ hapiste -haydi hukuk yoksa, bari ‘vendetta’ olsun diyelim- ya da yer altında olurdu: 41 can, 100’e yakın da yaralı; dile kolay, affedilmez.

Bunlar, yine bayram yaptılar, OsmanGazi maskaralığı açılıyor diye: Baş temennimiz, dün ölülerini gömen insanlarınkinden de büyük acılar yaşamaları; inşallah.

Söylenecek çok söz var; ama satırlar sınırlı. O yüzden şunu söyleyip bitirelim: Sansür, polis devletinin bir özelliğidir; ama iş oto-sansüre varmışsa, artık terör devleti söz konusudur.

Erdoğan iktidarı, tam tamına bir oto-sansür dönemidir. İnsanların değil girişim serbestliği ve mülkiyet hakkı, iş ve can güvenliği bile, illegal olmanın ötesinde Cumhuriyetçi meşruluğunu da yitirmiş ‘Kaçak Saray Saltanatı’nın despotluğu altındadır. Bu onur kırıcı despotluğun en büyük kanıtı ise, bunları dile getiren herkesin, Taksim’e ‘Selatin’ yani ‘Sultan/padişah’ camii inşa ettirteceğini ilân ederek kendini/haddini bilmezliğin ötesinde cumhuriyete ihanet ve Cumhuriyeti ilga etme niyetini de açıkça ortaya koymuş bir ‘Cumhurbaşkanı’na hakaretle suçlanabilecek, böyle bir suçlamada bulunmayacak bir savcının da sürgün, tenzil-i rütbe, meslekten/işten/içeri atılma tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğunu biliyor olmasıdır.

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Yasak meşru değil, halk Taksim’de olacak Koray Aydın: Kazanmayayım diye organize bir el çalıştı Bahçeli, Mehmet Şimşek'e sahip çıktı: Ferdi Tayfur'lu paylaşım hakkında açıklama Bina yan yattı, boya yapacaklar Yedek oyuncu profiline döndü