Unutmayız netekim

7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, ''Artık 12 Eylül 1980'i unutmalıyız'

NEZAHAT ALKAN-SİNAN K. BİLGENOĞLU / 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, ''Artık 12 Eylül 1980'i unutmalıyız'' dedi. Evren’in sözleri demokratik kamuoyu tarafından tepkiyle karşılandı. Evren, Manisa Valisi Orhan Işın'ı ziyareti sırasında, terörle ilgili bir soruya, ''Terör olayları yok diyemeyiz. Vardır ama, 12 Eylül 1980 öncesi gibi değil. O zaman terör, ülkemizin her ilinde vardı'' dedi. Bugün ile 12 Eylül öncesinin kıyaslanmasının doğru olmadığını belirten Kenan Evren, şunları söyledi: ''O zaman Türkiye'nin tüm illeri terörün etkisi altında idi. Bugün İzmir'de, Manisa'da terör var mı? Okullar açık, üniversiteler açık. Hiçbir sorun yok. Şimdi, 12 Eylül'de okullar açılıyor. 12 Eylül, eğitim ve öğretimin başlangıcı. Artık, 12 Eylül 1980'i unutmalıyız.''

 Kenan Evren'in ''Asmayalım da besleyelim mi?'' sözlerinin ardından 50 kişinin idam edilmesi, binlerce haksız gözaltı, tutuklama ve işkence görmesi, 50 bin kişinin vatandaşlıktan çıkarılması, milyonlarca kitabın yakılması, binlerce memur, işçi ve öğretim görevlisinin işini kaybetmesi ile hafızalara kazınan 12 Eylül Darbesi'nin üzerinden 25 yıl geçtikten sonra darbenin başrol oyuncusundan gelen sözlere toplumun çeşitli kesiminden gelen tepkiler şöyle;

 78'liler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can; ''12 Eylül'ü unutmak değil unutmamak gerekir, unutmamı z da mümkün değil. 12 Eylül, anayasasıyla, kanunlarıyla, Evren'in bizzat söylediği gibi derin devleti ile tahkim edilmiş, ekonomisi ile siyaseti ile kültürü ile hayatın her alanını tanzim ettiğinden dolayı ve 12 Eylül döneminden demokrasiye geçişte de darbecilerle ve darbe rejimi ile hesaplaşı lmadığından unutulmamalıdır. Evren gibi taçlandı rılan darbeciler varken darbe mağdurları yıllarca suçlandığından darbe rejimi bu ülkede kurumlaştı. Üstüne örtülen demokratik şal bu gerçeğ i değiştirmez. 12 Eylül hayatın her alanında yaşıyor bugün. Öyle bir yaşıyor ki içselleşti adeta ve süreklilik kazanan bir kimlik haline dönüştü. Türkiye'de insanın ve demokrasinin gelişmesinin önünde yaşayan en büyük engel 12 Eylül Darbesi'dir. Bununla hesaplaşmadan Türkiye'de insan, demokrasi gelişemez. Öncelikle 12 Eylül'le hasaplaşacağı z, 12 Eylül'ü Türkiye'nin toplumsal ve siyasal hayatından sileceğiz ve bu olana dek de unutmayacağız. Kenan Evren'in bu önerisi ve konuşması kabul edilebilir gibi değil. Kendisi suçludur yargılanmalıdır.

 DİSK Başkanı Süleyman Çelebi; 12 Eylül'ü unutmamız mümkün değil, tahribatı halen devam ediyor. 12 Eylül'ü yapanlar hesap vermeden unutturulması mümkün değil. Yarattığı tahribat ülkenin bugünkü durumuna zemin hazırlamıştır. Unutmak bir yana yargılanması gerekiyor. Biz bu konuda yasal girişimlerimizi sürdürüyoruz. Gerekiyorsa konuyu AİHM'ne taşıyacağız.

 ÖDP Genel Başkanı Hayri Kozanoğlu; Bugün 12 Eylül darbecileri bile 12 Eylül'ü unutalım diyorsa, bu antidemokratik tavrı savunamıyor demektir. Bu da 12 Eylül'ün Türkiye halkının vicdanında mahkum edildiğinin en açık göstergesidir. Ama hiçbir ülke geçmişi ile hesaplaşmadan antidemokratik darbeleri mahkûm etmeden, bunun suçlularını yargılamadan demokrasiye doğru kalı cı bir adım atamaz. Kenan Evren bu sözleri ile aslında bir şeyi doğruluyor . O 12 Eylül'ü unutmak istese de 12 Eylül'ün işkencelerine muhattap olan, ekonomik, politik ve toplumsal anlamda mağduriyete uğrayan yüzbinlerce insanın 12 Eylül'ü unutmasına, darbecileri vicdanında mahkum etmemesine olanak yoktur.

1517 idam cezası verildi
12 EYLÜL’DEN sonra kurulan sıkıyönetim mahkemeleri üst üste idam kararları vermeye başlarken, 1972’den beri fiilen uygulanmayan idam cezaları da hızla infaz edilmeye başlandı. Politik eylemleri nedeniyle hüküm alanların yanı sıra adi hükümlülerin infazları da gerçekleştirildi.

 1980-84 yılları arasında 50 kişi idam edildi. Bunların 18’i sol, 8’i sağ görüşlü ve 23’ü de adli suçtan hükümlüydü. Yönetim, idam cezalarının infazında ısrarlıydı. Kenan Evren 3 Ekim 1984’te Muş’ta yaptığı konuşmada "Hainleri asmayıp da besleyecek miyiz?'' diyor ve bu sözü uzun yıllar belleklerde yer ediyordu.

 12 Eylül döneminde sıkıyönetim askeri mahkemelerince 517 sanığa idam cezası verildi. Askeri Yargıtay’ın onayladığı idam kararlarının sayısı 124 oldu. Bunlardan, MGK’nın onayladığı ve onay sonrası hemen infazı yapılan 50’si dışındakiler için cezalar fiilen müebbet hapse dönüştü.

Unutturma siyaseti
 SOSYAL Psikolog Prof. Dr. Melek Göregenli ise ''12 Eylül ve diğer bütün açık ya da örtük darbeler, bireysel olarak milyonlarca insanı n hayatında yarattığı yıkımlar açısından, sadece "o yıllar'' da yaşanmış ve geçmiş kötü günler olarak ele alınamaz. Bu bakış açısı, toplumları iradesizleştirmeyi ya da en azından iradelerinin hiç farkında bile olamadı kları bir memleket ve dünya tasarımını besleyen iktidarların bildik "unutturma'' siyasetleridir. Dünya bugün, olup biten karşısında "hiç bir şey yapamayacağımız'', başka bir dünyanın mümkün olmadığı inancını insanları n içselleştirdiği, yapabileceğimiz en iyi şeyin kendi hayatlarımızı kurtarmak olduğ u fikrini dikte ediyor, kimse adaletin gerçekleşebileceğine ve bunun kendi eylemleriyle mümkün olduğuna, ne kişisel hayatı ne de başkaları için inanmıyor ve hareket etmiyor; küreselleşmenin insanına dair bu olgu, bizde belki de ilk darbeyle başladı. Bu coğrafyada, hiç kimsenin hiçbir şeyin hesabı nı "vermediği'' gerçeği, adalet duygusunu dolayısıyla adalet arayışını, adalete olan inancı yok etmekle kalmamış, "kötülüğü'' bir şekilde meşrulaştırarak sıradanlaştırmı ş, herkesin kendine göre bir adalet tarif etmesine yol açmıştır. Hukuk’un olmadığı ya da birilerinin, başta Ordu’nun hukuktan muaf olduğu bir yerde, demokratikleşme umudundan bile söz edilemez, çünkü demokrasiyi hayatı dönüştürerek, siyasi iradelerine inanan insanlar yapar. Bir toplum, her an basılabilecek "düğme''leri kollayarak ilerleyemez, ne istediğine bile karar veremez. Olsa olsa, ikide bir darbelerle hayatını parçalayan Ordusuyla bu denli özdeşleşmiş, otoriterliğin ve şiddetin her türlüsünü içselleştirmiş bir toplum çıkar ortaya'' dedi.

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Hoş geldin kadınım Hafriyat Karaköy açıldı BUGÜN BENİM, YARIN SENİN, HİÇBİR ZAMAN KİMSENİN:Küçük Asya incisi Sinasos -3 BUGÜN BENİM, YARIN SENİN, HİÇBİR ZAMAN KİMSENİN:Küçük Asya incisi Sinasos -2 Abdülhamitçiler, Osmanlıcılar, İslamcılar; nerdesiniz?