Perde kapanıyor!

Yarın Cumhuriyet tarihinin en hayati seçimine gidiyoruz. Herkes nefesini tuttu, bir an önce 15 Mayıs sabahına uyanmayı, hırpalayıcı bir dönemin ardından umudun kapılarının açıldığı farklı bir Türkiye’ye “merhaba” demeyi bekliyor. Bir yandan seçim gecesine dönük şüphe ve endişe de var. Yaşanan onca şeyden sonra böyle bir psikolojinin oluşması gayet anlaşılır. Ancak halk, kendi iradesini gasp etmeye çalışanlara karşı kararlı bir duruş ortaya koyduğunda kötülükler iktidarını tarihin çöp sepetine gitmekten hiçbir güç kurtaramaz.

Sandığın seçmenin önüne koyulacağı hafta, taraflar son kozlarını oynadı. İktidar blokunun tercihi, Erdoğan’ı Saray’da bir kısım gençle buluşturmak oldu. Perşembe akşamı eşzamanlı olarak birçok kanalda yayınlanan bu program, Erdoğan’ın istenen seviyeye ulaşmayan ikna ve inandırıcılık sınırlarını genişletmek için tasarlanmıştı.

Topluma anlatılmakta en fazla zorlanılan konulardan bir soru havuzu oluşturulmuştu. Erdoğan’ın halihazırda seçmeni olan tabandan çok, ona ve söylediklerine şüpheyle bakan kesimlere yönelik bir konsept oluşturulmaya gayret edilmişti. Gençlerden de kendi akıllarındaki soruyu değil başkalarının iktidara yönelik eleştirilerini Erdoğan’a soru formatında yöneltmeleri istenmişti. O yüzden soruların büyük çoğunluğu, “şöyle diyorlar, böyle diyorlar, siz bunlara ne diyorsunuz?” tarzındaydı. Esasında muhaliflerin ağzından sorulan sorulardı bunlar. Erdoğan da karşısındaki gençlere değil, muhalefetin toplumda karşılık bulan eleştirilerine cevap vermeye çalıştı.

***

Peki neydi bu sorular? İktidar en çok hangi başlıklar üzerinden sıkışmıştı? Erdoğan seçimde en çok hangi konuların kendisini zorlayacağını düşünüyordu? Cevaplara fazla girmeden (bunlar zaten biliniyor) kısaca sorulara bakalım.

Örneğin ilk soru, bir siyasetçi olan Selahattin Demirtaş’ın neden hapiste olduğuyla ilgiliydi. Soru, “Selahattin Demirtaş'ın hapiste olması, Türk demokrasisi için bir eksiklik olarak lanse ediliyor. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?” şeklinde Erdoğan’a yöneltildi.

Bir başka soruda Togg, TCG Anadolu gibi projelerin yanında yurttaşın sofrasında bulunan patates, soğan gibi temel gıda ürünlerinin fiyatlarının önemli olup olmadığının cevabı istendi Erdoğan’dan.

Muhalefetin sunduğu vaatlerin toplumsal karşılığı yüksek olacak ki bu konu da programda kendine yer buldu. Erdoğan’a, “Millet İttifakı'nın vermiş olduğu vaatleri inandırıcı buluyor musunuz?” diye soruldu.

Erdoğan’a Kızılay’ın deprem felaketi sonrası çadır satması hatırlatıldı. Soruyu, babasını depremde kaybeden, kendisi de enkaz altında 11 saat kalan bir genç kadın sordu. Belli ki iktidar bu konuda köşeye sıkışmış, çadır satma olayına bir kılıf uydurulamamış. Kâr hırsıyla gözü dönmüş Kızılay’ın rezillikleri Erdoğan için de açıklanabilir olmaktan çıkmış. Erdoğan bu nedenle, “Bu konu tabii beni de ciddi manada üzmüştür. Kızılay böyle bir çadır satma fiiline, işine giremez” demek zorunda kaldı. Sanki Kızılay gözünün önünde bu hale gelmemiş, kendisi de bizzat bu süreci yönetmemiş gibi Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ı ortada bıraktı. Kınık da skandalların ortaya çıkmasından 3 ay sonra, dün öğle saatlerinde bir seçim tavizi olarak istifa ettirildi.

“Dış güçler” mefhumu da değinilen başlıklardan biri oldu. Erdoğan, “Şimdi dış güçleri bir kenara atmak mümkün değil” dedi, “dik durmak” gerektiğini söyledi. Öyle görünüyor ki Saray rejimi de artık “dış güçler” söyleminin verimli bir ikna aracı olarak çalışmadığının farkında. Bu “gizemli güçlere” dair daha fazla açıklama yapma gereği hissediliyor. Çünkü halkın çoğunluğu, ülkedeki sıkıntıların dış güçlerden kaynaklandığını düşünmüyor.

***

Elbette HÜDAPAR’la kurulan ortaklık da pas geçilmedi. Gençlerden biri Erdoğan’a, “HÜDAPAR, geçmişinde bir terör örgütüyle anılıyor. HDP ve PKK bağını dile getirdiğiniz için Millet İttifakı'nı eleştiriyorsunuz. AK Parti ve HÜDA PAR işbirliği hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye sordu. Çünkü iktidar buradan ciddi bir tazyik yiyor. HÜDAPAR’ın götürdüğü, getirdiğinden fazla oldu.

Bu kısımda ilginç bir an da yaşandı. İttifak ortağı HÜDAPAR’a sahip çıkan Erdoğan, bu partinin “terörle ilgisinin olmadığını” savundu. Fakat devamında çarpıcı bir gaf yaptı. HÜDAPAR’ın bu seçimde kendi logosuyla pusulada yer alacağını söyledi. Oysa bu bilgi hatalı. MHP, BBP ve YRP, Cumhur İttifakı çatısı altında kendi isimleri ve logolarıyla, HÜDAPAR ise AKP listelerinden seçime giriyor. Genel başkanları dahil 4 HÜDAPAR’lı, AKP listelerinden aday gösterildi. Anlaşılan Erdoğan, Millet İttifakı’na laf yetiştirmeye çalışırken kendi ittifakındaki son gelişmeleri kaçırmış. Son olarak hangi kararın alındığını, seçime kimin nasıl katılacağını pek aklında tutamamış.

Başkanlık sistemine yöneltilen “tek adam rejimi” eleştirileri de Erdoğan’a sorulan sorular arasındaydı. İktidar 2017’deki referandumdan bu yana toplumu başkanlık sistemine ikna etmeyi başaramadı. Zaten ucu ucuna ve mühürsüz oylarla “evet”in çıktığı referandumdan sonraki 6 yılda derinleşen ekonomik kriz ve devlet yönetimindeki devasa problemler, toplumun geniş kesimlerinin başkanlık sistemine olan bakışını net şekilde negatife çevirdi. Halk yeniden parlamenter sisteme dönmeyi talep ederken Erdoğan’ın tek yapabildiği ise 25-30 yıl önceki koalisyon hükümetlerini hatırlatmak.

Bunların yanı sıra Erdoğan’ın artan kira fiyatları, işsiz gençler, Suriyeli sığınmacılar, cezaevindeki gazeteciler, hukukun siyasallaşması gibi meselelere ilişkin cevapları alındı.

***

AKP’nin yarattığı ve bir türlü aşamadığı bu sorunlar, yarın sandıktan çıkan sonucu belirleyecek.

Söylenecek tüm sözler söylendi, artık mührü aydınlık yarınlardan yana vurmanın vakti… Perde ilk turda kapanacak. Çünkü çoğunluk farkında; Türkiye’nin karanlığa heba edecek 1 günü bile kalmadı.

Düzenin egemenlerini, toplumu korkunun eseri yapmak için savurdukları tehditler, devreye sokacakları kirli planlar da kurtaramayacak.

İnanın, Türkiye düşürüldüğü bu çukurdan halkın iradesiyle çıkacak. Değişimin anahtarı ise umut, cesaret ve kararlılık olacak.

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Bahçeli, Mehmet Şimşek'e sahip çıktı: Ferdi Tayfur'lu paylaşım hakkında açıklama Yasak meşru değil, halk Taksim’de olacak İktidar ‘yeni anayasa’ turuna başladı: Özel’den “Önce Anayasa’ya uyun” mesajı Koray Aydın: Kazanmayayım diye organize bir el çalıştı Özgür Özel'den tasarruf genelgesi çıkışı: "İsrafın kaynağı olanlar israfı durduramazlar"