Talan mı yaşam mı?

Gün geçtikçe derinleşen ekonomik çözümsüzlükten etkilenmeyen kesim yok. Üretimin döngüsünden kopmuş inşaat ekonomisinin etkisiyle yoksul ve dezavantajlı kesimler çaresizlik içinde. Yaşam sadece ayakta kalma savaşı. Umutlar tüketmiş durumda. İntihar haberleri, çaresizlik peş peşe can alıyor. Büyük ve kesif bir mutsuzluk sokaklarda ağırlığını hissettiriyor.


20 yıldır iktidara çökmüş; toplumdan kopuk; ülküsü kendi ideolojisini dayatmak, kadrolaşmak, amacıysa belli çevrelerin, cemaat ve tarikatların zenginleşmesiyle kişisel kalkınma sağlamak olanlar yoksullukla alay ediyor. Onlara göre “ekmek alamayan yok”, tevekkül etmeyen düşmanlar var. Her fırsatta her sorunun adresi olarak da Cumhuriyetin kurucu partisi var. Sanki 1923’ten beri tek parti iktidarıyla yönetilmiş bir ülkeye 2023 hedefiyle kurtarıcı yeni bir nefes geliyor. İktidar yıl yıl memleketin içini her anlamda boşaltıyor. Kamu arazileri, üreten kâr eden devlet yatırımı kamu kurum ve kuruluşları satılıp, varlık fonuna aktarılıp borç batağına terkediliyor. Toplumsal ve kültürel birikim de yok ediliyor.

***

Bunları her fırsatta dile getiriyoruz. Yeni bir iktidar, yeni bir anlayış gerek diyoruz. Bu yeni iktidarın neyi nasıl değiştireceğini anlatmak için en önce bakılması gereken yer yerelde sunulan hizmet ve sağlanan dönüşümdür. Yerel yönetimlerimiz üzerindeki ağır baskının nedeni de bu. Başka bir anlayışın, başka bir yönetimin mümkün olduğunu halkın deneyimine sunan başarılı yerel yönetim örneklerinin görünürlüğü üzerine düşünüyor ve çalışıyorum bir süredir. Sosyal Demokrat, toplumcu belediyecilik anlayışının unutturulan, üzeri örtülen, karalanan çünkü toplumsal faydayla karşılık bulmuş başarı öykülerinin anlatılmasıyla, çoğaltılmasıyla, paylaşılması ve farklı bölgelere de aktarımıyla kastettiğimiz yeni anlayışı topluma aktarmak ve oy için ihtiyaç duyulan güveni inşa etmek mümkün. Bu örnekler çoğu zaman iktidar tarafından kendisine fayda sağlayacak şekilde içi boşaltılarak kullanılıyor, sahipleniliyor oysa. İzmir Gültepe Belediye Başkanı Aydın Erten’in Tanzim Satış örneği gibi.

***

Geçtiğimiz haftalarda İzmir’in en eski semtlerinden kadim bir kültürün izlerini taşıyan Basmane’de çok değerli bilgiler alarak bir inceleme ve bilgilenme gezisi yaptım. Gördüklerim, dinlediklerim çok etkileyiciydi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer “arka sokaktakiler” için toplumsal anlamda fark yaratan çok ciddi ve önemli işlere imza atıyor. Tunç Soyer’in seçim vaatleri arasında en önemsediğim ve dikkat çeken dezavantajlı bölge ve yurttaşlara öncelik verecek bir belediyecilik anlayışı ile ilgili söylemleriydi.

Tunç Soyer başkanımızın bu anlamlı yaklaşımını olanca somutluğuyla her köşesi ayrı bir tarih ve deneyim barındıran Basmane sokaklarında gözlemledim. Gerek halkı yaşamdan, kültüründen ve alışkanlıklarından kopartmadan kent tarihine saygılı bir dönüşüm programı gerekse yoksul, dezavantajlı yurttaşlara sunulan hizmetlerle örnek bir yerel yönetim modeli yürütülüyor.

***

Geçmişte İzmir’in en gözde merkezlerinden olan tüccarların, kentin ileri gelenlerinin yerleşim yeri, gara ve fuara yakınlığıyla turistlerin de konaklamak için öncelikli tercihi bu semt şimdilerde çeperindeki gecekondulardan genişleyen bir yoksulluğun merkezi. Daha iyi bir hayat arayışı ile gelen göçmenlerin sığındığı tarihsel dokusunu çöküşe teslim eden bir semt. Tunç Soyer mahallenin kalkınması, mahalle sakinlerinin daha iyi yaşam koşullarına sahip olması için çalışmalar yürütüyor. Basmane’de kepenk kapatma noktasına gelen esnafa nefes olurken kent varlıklarını da işlevleriyle koruyarak semt halkına yaşamın içinde umut ve mutluluk sebepleri sağlıyor. Temizlik ihtiyacı için elektrik ve su parasını ödeyemeyen, hamama gidecek parası olmayanlar için kapanmak üzere olan 650 yıllık tarihi hamamın temizlik ve bakımını sağlayarak haftada 2 gün erkeklere 1 gün de kadınlara ücretsiz hijyenik temizlik, kıyafet ve bakım olanağı sunan proje anlatmak istediğime en iyi örneklerden biri. Hem kent tarihinin kesintiye uğramadan devamı için aynı yerde aynı işlevi gören tarihi hamam kurtuluyor hem hamamı işleten esnaf kurtuluyor hem yoksul halk en temel ihtiyacına kavuşuyor. Yine ara sokaklarda yer alan tarihi Altınordu Spor Kulübü binası restore edilerek yaz aylarında bahçeye kurulacak portatif havuz ile çocukların yüzme öğrenip ‘İzmir sıcağı’nda serinleyip çocukluklarını yaşayabilecekleri bir alan sunuluyor. Semtin konakları, sinemaları, oteller sokağındaki tarihi binaları restore edilerek kurtarılırken semt yaşamı canlanıyor. Bıçakçı Han’la başlayan kültürel buluşma Yıldız sineması restorasyonuyla devam ediyor. Hem de sinema olarak kalacak bu mekân semtin yeniden hareketlenmesini sağlayacak. Tarihi otel sokağının en önemli binaları elden geçerken öğrenciler için yurt olacak. Tunç Soyer Basmane’yi “sakin metropol” olarak tanımlayan projesiyle arka sıralarda yaşayan yoksul halk için yaşamı özgürleştiriyor, yaşamı hak ettikleri gibi deneyimleyerek umutlu ve mutlu olmak için bir kol uzatıyor. Kenti kültürüyle koruyarak turizm için de önemli bir fırsat yaratıyor. Gördüm ki şimdi artık Basmane de Kadifekale, Agora, Kemeraltı gibi Tunç Soyer’in vizyonu ve birikimiyle önemli bir gelişim ve dönüşüm içerisinde.

***

Kentsel dönüşümden yıkım ve yandaş müteahhitten başka kimseye kazandırmayan yeni yüksek bloklar anlayan iktidarın bu değişimi anlamlı bulmasını bekleyemeyiz elbet. Basmane Garı bakanlık tarafından detayları bilinmeyen hatta saklanan bir projeyle restore ediliyor. Otel olacağı söylentiler arasında. Basmane Garı gar olarak kalmalıdır. Dünyanın her yerinde tarihi istasyonlar çalışmaya devam eder. Kent için bir bellek ve hizmet merkezi olmaya devam eder. Bir başka olumsuz örnek ise Urla’da. Yerelin yaşam dinamiklerini, toplumun beklentilerini, alışkanlıklarını hiç bilmeden başka bir kentten kayyum olarak atanarak yerel yönetimi ele geçiren Murtaza Dayanç pandeminin olumsuz koşullarına ek olarak ekonomik yıkımın en ağır şekilde hissedildiği günlerde Urla’nın kimi 40 yıl, en yenisi 20 yıldır Gelinkaya’da kafe işleten esnafının kazanç kapısını dozerlerle yıkarken, onlarca ağacı da telef ediyor. Proje alanı olarak ilan ettiği yerde proje detayını kimse bilmezken Urla halkı yıllardır denize girdiği, nefes aldığı mekânlar için imza toplamaya başladı. Daha önce CHP belediyelerinin denetimi ve düzenlemeleriyle ruhsatlı bu esnafın kapanan işletmelerinin yerinde artık belediye şirketinin işletmesi olacakmış. Her gün tarım alanları, sit koruma alanları, ormanlık arazilere imarsız inşaatlar yapılırken küçük esnaf cezalandırılıyor. Belediyeye ait Güvendik mahallesindeki kamu hizmet alanı doğrudan Çevre Bakanlığı tarafından imar plan değişikliği askıya çıkarılıyor. Urla’da anlatılacak şey çok. Bunlar sadece anlayış farkı için kısa birer örnek. Urla bir başka yazı konusu.

Günün Manşetleri için tıklayın
Çok Okunanlar
Molozlar arasında kalan işkencehane İSKİ duyurdu: İstanbul'da barajların doluluk oranında son durum “Murat Kurum kazanacak” diyen burç spekülatörü tüy dikti: “Doğum saati yanlış” Sırada mücadele var Giyim, moda sektörü iklim krizini tetikliyor