Doları kim yükseltiyor?

Geçen hafta Merkez Bankasının faiz indirim kararından sonra kurlarda yükseliş yaşanmıştı. Pazartesi günü ise 11 lira seviyesinde “dengeye” gelmekte olan bir dolar kuru vardı. Bu yeni seviyeye tam “alışmak” üzereydik ki pazartesi akşamı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın basın toplantısı ekranlara geldi. Öyle bir konuşma yaptı ki, konuşma sırasından yükselmeye başlayan kurlar, Salı sabahı piyasalar açıldığında kontrolsüz ve öngörülemez bir biçimde yükselmeye başladı. O gün TL’nin değer kaybı bir ara yüzde 17’nin üzerine kadar çıktı. Oranı yanlış okumadınız. Liranın bir gün içinde savrulmaya başlamasının, bir aşağı ve daha çok yukarı hareket etmesinin sorumlusu sadece MB’nin faiz kararı değil, kendi yarattığı sorunlarla mücadele etmek yerine, ekonomik gerçeklerle inatlaşan iktidardır. Kurlarda bu hafta yaşadığımız yükselişin temel nedeni budur. Öyle dış güçlermiş, kurtuluş savaşıymış gibi hamasi söylemlerin bir anlamı yok. Bu tür sözler, beceriksiz politika uygulayıcıların kılıf bulma çabasına yönelik ifadelerdir.


Kurların kontrolsüz bir biçimde yükseliyor olmasına MB ne der diye fazla meraklanmamıza gerek kalmadı. Salı günü akşam saatlerinde gelen açıklama evlere şenlikti. Bir kur hedefi olmadığını, sadece kurlardaki oynaklığa müdahale ettiklerini söylediler. Salı günü yaşanan hareketlerdeki oynaklığı hesaplayamadılar sanırım. İşlem bazında verilere ortalama vatandaşın bile ulaşabildiği döviz piyasasında yaşanan dalgalanmayı MB’nin görememiş olması da ayrı bir endişe kaynağı olmalı.

İKTİDAR BELİRSİZLİK ORTAMI YARATIYOR

Tabi endişe derken sadece ruh halimizdeki değişimden bahsetmiyorum. Bu yaşadıklarımızın gerçek hayatta olumsuz karşılıkları var. Artan fiyatlar vatandaşları, satın alma gücünü hızla azaltarak, derin yoksulluğa süreklerken, iş dünyası da bu belirsizlik ortamında önünü göremediği için ciddi sorunlar yaşıyor.

Tedarik zincirinin hemen her noktasında sorun var. Üretimde kullanılan girdiler temin edilemiyor. Çünkü hiç kimse bu ürünleri nasıl fiyatlayacağını bilemiyor. Dakikalar içinde bile kurların sert hareket ettiği bir dönemde kim fiyatlama yapabilir ki? İş dünyasının ağırlıklı olarak ticari borçlar üzerinden mal temin ettiğini biliyoruz. Örneğin mahallenizdeki bakkal aldığı süt ürünlerinin bedelini, toptancının bir sonraki ziyaretinde öder. Peki, bir sonra ki ziyarete kadar fiyatlar ne olacak? İşte kimsenin yanıt veremediği bu soru nedeniyle, hem ticaret hem de üretimde kullanılacak mal temininde ciddi sorunlar yaşanıyor.

Bugün karşı karşıya kaldığımız belirsizliğin derecesini ölçmek neredeyse imkânsız. Bu kadar belirsizlik içeren bir dönemde de işler doğal olarak hızla bozulur. Şu anda yaşadığımız da budur: her şey bozuluyor. İş dünyası ve vatandaşları bu belirsizlik ortamına sokan da iktidar ve onun almış olduğu kararlardır.

SORUNU YARATANLAR ÇÖZÜM OLAMAZ

Peki, bu durum değiştirilemez mi? Evet, değiştirilebilir. Ama öyle, “üç vakte kadar” Birleşik Arap Emirlikleri’nden “gelmesi muhtemel” para ile olacak bir şey değil. Şu anda iktidarın ön plana çıkardığı “çözüm” buymuş gibi görünüyor: Körfez’den para gelecek, dertler bitecek! Eğer oradan bir para girişi olacak ise; bunun gerekçesi, uygulanan yanlış politikalar sonucunda “fiyatı sudan ucuza” inen varlıklarımızdır. Birçok “mutabakat zaptı” imzalanmış. İyi de, neleri verip oradan biraz para girişi sağlayacaklar, bunu henüz bilmiyoruz.

O zaman çözüm nedir? Bunun yanıtı gayet açık: sorunun kaynağı olanlar çözümün parçası olamazlar. O zaman; işe öncelikli olarak, bu derin sorunlar yumağını yaratanlardan başlamak gerekir.

Gerisi lafügüzaf olur.

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Mehmet Şimşek duyurdu: İslam Kalkınma Bankası'ndan Türkiye'ye 6,3 milyar dolar kredi! Nur topu gibi yeni krizimiz oldu: Tavuk eti fiyatları neden yükseliyor? Tekel bayileri sigara boykotuna başladı: Firmanın hiçbir ürününü raflarımıza koymayacağız Saray’a dakikada bir asgari ücret Uçak biletlerinde tavan fiyata zam