Papatya falı gibi KHK: Kapsıyor, kapsamıyor, kapsıyor..

696 sayılı KHK’deki “mücahitlere dokunulmazlık” maddesinin, yargının kafasını karıştıracağını tahmin ediyorduk açıkçası. Sivillere verilen “15 Temmuz’un devamındaki darbe girişimi ve terör eylemleri” karşısındaki dokunulmazlığın ucu pek açıktı çünkü. Bu maddenin yoruma ne kadar müsait olduğunu tahmin etmek için hukukçu olmaya da gerek yoktu.

Ancak yargılama süreçlerinde beklediğimiz bu kafa karışıklığı, yasanın mimarlarında varmış aslında. KHK’ye yönelik eleştirilerin yükselmesi üzerine, can havliyle yapılan açıklamalar meseleye dair kimyanın pek bozuk olduğunu ortaya koyuyor.

İlk açıklama AKP Sözcüsü Mahir Ünal’dan geldi. Ünal, özetle “Düzenleme sadece 15 Temmuz gecesi ve ertesi sabaha kadar süren eylemleri kapsıyor” diye açıklama yaptı. Ama sonuçta son imzayı atan Saray’ın görüşünü merak ediyorduk. Merakımızı da ilk gideren, Saray’ın hukuk başdanışmanı Burhan Kuzu oldu.


Beyaz Toros’lar ne zaman?
Kuzu, “Getirdiğimiz yargı muafiyetinin özeti şu: 15 Temmuz benzeri bir darbe veya terör saldırısı yeniden gerçekleşirse, bu ihanete müdahale edecek vatandaşlarımız kanuni olarak koruma altına alınacak.” dedi. Sivillere ucu açık dokunulmazlık endişesini doğruladı!

Tamam mesele artık netliğe kavuşmuş, BirGün’ün internet ekipler amiri Hakan Demir’in tanımlamasıyla, “ülkeyi 90’ların Ruanda kırsalına çevirme” operasyonu tamamlanmıştı. Ama çok geçmedi, aynı Saray’ın bir başka “başdanışman”ı Mehmet Uçum, “Gelecekteki sivil olaylara bağışıklık getirmiyor. 15-16 Temmuz’la sınırlı” dedi.

Beyler, Erdoğan’ın deyimiyle “ülke yönetiyorsunuz, ülke..”

Bir karar verseniz artık. Ruanda mıyız, değil miyiz?

Bir de uygun zamanda, iki yıl önce Davutoğlu’nun “müjdelediği” Beyaz Toros’ların dönüş tarihi belli oldu mu? Onu da açıklarsanız bir zahmet…

***

Meclis’ten Gemlik kaçırmak

696 sayılı KHK’deki en tuhaf madde, Bursa’nın Gemlik ilçesine dair… Geçici 25, madde ile ilçenin deprem nedeniyle taşınmasının önü açıldı. Kar lastiği kullanma zorunluluğunun OHAL yetkisiyle alınan KHK’lerle çıkarılmasından farklı bir şey değil bu… Darbeyle zerre kadar alakası olmayan bir meseleyi niye Meclis’ten kaçırarak KHK ile düzenliyoruz ki? Meclis’e gelse, muhalefetin “Hayır Gemlik taşınmasın, depremde yıkılsın” diyerek karşı çıkacağını mı düşündü hükümetimiz? Sırrı Süreyya Önder gibi soralım, “La bu Meclis, Gemlik’e ne etti?”

***

Ahmet’i susturmak mı? Deneyenlere sorsanız?

Pazartesi günü Cumhuriyet’in duruşmasına, arkadaşlarımızı almak için gitmiştik. Bir yılı aşan tutukluluğun sona ermesini, tutuklu meslektaşlarımızın yeni bir yıla evlerinde girmelerini bekliyorduk. Ancak duruşmanın ilk dakikaları, umudumuzu kırmaya yetmişti. Devletimiz, 14 aydır tutuklu olan insanları özgürlüğe kavuşturacak raporları mahkemeye yine göndermemişti. “Raporların beklenmesine..” cümlesiyle tutuklamanın devam edeceğinden endişe ediyorduk ki, Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ, savunma yapan Ahmet Şık’ı “Siyaset yapıyorsun” diyerek susturdu ve celseden çıkardı. Sonrasını biliyorsunuz… 17. ayı doldurana kadar cezaevine gönderildiler yine.

Çok eski değil, 7 yıl önce
Ahmet Şık’ı tutuklayanlar, savunma yapmasına bile tahammül edemeyenler, Ahmet’i gerçekten susturabileceklerini mi düşünüyorlar? Hayır, bunu deneyenler olmuştu yaklaşık 7 yıl önce de… Ahmet’in, Gülencilerin polis teşkilatını nasıl ele geçirdiğine dair kitabını, daha basılmadan yok etmeye çalışmışlardı. Önce Ahmet’i gözaltına almış, kitabın kopyasını paylaştığı Ertuğrul Mavioğlu’nun peşine düşmüşlerdi. Ahmet’in kitabında deşifre ettiği Gülenci polis şefleri de, o günlerde Mavioğlu ile birlikte çalıştığımız Radikal’in kapısına dayanan ‘organize’ polisler de; Ahmet’i, dolayısıyla hakikati engelleyebileceklerini sanıyorlardı…

Normal koşullarda sadece meraklılarının bakacağı o kitap, operasyondan sonra bilgisayarda kayıtlı olduğu ‘000Kitap’ adıyla gece yarısı internetten milyonlara ulaştı. O yılki TÜYAP Kitap Fuarı’nda da onlarca yazarın “suça ortak olmak” için attıkları imzayla yayınlandı.

Denemeyin, yanılırsınız...
Kitaptaki polislerin, Ahmet’in evini ve Radikal’i basan polislerin bugün nerede olduklarını söylemeye gerek yok. O dönem “bombadan daha tehlikeli” denen kitabı engelleyemeyenler, bugün yine tutuklu yargılanan Ahmet’i duruşmadan çıkararak susturacaklarını mı düşünüyorlar? Yapacağı “siyasi” savunmanın da duyulmayacağını mı sanıyorlar? Yine yanıldılar, izin vermedikleri savunma, dün saat 12.00’de başta Cumhuriyet, OdaTV ve BirGün olmak üzere onlarca internet gazetesinde milyonlara ulaştı.

Onlar yasakladıkça Ahmet’in de, hakikatin de sesi daha gür çıkacak.

***

“Bomba” kitap okunsa 15 Temmuz olur muydu?

FETÖ’cülerin ipliğini yıllar önce pazara çıkaran Ahmet Şık, bugünlerde de FETÖ’ye destekten içeride. Çok basit bir soru soralım... 2011’de İmamın Ordusu kitabını yazdığı için Ahmet’in tutuklanmasına destek verenlere... O günlerde Gülenci polislerin operasyonunu alkışlamak yerine, “bomba” dedikleri kitabı okusalardı, 15 Temmuz 2016’da 250 insanımızı yitirir miydik? Yoksa İmamın Ordusu’nu deşifre edip alçak girişimi engellemiş mi olurlardı?

Günün Manşetleri için tıklayın

Çok Okunanlar
Molozlar arasında kalan işkencehane İSKİ duyurdu: İstanbul'da barajların doluluk oranında son durum “Murat Kurum kazanacak” diyen burç spekülatörü tüy dikti: “Doğum saati yanlış” Sırada mücadele var Giyim, moda sektörü iklim krizini tetikliyor