Tamam, bütün hafta boyunca hakkında çokça yazıldı, konuşuldu ama Başbakan’ın Seyrantepe’de ıslıklanıp, yuhalanıp apar topar stadı terketmesi üzerine

Tamam, bütün hafta boyunca hakkında çokça yazıldı, konuşuldu ama Başbakan’ın Seyrantepe’de ıslıklanıp, yuhalanıp apar topar stadı terketmesi üzerine ben de birşeyler yazmak istiyorum, müsaadenizle... Bunların bir kısmı zaten söylenmiş şeyler de olabilir. Olsun. Hazır böyle bir hadise yaşanmışken, insan yazmadan edemiyor.

Çünkü... Kendinden emin, gücünden kuşku duymayan, herşeyin doğrusunu ben bilirim diyen, halkın vergileriyle yapılmış kamu yatırımlarını şahsi lütfuymuş gibi göstermekten sıkılmayan bir muktedirin hiç beklemediği bir anda binlerce insanın ıslıklarına, yuhalamasına maruz kalmasının iç ferahlatıcı bir yanı var. Maiyetiyle birlikte -asık suratlar, çaktırılmamaya çalışılan bir şaşkınlık ve hayal kırıklığı eşliğinde- olay yerini kaçarcasına terketmesinin de eğlenceli bir yanı...

* * *

Güya 300 kişi stada örgütlü olarak girmiş; 30-40 kişilik gruplar halinde stadın muhtelif yerlerine dağılmışlar ve Başbakan’a yönelik protestoyu örgütlemişler! Son zamanlarda duyduğum en komik, en acınası senaryo. Niyetleri muhtemelen Seyrantepe’den Ergenekon çıkarmak. Yakında onu da yaparlarsa şaşmamak lazım. Galatasaray taraftarının neyi eksik! Zaten bu tribün müdavimleri ezelden beri ‘örgütlü’dür. Yanlış mı?

Asıl maksat, zevahiri kurtarmak. Başbakan her gittiği yerde şakşakçılar tarafından karşılanıyor ya, ‘tarafsız saha’da aynı şey olmayınca ezberleri bozuluverdi. Islığı yiyince hemen nasıl ağızlarını bozup hakiki kimliklerini faş ettiler. “Şerefsizler... Kuşbeyinliler... Nankörler... Sefiller...” lafları uçuşmaya başladı. Bu hakaretleri edenler hükümete bağlı bürokratlar... Başbakan da Galatasaray’ı tehdit ediyor, “Stadın devri henüz yapılmadı” diye. Kasımpaşa’ya ver o zaman Seyrantepe’yi, olsun bitsin. “Parasını ben verdim” diyor. Allah Allah! Ülker distribütörlüğünden kazandığın para mı? Halktan toplanan vergilerle yapılmış bir staddan bahsediyoruz, havuzlu villalardan değil. Üstelik, Galatasaray stat için “Allah kuruş” harcamamış. (Allah kuruş! Bu ne demekse?) Ali Sami Yen Stadı’nın arazisi ne oldu? Kenan Başaran’ın Radikal’deki haberi durumu gayet net olarak ortaya koyuyor: Galatasaray, Seyrantepe Stadı için Mecidiyeköy’ün orta yerinde çok daha kıymetli bir araziden feragat etti. Bu alış verişten TOKİ’nin elde edeceği muhtemel gelir 500 milyon lira; kârı ise 200 milyon lira. Dolayısıyla ortada bahşedilmiş bir ulufe yok.

İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, “görüntüler elimizde, üzerinde çalışıyoruz” diyor. Akıl alır gibi değil. Anlaşılan devletin ilgili birimleri, Başbakan’ın ıslıkla protestosunu Hrant Dink cinayetinden daha fazla önemsiyor. Aksi olsa, dört yıldır süren dava şimdiye kadar sonuçlanır, aşağılık suikastin gerisindeki güçler açığa çıkarılırdı. Bu memleket böyle bir yer. Başındaki hükümet de böyle bir hükümet. Devlet görevlilerinin dahil olduğu suçlarda sıfır siyasi irade, kendisine yönelik protestolarda topyekun seferberlik!

* * *

Bir de böyle bir protesto ilk kez yaşanıyormuş gibi davranılıyor. Aynı şey Dünya Basketbol Şampiyonası’nda Ankara’da olmadı mı? Bu defa daha fazla acıtmasının nedenlerini düşününce aklıma iki ihtimal geliyor. İlki, “parasını verdikleri yerde kendi düdüklerinin çalacağını” düşünmeleri... İkincisi, yüzde 58 façasının çizilmesi...

Yeri gelmişken, Adnan Polat ve Galatasaray yönetiminin süt dökmüş kediye dönmeleri de iç burkucuydu. Protestocular Galatasaraylı olamazmış! Staddaki insanlar ya kombinesi olanlar ya da sizin davetiye-bilet verdikleriniz... Kombinelere dünya kadar parayı ödeyenler Galatasaraylı değil de Fenerli mi? Kime verdiniz o davetiyeleri? Çarşı’ya mı? Galatasaraylı olmak iktidara şakşakçılık yapmak mı?

* * *

Bu arada... Galatasaraylı arkadaşlarımdan mail alıyorum. Bana nazire yapıyorlar. “Hadi bakalım” diyorlar, “Çarşı ne yapacak bu konuda?”

Bir adım geride kaldığımız doğru. Ne yapalım, Başbakan’ın İnönü’ye teşrifini beklemekten başka çare yok. Evet, sayın Başbakanım... İnönü’ye de bekleriz.