İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'ne ilişkin açıklamasında "Taksim Meydanı toplantı ve yürüyüşler için uygun değildir" ifadelerini kullandı.

Kaynak: Haber Merkezi
İktidar, hukuksuz ve keyfi 1 Mayıs yasağını sürdürüyor!
Fotoğraf: AA

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 1 Mayıs İşçi Bayramı hakkındaki açıklamasında, Taksim’de yapılmak istenen kutlamalara izin verilmeyeceğini açıkladı.

Anayasa Mahkemesi’nin geçen aralık ayında verdiği hak ihlali kararını görmezden gelerek yasağı duyuran Yerlikaya, önceliklerinin “Mega şehrin huzuru, güvenliği ve kamu düzeni” olduğunu savundu.

Oysaki 2010 yılında aynı AKP iktidarı Taksim’i yeniden 1 Mayıs kutlamalarına açmış, 2012’ye kadar da meydanda yapılan kutlamalarda hiçbir sorun yaşanmamıştı. Ancak 2013’ten itibaren tekrar getirilen keyfi yasak kararı nedeniyle daha sonraki yıllar polis şiddetine sahne olmuştu.

 

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'ne ilişkin İçişleri Bakanlığı GAMER Salonu'nda basın açıklaması yaptı.

Yerlikaya, 1 Mayıs için İstanbul Valiliği'ne başvuran konfederasyon ve belirli sayıdaki temsilcilerin Taksim anıtına çelenk bırakabileceğini söyledi.

Yerlikaya şunları söyledi: 

"1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü nedeniyle, şimdiye dek 55 ilimizde, 103 ayrı etkinlik müracaatı yapılmıştır. Ve bunların tamamına izin verilmiştir. İstanbul’la ilgili olarak ayrı bir parantez açmak istiyorum. Zira İstanbul, medeniyetimizin baş tacı. Dünyanın 15. büyük metropolü ve nüfusu, 131 ülkeden daha fazla. 2023 yılında yaklaşık 17.5 milyon turist ağırlayan İstanbul, aynı zamanda eğitimin, kültürün, sanatın, ticaretin ve üretimin de merkezidir. Bizim önceliğimiz de böylesine önemli bir mega şehrin huzuru, güvenliği ve kamu düzenidir elbette. Yine bildiğiniz üzere İstanbul genelinde, toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergahı, valiliğimizce her yıl ocak ayında tespit ve ilan edilmektedir. Ve bu yıl İstanbul’da 40 ayrı yer ve güzergâh ilân edilmiştir.Tıpkı geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi. İşçi konfederasyonları ve onlara bağlı sendikaların ilan edilen yerlere yaptıkları müracaatlara izin verilmektedir.

"TAKSİM 1 MAYIS İÇİN UYGUN DEĞİL"

Ancak bu yıl; 1 konfederasyon ve bazı sendikalar 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak için, hem yazılı başvuruda bulundular, hem de 'Taksim’de Buluşalım' çağrısı yapmaya devam ediyorlar. Oysa kendilerine bu taleplerine izin verilmeyeceği, İstanbul Valiliğimiz tarafından yazılı olarak bildirildi. Ayrıca görüyoruz ki, terör örgütleri de son bir haftadır 54 ayrı sosyal medya hesabından 'Taksim Meydanına gelin' çağrısı yapıyorlar. Burada çok açık ve net bir şekilde ifade etmek istiyorum: Taksim Meydanı, 'Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu' kapsamında belirlenen ve ilan edilen, yer ve güzergahlar arasında değildir. Çünkü, Taksim Meydanı ve çevresi, konumu itibarıyla toplantı ve gösteri yürüyüşü için uygun değildir. Araç ve yaya akışının çok yoğun olduğu bu bölge, güvenlik tedbirlerinin alınmasını zorlaştırdığı gibi, kişi hak ve özgürlüklerinin korunmasında da ciddi riskler barındırmaktadır.

Bir hak ve özgürlüğü koruma adına, mülkiyet hakkı, serbest ticaret yapma hakkı, seyahat hak ve özgürlüğü ile diğer kişisel hak ve hürriyetleri riske edilemez. Hele ki sosyal medyadan çağrı yapan terör örgütlerinin, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlamalarını bir eylem ve propaganda sahası haline getirmelerine asla ve asla müsaade etmeyeceğiz."

AYM, 1 MAYIS YASAĞINI KALDIRMIŞTI

Anayasa Mahkemesi geçen aralık ayında aldığı kararla Taksim Meydanı'nda yapılacak 1 Mayıs kutlamalarının yasaklanmasının hak ihlali olduğuna hükmetmişti. AYM, Taksim'de kutlama yapılmasının engellenmesinin "Anayasa'nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının engellenmesi" olduğuna karar vermiş ve ve Taksim'in işçiler açısından sembolik anlamı olduğunu belirterek, "Taksim Meydanı emekçilerin ortak hafızasıdır" demişti.

AYM'nin kararında şu ifadelere yer verilmişti:

"1 Mayıs'ı Taksim Meydanı'nda kutlamak isteyen başvurucuların gösteri ve yürüyüş hakkına yönelik olarak zor kullanılmak suretiyle dağıtılması şeklindeki müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı ve demokratik bir toplumda gerekli olduğu ilgili ve yeterli gerekçelerle ortaya konulmarnıştır.

Açıklanan gerekçelerle Anayasanın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır."