Çocuk bilim insanları: Yaşasın 23 Nisan

Cinderstella ismindeki yeni masalda ise Kül Kedisi, o şık baloya gitmez, gitmek istemez; çünkü birbirlerini gayet seven üvey kardeşleriyle birlikte daha eğlenceli bir işin peşindedir: Uzaya gidecek bir roket yapmak...

Prof. Dr. Doğan KÖKDEMİR*

Amerikan Psikologlar Birliği (APA, www.apa.org) tarafından, 4-8 yaş aralığındaki çocuklar için yazılan ve 2016’da yayımlanan Cinderstella: A Tale of Planet not Princes (Sinderstella: Prenslerin Değil Gezegenlerin Hikayesi), sizlerin de tahmin edeceği gibi ünlü masal Cinderalla’nın (Kül Kedisi) bir uyarlaması. Orijinal masal herkesin hâlâ belleğindedir diye tahmin ediyorum. Yakışıklı bir prens, üvey annesi ve üvey kız kardeşleri tarafından kendisine eziyet edilen fakir ama güzel bir genç kız, şık bir balo, o baloda birbirilerine âşık olan Prens ve Kül Kedisi ve sonrasında gece yarısı kabağa dönmemek için aceleyle saraydan çıkarken unutulan bir ayakkabı teki sayesinde gelişen hikâye. Her masalın sonunda olduğu gibi bu masalın sonunda da kahramanlarımız mutlu olurlar. Kül Kedisi için mutluluğun yolu Prens’e kavuşmaktan geçer; tüm hikâyenin, tüm o renkli anlatının amacı okuyucuyu (yani çocukları) bu sonra hazırlamaktır. Mutluluk, güzel kızların, yakışlıklı ve statü sahibi oğlanlarla bir arada olmasına bağlıdır. Onları şimdiden birbirine kavuşturalım ki, büyüdüklerinde bu sefer de kadın ve erkek olarak mutlulukları devam etsin. Öyle ya... Bundan daha büyük ve tutkulu bir proje olabilir mi? Masalda üvey anne ve üvey kardeş kötülemesi de vardır (sanki dünya üzerinde üvey annesi ve üvey kardeşleri olan hiçbir çocuk yokmuş gibi) ama bu konuyu şimdilik bir kenara bırakalım.

CINDERSTELLA

Cinderstella ismindeki yeni masalda ise Kül Kedisi, o şık baloya gitmez, gitmek istemez; çünkü birbirlerini gayet çok seven üvey kardeşleriyle birlikte daha eğlenceli bir işin peşindedir: Uzaya gidecek bir roket yapmak... ve yaparlar da. Kül Kedisi, tüm matematiksel ve fiziksel hesaplamaları kendilerinin yaptıkları bir roketle, en büyük tutkusunu, yıldızlara ulaşma tutkusunu, gerçekleştirmek için çok önemli bir adım atmıştır.

Belki sadece psikologlar değil, bilim alanlarındaki tüm uzmanlar, 21. yüzyılda olmamıza rağmen bilimin hâlâ “daha çok erkeklere uygun” bir alan olduğuna dair inançlarla karşılaşıyorlardır. APA’nın Cinderstella ile dikkat çekmek istediği ve özellikle anne-babaları uyarmak istediği konu da bu inancın sadece temelsiz olmadığı, aynı zamanda çocuklara (çoğunlukla kız çocuklarına) yanlış bir ideal sunuyor olması. Matematik, fizik, biyoloji, mühendislik, teknoloji... gibi alanların kız çocuklarına uygun olmaması gibi yaklaşımın ne kadar haksız ve anlamsız olduğunu tahmin etmek çok güç değil. Bilim de bilim eğitimi de cinsiyetten bağımsızdır. Kadınların ve erkeklerin birbirilerine üstünlük kurabilecekleri alanlar olduğu inancının herhangi bir bilimsel temeli yoktur. Bu nedenle küçük çocukların, kendi istekleri ve tutkuları açısından yüreklendirilmeleri, gerekli eğitimleri almalarına olanak sağlanması onların en doğal hakkı olacaktır.

Çocukların eğitime başladıkları ilk dönemlerden, ana sınıflarından, itibaren herhangi bir grubun – buna inanıldığı için – bazı temel eğitimlerden yararlanmasına olanak verilmediğini düşünmek korkunç olsa gerek. Her ne kadar sınıflarda tüm öğrencilere ortak dersler veriliyor olsa da bunun bir önceki cümlede yaşanan sorunu tamamen çözeceğini düşünmek hatalı olacaktır. Tek tek hataları bulup çözmek pek mümkün değil. Ancak daha genel bir bakış açısıyla çocuklarımıza hak ettikleri bilgiyi ve donanımı sağlayabiliriz; daha doğrusu bununla ilgili seçenekleri sunabiliriz.

ÖRNEK OLMAK

Belki de ilk yapılması gereken şey, onların bilime olan tutumunu düzenlemek olacaktır. Tabii bunun için de bizim tutumumuzu düzeltmemizde fayda var. Yoksa evde elinde bir kitap tuttuğuna kimsenin tanık olmadığı bir annenin ya da babanın kendi çocuğuna kitap okumasını öğütlemesinin bir anlamı olmayacaktır. Anneler ve babalar olarak, öncelikle bizim çocuklarımıza model olmamız gerekiyor; üstelik bunu yaparken onların gelişen ilgi alanlarına göre de kendi bilgimizi artırmak zorundayız. Hemen her 4 yaşındaki çocuğun, her nedense, dinozorlara merak sardığına tanık olmuşsunuz. Böyle bir durumda, “aferin oğluma / kızıma ne de güzel ilgileniyor” demek maalesef yeterli olmayacaktır. Sizin de dinozorlar hakkında bilgilerinizi tazelemenizin zamanı geldi. Kızınız evde kimya deneyleri yapmaya başladığında, kendinize de bir laboratuvar önlüğü almanızda fayda var. Belki de beynin ne olduğunu merak eden küçük bilim insanımıza, bir maket üzerinden anlatmanız gerekecek... Kısacası sizler de, bizler de çalışmak durumundayız. Çocuklar, doğaları gereği özgür ve sınırsız düşünebilen bilim insanlarıdır. Onların ilgilenmeyeceği ya da anlamayacağı bir şey bulmak zor. Bu küçük bilim insanların daha yaşamın ilk yıllarında gelişen merak duygusuna karşılık vermek, bu duyguyu beslemek, bilgilenme çabalarını yüreklendirmek çok önemli.

Orijinal Cindrella bu kadar mı kötü? Bir kadının ve erkeğin birbirine âşık olması, evlenmesi ve sonrasında çok mutlu olduklarına dair bilginin ne zararı var? Aslında hiçbir zararı yok. Hayat tabii ki sadece bilimden ibaret değil, kişilerarası ilişkilerin, sevgini, aşkının, evliliğin ne sakıncası olabilir ki? Bunlar da hayatın gerçekleri, üstelik çok da güzel gerçekleri. Ancak, küçük çocukların tek hayat amacı bu olmamalı. Masallar ve çizgi filmler bu ideal projeyi o kadar çok tekrarlıyor ki hiç değilse gerçek dünyaya döndüklerinde yaşamda başka şeylerin de olduğunu görmeliler. Mutluluğun tek şartının bir Prens ya da Prenses olmadığını anlamalılar. Hiç değilse onlara mümkün olduğunca çok alternatif sunabilmeliyiz ki seçimlerini yapabilsinler.

23 Nisan, hâlâ bu dünyadaki tek resmi çocuk bayramı. Bu ülkenin kuruluş felsefesi, çocukların ve onların eğitiminin ne kadar önemli olduğunu biliyordu; bayram, çocuklar için eğlenecekleri bir gün mutlaka ama biz yetişkinler için onlarla ilgili sorumluluklarımızı masaya yatırıp yeniden düşüneceğimiz bir zaman olmalı.

Prens mi?... Herhalde hâlâ balodadır.

Kaynakça: Miles, B. S. ve Sweet, S. D. (2016). Cinderstella: A Tale of Planet not Princes. APA.
*Başkent Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Furkan Öztürk ve başarısı Holografik bir evrende miyiz? Bilim kurgu filmleri hayatımızın neresinde? Çocuğun bulduğu fosil 202 milyon yaşındaymış Müzik yeteneği ve insan genleri