SOL Parti Ordu: Fındık piyasası şirketlerin tekelinde, üreticiler örgütlenmeli

SOL Parti Ordu İl Örgütü, fındık konusunda açıklama yaptı. Açıklamada, üreticinin fındık piyasasına müdahale edemediği, bu durumun fındık üreticilerini tüccarların, şirketlerin ve çikolata sanayinin belirlediği fındık fiyatlarına mahkûm hale getirdiği vurgulandı. SOL Parti, “Fındık üreticilerinin örgütlenmesi önündeki engeller kaldırılmalıdır” dedi.

SOL Parti Ordu İl Örgütü, fındık fiyatları ve üreticilerin sorunlarıyla ilgili açıklama yaptı. SOL Parti Ordu İl Başkanı Turgay Bekgöz tarafından yapılan açıklamada, fındık üreticisinin yıllardır ağır bir sömürü altında yaşadığı belirtildi.

Tekelleşme nedeniyle piyasada arz-talep dengesinin sağlanamadığını belirten Bekgöz, “2014 yılı don afetinden fındık fiyatı 22 liraya kadar yükselmişti. 2016 yılı hasadının ardından 14 lira dolayında seyretti. Ancak daha sonra 8 liraya kadar geriledi. 2017’de yapılan referandumun ardından TMO kilosu 10 liradan piyasaya girdi. Ama fiyatlar serbest piyasada 9-10 lira seviyesinde kaldı” dedi.

Bekgöz, üreticilerin örgütsüzlüğüne dikkat çekerek, bu durum nedeniyle fındık fiyatlarını belirleme konusunda şirketlerin, tüccarların ve çikolata sanayisinin etkin olduğunu dile getirdi.

“2000’li yılların başında IMF ve Dünya Bankasının dayattığı neoliberal politikaların sonucunda FİSKOBİRLİK’in yaşadığı yapısal dönüşümün payı büyüktür. Çünkü üreticiler lehine piyasayı düzenleyen ürün alım garantisi sunan bir yapı ortadan kaldırıldı” diyen Bekgöz, fındığa devlet desteğinin sağlanmasını ve fındık üreticilerinin örgütlenmesinin önündeki engellerin kaldırılması gerektiğini söyledi.

SOL Parti Ordu İl Örgütü Turgay Bekgöz tarafından yapılan açıklamanın tamamı şu şekilde:


SOL Parti Ordu İl Başkanı Turgay Bekgöz

FINDIKTA NE ZAMAN KAZANACAĞIZ?

Dünya fındık üretiminin yüzde 75’ini tek başına üreten fındık üreticilerimiz yıllardır ağır bir sömürü altında yaşamaktadır. Fındık piyasasında güçlü bir müdahale kurumu bulunmadığı için piyasa birkaç şirketin inisiyatifine kalmıştır. Tekelleşme nedeniyle piyasada arz/talep dengesi sağlanamamaktadır. 2014 yılı don afetinden fındık fiyatı 22 liraya kadar yükselmişti. 2016 yılı hasadının ardından 14 lira dolayında seyretti. Ancak daha sonra 8 liraya kadar geriledi. 2017’de yapılan referandumun ardından TMO kilosu 10 liradan piyasaya girdi. Ama fiyatlar serbest piyasada 9-10 lira seviyesinde kaldı.

TMO 2019 fındığını 16- 16.50 lira olarak alımlara başlamış, serbest piyasada 14.50-15 liradan başlayan alımlar ancak 2020 yılı itibariyle yukarı doğru evrilmiştir. ( Üreticinin elinde fındık kalmadığı veya çok az fındık olduğu dönem) haziran ayında serbest piyasada 26 lirayı bulmuştur. 2020 hasat dönemine girdiğimiz bu günlerde çok uluslu gıda ve tarım şirketleri üreticinin elinden ucuza almak için taban fiyat 22 lira açıklandığı halde 19 liraya almaktadırlar. TÜİK raporuna göre 2019 yılı fındık rekoltesi 800 bin ton olan fındığın 26 liradan 2020 TÜİK raporuna göre 500 bin tonlara düşmesi fiyatın yükselmesi gerekirken düşmesini engelleyememiştir.

Bu duruma gelinmesinde 2000’li yılların başında IMF ve Dünya Bankasının dayattığı neoliberal politikaların sonucunda FİSKOBİRLİK’in yaşadığı yapısal dönüşümün payı büyüktür. Çünkü üreticiler lehine piyasayı düzenleyen ürün alım garantisi sunan bir yapı ortadan kaldırıldı. Tüccarlar karşısında fındık üreticileri örgütsüz, tek başına bırakılan üreticiler de piyasanın kolay lokması haline getirildiler. Örgütlü ve bir arada olan aracı-tüccar, ihracatçı ve küresel tarım şirketleri fındık politikalarının tek belirleyeni oldular.

Fındık işlendiği zaman katma değer kazanan bir ürün. Fındık üreticilerinin örgütsüzlüğü ve ürünlerini birlikte işleyebilecekleri ortak bir işletmelerinin de olmamasından dolayı fındık piyasasına müdahale edemiyor, bu durum fındık üreticilerini tüccarların , şirketlerin ve çikolata sanayinin belirlediği fındık fiyatlarına mahkum hale getiriyor. Peki durum böyle diye tüccarlara şirketlere teslim olmak mı gerekir. Elbette hayır.

‘FINDIKTA SÖMÜRÜYE SON’

Fındıkta taban fiyatı uygulamasına dönülmeli, maliyet+%25 kar payı+insanca yaşam payı üzerinden belirlenerek Fiskobirlik devreye sokulmalı, devlet tarafından gerekli finansal destek sağlanmalıdır.

Ferrero ve emperyalist tekellerin faaliyetlerine son verilmelidir.

Fındığa devlet desteği yeniden sağlanmalı, fındık alımı devlet tarafından gerçekleştirilmeli, tefeci - tüccar sömürü mekanizması ortadan kaldırılmalıdır.

Fındık üreticilerinin örgütlenmesi önündeki engeller kaldırılmalıdır.

Sözleşmeli çiftçilik uygulanmasının önünü açacak, toprak satışını zorunlu kılacak yasalar kaldırılmalıdır.

Kooperatifleşme teşvik edilmeli, Fiskobirlik ve kooperatifler üreticilerin doğrudan yönetimlerine katılacağı, söz ve karar hakkına sahip olacağı bir biçimde demokratikleştirilmelidir.

Fındık üreticileri sosyal haklara kavuşturulmalıdır.

Fındık işçilerinin emeğinin karşılığını alabilmesi için insanca yaşam ve sosyal hakları temel alarak ücret belirlenmelidir.

Mevsimlik tarım işçilerinin sosyal hakları, insanca koşullarda barınma ve çalışma imkânları sağlanmalıdır.

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Üç şehirde toz taşınımı etkili oluyor Valilikten 'kadın kılığında okul çevresinde dolaşan kişi'yle ilgili açıklama Giresun’da nisan ayında karla mücadele Son İstanbul anketi: DEM Parti ve Yeniden Refah'ın oy oranları kaç? SONAR’ın Ekrem İmamoğlu’nu önde gösteren anketinin ardından Hakan Bayrakçı’dan açıklama