Meclisin ezberi bozulunca

Usta sarayında korku ve endişeli haliyle boş durmuyor. Korku ve tedirginliğini hukuk dışı yollara başvurarak, “fiilen rejim değişmiştir” diyerek aşmaya çalışıyor. Rafa kaldırdığı Yürütme’nin ve Anayasa’nın yerine ikame ederek, erken seçim kozu ile korkusunu aşmayı ve tekrar Başkanlık rejimine yol verecek sayısal üstünlüğe kavuşmayı umuyor. “Yenilen pehlivan güreşe doymayınca” erken güreş istermiş. Ustanın da derdi yenilgiyi kabullenmemek. “Huzur” içinde seçimi kaybetti, şimdi şiddeti kutsayarak, halkın çocuklarını savaşa feda ederek ortalığı kırıp dökerek seçime gitmek istiyor.

Ustanın da ustası “kanlı mı kansız mı” olsun diyordu.

Ama korkunun siyasal ecele faydası yok. Krizle gelen iktidarlar, yarattığı krizlerle kendi siyasi mezarını kazacaktır. Türkiye tarihi kendi yarattığı krizlerin kurbanı olmuş sayısız siyasi partinin mezarlığına dönüşmüştür.

2013 ve 2015 Haziranları AKP’ye tek başına hükümet kurma, ustaya da başkan olma yetkisi vermedi. Zafer sarhoşluğunun, kibrin, tek adam olma ihtirasının sonsuzluğuna inananlara geçit vermeyerek, siyasal kibrin bir sonu olduğunu hatırlattılar.
Yenilgisine doymayan ve krizini aşamayanlar etnik ya da din milliyetçiliği üzerinden ürettikleri şiddete sarılır. Bizdeki durum da budur.

AKP ve MHP’yi korkutan tablo
Usta sadece tek başına iktidar olamamaktan tedirgin değil. Onu rahatsız eden bir gerçek daha var. O da TBMM’deki solun ve ötekilerin temsil profilidir. Meclis’te CHP ve HDP saflarında kadınların, emekçilerin, solcuların, kültürel kimliklerin yüksek temsil gücü var.

Usta’nın erken seçim gerekçelerinin arasında bu tablonun da onda yarattığı rahatsızlık var. AKP, Alevi vekillerin yoğun şekilde içinde bulunduğu bir sol blokunun oluşmasına karşılar. Bu sadece AKP’yi değil, MHP’yi de rahatsız ediyor. AKP ve MHP Meclis’te bir Alevi blokun oluşmaması için Alevi hareketinin hem TBMM dışındaki hem de içindeki dinamiğini itibarsızlaştırmaya çalışıyor.

Ötekilerin değil, kurucuların TBMM’si
Ne zaman ki halkın eğilimi sol bir seçenek arayışına yönelmiş, farklı kimliklerin kendisini Meclis’te temsil etmesine yol açmışsa, sağ, milliyetçi, siyasal İslamcı hareketler kucaklaşmaya başlamıştır.

Çünkü AKP ve MHP, ideolojik ve kültürel kodlarla TBMM üzerinde mülkiyetçi bir yaklaşım sergileyip TBMM’yi Türk İslam sentezinin meclisi görürler. Onların kafasındaki makul vatandaş halen değişmemiştir. Türk, Sünni ve erkek olmak gerekir. Dolaysıyla bu zihniyetine göre TBMM, toplumsal kültürel çeşitliliğimize, yani halklara kapalı olmalıdır. Türk İslam sütunları kesinlikle aşındırılmamalıdır.

CHP ve HDP’den seçilen Alevilerin Meclis’te birlikte hareket edebilme potansiyelinin yüksek olması, ayrıca rekor düzeyde kadın, solcu, Kürt, Alevi, Roman, Ermeni, Yezidi, Ortodoks, Süryani ve Hıristiyan milletvekillerinin TBMM’de temsili sadece Usta’yı, AKP’yi değil, MHP’yi de rahatsız etmiştir. Çünkü bu dinamikler AKP ve MHP’nin üstünde yükseldiği Türklük ve Sünnilik sütunlarını aşındıracaktır.

Ustayı yeni arayışa yönelten erken seçim kararında, Türk İslam sentezci yaklaşımında önemli bir payı olduğunu düşünüyorum.
Çünkü AKP çok yönlü kıskaca alınmıştır. Gerek Kürt siyasi bloku tarafından, gerekse dış politikadaki mezhepçi tutumu ve cihadist gruplarla olan ilişkisine yönelik toplumsal tepkiler tarafından bir sıkışma yaşarken, şimdi de TBMM’de oluşan yeni Alevi ve Sol blokunun, hem de HAZİRAN hareketinin Meclis dışında AKP’yi laiklik ekseninde sıkıştıracağında eminler.

Geleneksel siyaset
Kürt siyasi hareketinin geleneksel etnik Türk siyaset sütununu aşındırmasını kendi siyasal pazarlarına yönelik müdahale olarak gören AKP-MHP zihniyeti, bugün de geleneksel İslamcılık eksenindeki mezhepçi sütunun Aleviler ve HAZİRAN hareketi tarafından aşındırılmasından tedirginler.

Alevilerin siyasete müdahalesinin siyasal ve kültürel dışlanmaya karşı eşit yurttaşlık temelindeki eşit haklar siyaseti olarak okunması gerekir. Alevi hareketi, AKP ve MHP’nin dinsel ve etnik kimlik üzerinden ayrıştıran siyasetine karşı, gerçek laiklik ekseninde çok kültürlü, çok dilli ve çok inançlı bir Türkiye’de yurttaşlık hakkı üzerinden demokratik siyaseti savunmaktadır.
Aleviler kimlik siyaseti ile ayrıştırmak yerine, herkes için gerçek laiklik, sınıfsal, demokratik, eşitlikçi ve sosyal düzen için siyasette birleşik örgütleme ve mücadeleyi önemsemektedirler.

TBMM’de bu yeni durumun ve muhalif potansiyelin büyüklüğü göz önüne alındığında, solcuların, kadınların, Kürtlerin, Alevilerin ve tüm ötekilerin Meclis içi ve dışındaki HAZİRAN gibi birleşik mücadele bloku AKP’yi durdurabilir.

Evet erken seçim zili çalmıştır. Krizle geleni, krizleriyle, hayalleriyle sarayının dehlizlerinde endişeli hayata gönderme zamanıdır. Bunun için de şimdiden kadınların, Kürtlerin, Alevilerin ve tüm ötekilerin en geniş katılımını sağlayacak tarihsel sol ve sosyal demokrat bloku inşa etme sorumluğunu üstlenme zamandır.

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Yasak meşru değil, halk Taksim’de olacak Emniyet Genel Müdürlüğü’nün sınavı: Türkiye birincisi mülakatta elendi Mülakatı savunan bakanın eşine ‘yürü ya kulum’ denmiş! Devlet bulamadı, PTT hemen buldu Selahattin Demirtaş'tan aylar sonra ilk paylaşım