Dindar ve kindar gençlik!..

Başbakan pazar günü partisinin gençlik teşkilatının kongresine bir mesaj verdi.
Televizyonlar AKP’nin parti içi bu çalışmasını, Başbakanın ameliyat sonrası ilk açıklaması olması nedeniyle sonuna kadar halka ulaştırdılar.
Doğal bir medya refleksi!..

****
Erdoğan’ın AKP gençliğine seslenişini izlemek bizler için de iyi oldu.
MİT/Yargı krizi sonrası konuşmayan Başbakanın gelişmeleri nasıl değerlendirdiğini, bu vesileyle öğrendik.
Geçen süre içinde yapılan yorumlara verilen cevap niteliğindeki bu söylev, pek ikna edici olmadı. Anlaşılan o ki, benzeri krizleri önümüzdeki dönemde sık sık yaşayacağız.
Bu konuşmada Başbakan gençlere öneride bulunurken vahim bir söz söyledi... Bu bir gaf değilse, kafasının içindeki inandığı bir gizi itiraf etmiş demektir!..

****
Baştan söylemek gerekirse, Başbakan bu konuşmayı halen iktidarın tek hâkimi olduğunu vurgulamak adına yaptığı anlaşılıyor...
Vücut dili etkili kullanmaya çalışması, seçtiği kelimeler, sürekli seçim sonuçlarına atıfta bulunması, devletin kurumlarına ve oluşturduğu cemaatler koalisyonuna doğrudan göndermeler yapması, “gücünü” kimseyle paylaşmayacağını gösteriyor!..
Ancak, sarf ettiği kelimeler ve yaptığı tekrarlarla hâkimiyetine başkaldırının olduğunu da saklamıyordu!..
Bu nedenle açıktan olmasa da onlara “aba altından” sopa göstermeyi ihmal etmedi.

****

Yargı-Emniyet-MİT kapışmasında Hükümetin ilk olarak;
—İstanbul emniyetinde yargıya belge ve bilgi veren yetkilileri görevden almasını,
—Buna karşılık ifade vermeye gelmeyen MİT yetkilileri için savcılığın “yakalama” emri çıkarmasını,
—Bu karara karşılık soruşturmayı yapan Savcı Sarıkaya’nın ÖYM Başsavcı Vekili Seçen tarafından dosyadan el çektirilmesini,
—Savcı Sarıkaya’nın giderayak yeni bir KCK operasyonu başlatmasını,
—ÖYM Başsavcı vekili Seçen’in “soruşturma dosyasının” çok önemli olduğunu açıklamasını,
—HSYK’nın bu kez Sarıkaya için, “gizlilik ilkesini” ihlal ettiği gerekçesiyle hakkında soruşturma açtırmasını,
—Ve AKP’nin jet hızıyla MİT yasasının 26. maddesini değiştirmesini
—İçişleri Bakanlığının bu konuda görev yapan 10 emniyet görevlisini daha işten el çektirmesini,

Bakınız Başbakan konuşmasında nasıl değerlendiriyor!!..
“…Hiç kimse fitne ve fesat tohumlarının yeşereceği umuduna kapılmasın. Hiç kimse kriz duasına çıkmasın. Kimse kaos, çatışma hayalleri kurmasın. Bu ülkenin tüm kurumları tarihte görülmedik ölçüde uyum ve motivasyon içinde görevlerini yapıyorlar…”
Yargı, emniyet, asker, istihbarat tam bir koordinasyon içinde millet adına ve millet için özveri ile vazifelerini yerine getiriyorlar…”
Yani bu polis ve savcılar “fitne,fesat tohumlarını” saçma çabasındaydı öyle mi?..
Eğer böyleyse kimin adına bu işi yapıyorlardı?…
Hemen cevap verilmeli!..

****
Oysa savcılığın başlattığı süreç şekil ve teknik yönüyle yasalara uygun!..
Böyle olmasa MİT yasasında değişiklik yaparak yasal zeminde yeni bir “kaçış” yolu aranmazdı!..

****
Başbakan daha da ileriye giderek,yasalara uyan yargıyı bakın nasıl tanımlıyor!..
“…Sınırları aşan her türlü girişim yetki gaspıdır. Millet iradesinin çiğnenmesidir. Gücünü milletten almayan, milletle aynı yöne aynı istikamete bakmayan her girişim millet nezdinde, anayasa ve yasalar nezdinde gayrimeşrudur. Hiçbir zaman seçilmişleri atanmışlara kul etmeyiz” diyor!...”

****
Peki dosyadaki iddialar doğruysa bunca görevden alma, savcının dosyadan el çektirilmesi, aleyhine HSYK’da soruşturma açtırılması da neyin nesi olacak?..
Bu kayıkçı kavgasında sırasında işin aslı unutuldu..
Ve bu arada Başbakan görevlendirdikleri kişilere müthiş bir koruma kalkanı oluşturdu.Onlara kefil olarak yargıdan kaçırma imkanı sağladı!..

****
Bu konuşmadan anlaşılan o ki;
Erdoğan sıkıntıda…
Erdoğan artık iktidarı paylaşmak istemiyor…
Erdoğan devleti cemaatlerle yönetmekten vazgeçiyor…
Gelecekte tasarladığı mutlak iktidarına “ tehlike olabilecek” yol arkadaşlarından şimdiden ayrılmaya niyetli!..

****
“Ateş olmayan yerden duman çıkmaz!” özdeyişi sanki bugün için söylenmiş!..
Ayrışan AKP yandaşı yazar ve gazetelerin tefrika halinde süren haber ve yorumları, gerçeğin anlaşılmasına yetiyor!..

****
Daha öncede değinmiştim.
2012 yılı Türkiye için hayati önem taşıyor..
2014 giderken oluşacak strateji bu yıl belirlenecek
****
Erdoğan’ın zor bir dönemeçten geçiyor!
Sıkıntılar içinde olduğu belli!..
Pazar günü “AKP’li gençlere “kin” tavsiye etmesi nendi bu ruh halinden olsa gerek!...
Yoksa, Necip Fazıl Kısakürek’in Çile kitabındaki “Gençliğe Hitabesi” şiirinden alıntı yaptığı “.. Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin davacısı bir gençlik” yetiştireceğiz anlayışı, başka şekilde izah edilemez!..

****
Sözlüklerde;
“Kin; Öç almayı amaçlayan gizli düşmanlık, garaz…
Kin duymak; birine karşı öç alma duygusunu yaşatmak veya bu duyguyu hissetmek…
Kin gütmek; öcünü alıncaya kadar kininden vazgeçmemek…” Olarak açıklanır!..
Başbakanlar gençliğe, sevgi,kardeşlik, birlik,hoşgörü, saygı, barış ve güzellik önerir!..
Kin duygusu aşılayamaz!

****
Bu sözlerle” kime karşı” kinlenmiş bir gençlik yetiştirmek isteniyor? Cevaplanması gereken “Vahim soru budur!”
Dindar ve kindar gençlik!..
Kime yararı olacak?!..
Dindar olmayanlara kin duyan, kalbinin davasını güden gençlikle barış sağlanabilir mi?
Gelecekte nasıl bir tehlike bizleri bekliyor düşünebiliyor musunuz?

***
Hadi Mustafa Kemal’in “gençliğe hitabesini” okullardan kaldırmak istiyorsunuz!
Bari Yunus Emre’nin şu müthiş insana ders veren dizesini koyun!
“Adımız miskindir bizim / Düşmanımız kindir bizim!..”
Böyle düşünebilmek için aklınız, kalbiniz ve vicdanınız açık olmalı. İçinizde sonsuz insan sevgisi bulunmalı!
İnsana “insan olduğu için” saygı duyulmalı!
Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Hoş geldin kadınım AKP’den Çalık’a boru hattı kıyağı Operasyon 'Gaye'sini aştı Atatürk’ün söylemediği meşhur sözleri Abdülhamitçiler, Osmanlıcılar, İslamcılar; nerdesiniz?