İnsanlık 101

Daha standart bir insanlık seviyesine çıkamadık gibi görünüyor. Büyük insanlık hayallerindeki eşitlik ve hoşgörüyü acaba hangi yılda bulacak? Acaba insan olmak ve insanca yaşamak, birbirimizden nefret etmek ve birilerini dışlamak mı? Bunca yıldır hayallerini kurduğumuz, özgürlük ve eşitlik kavramları aslında insanlığa ait olmayan değerler mi?

***

Kraliçenin ölümüyle monarşiyi de tekrar hatırlamış olduk. İnsanların başka insanlardan daha eşit olması hissi, bir ailenin, bir kanın, bir ırkın diğerinden daha yüksek bir ırk olması düşüncesi, bir halkın bir diğerinden daha halk gibi olma düşüncesi yıllardır bir türlü defolup gidemedi hayatlarımızdan. Tabii biraz ilerleme kaydettik. Mesela eskisi gibi bir kölelik sistemi yok. Neyse ki ırkçılık ve ayrımcılık, eskisi kadar popüler. Zamanda ve insanlıkta aynı anda ilerlenmiyor sanırım. Mesela son teknoloji ürünü iPhone 14 kullanıp, yine de memleketi LGBTİ belasından kurtarmak için kendiniz gibi insanlıkta ilerleyememiş akranlarınızla, bir ülkenin meydanlarını doldurabiliyorsunuz. Neyse ki bu hususta hükümetimiz de çok koruyucu. Evet, koruyucu ama insan haklarını değil de daha çok saçma sapan grupların duyargalı davranışlarını koruyucu. Mesela şimdi 4 öğrenci bir araya gelip “Üniversitelere özgürlük” dese sokağın ortasında, hemen kolluk güçleri teleportlanır, çocukların başına ne gelir artık orası da idarenin insafına kalmış olurdu. Üç avukat bir araya gelip “Adalet istiyoruz” dese hoppacık, yine polis teleport… Kadınlar 8 Mart’ta sokağa çıkamazken, “Bazı insanlar yok olsun” diyenler -hatta aralarından “Bunların asılması lazım” diyenler bile vardı, sokaklarda rahatça, huzur içinde ailelerini koruduklarını düşünebiliyor… Üzücü ve bilimsiz bir ülke olmak, bilimsizliği ve eğitimsizliği tabana yaymanın gayet doğal sonuçları bunlar. Halkını cahil bırak, daha güçlü ol. Tabii ki güç insanı bozuyor, mutlak güç artık Amerika’ya uçaklarla kendi zırhlı araçlarını götürecek, oranın caddelerinde ülkenden uçaklarla getirttiğin zırhlı aracında, güven içinde gezdiriyor.

***

Bundan yıllar önce, makul ses tonlu, hatipliği iyi bir adama soruyorlar “Eşcinseller hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye. Cevap “Maruz kaldıkları muameleyi insanca bulmuyorum” oluyor. Aynı insanın üzerine mutlak gücü verdiğiniz zaman ise neler olduğu ortada.

Aileyi korumak için yapılan yürüyüşün üzücü bir diğer tarafı da bir takım insanlara karşı ortak bir nefretle yapılmış olmasının yanı sıra istatistiki olarak da o yürüyüşe katılanların çocuklarından belli bir miktarın, nefret ettikleri “şey” olma ihtimali. Tabii ki anlamadığı her şeyi hastalık, anlaşamadığı herkesi düşman olarak gören toplumlar için üzücü bir durum. Daha da üzücüsü belki o gösteride de ait olduğu topluluğun baskısına maruz kalmamak için yürüyenler de olabilir. Bilemeyiz. Hani bazı tavuk markalarının logolarında tavuk karakteri elinde tavuk butuyla poz veriyor ya, işte onun gibi bir durum. Aslında kendi kuyruklarımızı ısıran ouroboroslar gibiyiz.

***

Henüz insanlığa çok var. Görünen o ki, herkesin eşit, özgür ve huzur içinde yaşamasını sağlayacak şey ise otorite. Otorite bunu istemezse, işler daha da zorlaşıyor. Ama doğanın akışına kimse engel olamıyor. O sular akmak istedikçe, hangi çılgın beni tutacakmış şaşarım dercesine daha birlikte, daha kuvvetli ve daha güçlü oluyor nehirler. Her barajın tutabileceği bir kapasitesi var. Öfkenin, nefretin, ayrımcılığın ve ırkçılığın tuğlaları ise sandıkları kadar güçlü değil. Yalnız değiliz, yalnız değilsiniz.

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
İSKİ duyurdu: İstanbul'da barajların doluluk oranında son durum “Murat Kurum kazanacak” diyen burç spekülatörü tüy dikti: “Doğum saati yanlış” Koza Altın’ın gözü şimdi de yaylalarda Giyim, moda sektörü iklim krizini tetikliyor Cin şişeden çıktı bir kere!