Jezabel!

“Gözlerin gözlerime değince / felâketim olurdu ağlardım / beni sevmiyordun bilirdim / bir sevdiğin vardı duyardım /… / öldüreceğimden korkardım / felâketim olurdu ağlardım”

Kadının ve aşkın çokça ölmeyle, öldürmeyle, felâketle anıldığı bir memleket burası…

Bundan pek rahatsız olsa gerek (!), “dünya lideri” Cumhurbaşkanımız, 1. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nde “Kadınların ihtiyacı olan şey nedir?” diye sordu ve yanıtladı.

Diğer dünya liderleri onun her yerde 1. sayfalardan haber oluşunu kıskanmıştır mutlaka: “Burada bazen erkek kadın eşitliği diyorlar. Kadın kadına eşitlik doğru olandır. Erkek erkeğe eşitlik doğru olandır. Ancak kadının özellikle adalet karşısındaki eşitliği asıl olandır. Kadınların ihtiyacı olan, eşitlikten ziyade eşdeğer olabilmektir. Yani adalettir. … Kadın ile erkeği eşit konuma getiremezsiniz, o fıtrata terstir.”

Eşitlik, eşdeğerlik, adalet, fıtrat… Colomb, Amerika ve Küba’daki cami ile dünyayı tarih, coğrafya bilgisine hayran bırakan Erdoğan, bu kavramları sere serpe kullanışıyla da felsefi birikimine şapka çıkarttırdı.

Ve de teolojik derinliğine: “Bizim dinimiz kadına bir makam vermiş, annelik makamı. … Bunu feministlere anlatamazsın mesela, onlar anneliği kabul etmiyor.”

Tanıdığınız “mükemmel anne feministler” olabilir… Ama boş; koca Cumhurbaşkanı onları “anneliği bilmez” ilan etti bir kere!

“akşamlar bir roman gibi biterdi / jezabel kan içinde yatardı”

Attillâ İlhan, “Üçüncü Şahsın Şiiri”nde “Jezabel”i iş olsun diye araya katmamıştır, iş olsun diye yatırmamıştır kanlar içinde.

“Jezabel” İncil ve Tevrat’ta geçen bir kral karısıdır, lanetlenmiştir. İncil’in ve Hıristiyanlığın dilinde en kötüsüdür fahişeliğin…

Bu aybaşında, Kenya’nın başkenti Nairobi’de, bir otobüs durağında, mini etek giyen bir kadının elbiselerini parçalayarak onu çırılçıplak bırakan erkekler “Jezabel” diye bağırıp durdular linç ayinleri sırasında.

Onların Hıristiyan ahlakları ve dini değerleri bir kadının “Jezabel” diye lanetlenmesi için mini etek giymesini yeterli sayıyordu.

O gün bu gün Nairobi, bizim memleketin de aşina olduğu bir sloganla, “Benim giysim, benim tercihim” diyen kadınların hak ve özgürlük savaşının ön cephesine dönüştü.

Kadınlar bunu haykırarak sokaklara çıkarken, erkekler yine dikildi karşılarına. Geçen Pazar, iki erkek, “matatu”da (dolmuş) teyzesiyle birlikte seyahat eden kıza saldırıp soymaya kalktılar. Eteği mini falan da değildi; ama o adamlara ve onların değerlerine göre, “Bir kadın ancak kocasının yanında etek giyebilir”di.

Afrika’nın şurasında burasında birbirlerini öldüren Hıristiyan ve Müslüman erkekler, kadına karşı birleştiler Kenya’da! Birleşip, hak ve özgürlük için sokaklara dökülenlerin “ahlaksızlığını” protesto etmeye başladılar. Müslüman İbrahim Oshoze, “Afrikalı kadınlar neden kendi vücuduna saygısı olamayan Batılı kadınları taklit ediyor” diye sordu facebook sayfasından, ve ekledi: “Yarı çıplak giyinen hiçbir kadın başarılı bir evlilik yapamaz.”

Liselere evlilik dersi koyalım diyenleri, öğrenci yurdunda “Eş seçimi ve evliliğe hazırlık” semineri akıl edenleri anımsayın. Kenya’da değil, burada!

Konuşan kendi adına kadın ve çağın değerleri olmayınca böyle işte; “toplumsal” olan zamanla yasalaşıyor da!

Kenya anayasası cinsiyet ayrımcılığını yasaklasa da, yüzde 20’si kadın olan Kenya parlamentosu “çokeşliliği” de meşrulaştıran pek çok yasayı kabul etti. Uganda’da şubat’ta kabul edilen “pornografi” yasası, oraya giden “sinsi” yollardan biri diye mini eteği de ceza kapsamına aldı.

Gerekçe hep aynı; örf, adet, kültür, toplumsal değerler ve onların dayanağı din…

Kadını ancak evlenip çocuk yapınca “fıtrat”ına uygun bir yere oturtan, ancak anne olunca altına cenneti serdiği ayaklarını öpen, ve ne yayıp ne yapmaması gerektiğini erkek ağızların sıraladığı dinsel temelli örf, adet, gelenek ve göreneklere dayandıran kafanın Müslüman mı, Hıristiyan mı olduğu pek fark etmiyor.

Oradan bakınca sadece “Jezabel” görülüyor; kanlar içinde yatıyor!

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
'Denizbank‘ın limanı İsrail’ Hoş geldin kadınım Abdülhamitçiler, Osmanlıcılar, İslamcılar; nerdesiniz? Tuvalden taşan toplum Hitler’e çay! Misafiri var...