Bir yanardağın ettiği...

İzlanda’da bir yanardağ patladı. Çevreye hükmettiği iddiasındaki özde değil sözde mükemmel insan türünün aynı sözdelikteki sistemi on dakkada çöktü.
Havaalanları insan seli oldu, kilitlendi.
Ekonomist müsveddeleri hemen külfetin muhasebesini tutmaya başladılar. Efendim havayollarının zararı şu kadar milyon dolarmış...
Bir grup da yanardağın (ya da üstündeki buzulun) adı ile eğleşti. Eyyafyallayöküll falan gibi çok doğal olarak İzlandaca olan ismin nasıl söyleneceği, ne anlama geldiği mesele oldu.
Bir İtalyan bakan hanımefendi Türkiye’ye geldiğinde ağzının suyuna sahip çıkamayan medya baronları, bu yeni oyuncak ile birkaç gün idare ettiler.
Yanardağdan gelen külün İstanbul’a ulaşması halinde nasıl nefes alınması gerektiğini anlatan bol unvanlı adamları çıkartıp demeç verdirdiler.
Onlar da işin tuhafı uzun uzun anlattılar.
Hiçbirisi “yahu kardeşim bu volkanın külünün içeriği üzerine henüz bir araştırma yayımlanmadı ki, ben de gidip görmedim, incelemedim zaten bu bizim uzmanlığımız değil şimdi ben ne söyleyeyim” demedi.
Utanmadan anlattı.
Aralarında asit yağmuru yağacakmış diyenler bile oldu.
Maskaralık diz boyuydu.
Medyada en gülünç başlıklar arasında birinciliği:
“Volkan öfke saçtı”ya verdim ben naçizane.
Kime kızdı ki bizim İzlandalı anlamadık.
Belki olur olmaz yerlere hidroelektrik santralı yapanlara kızmıştır.
Belki ormanları peşkeş çekenlere kızmıştır.
Belki önce Çevre Bakanlığı ile Orman Bakanlığı’nı sonra da Devlet Su İşleri’ni tek çatı altında birleştirip bundan fayda umanlara kızmıştır.
Belki maden şirketlerine parsel parsel bir ülkeyi pazarlayanlara kızmıştır.
Belki olmadık yerlere nükleer santral yapanlara kızmıştır.
Belki her yere asfalt döşeyenlere, ağır metalleri boydan boya bir ülkeye yayanlara kızmıştır.
Belki hazırlanmakta olan biyogüvenlik yasa tasarısı içerisine bilimsel araştırma yapılsın diye bir madde ekletip bu yolla tıpkı yıllardır yaptıkları gibi  binlerce genetiği değiştirilmiş organizmayı ülkeye sokmaya çalışanlara kızmıştır.
Belki gıda mühendislerini, biyologları, veteriner hekimleri ve işinin ehli ziraat mühendislerini kapı önüne koyup sözüm ona şirketlerin önünü açmaya çalışıyoruz diyenler kızmıştır.
Yahu belki de tarımsal ilaçları kontrolsüz kullananlara,
Ya da...
Ülkede bal fazlası olduğu halde Çin balını Arjantin balı diye ambalajlayıp bal ithalatına izin verdiren koca koca makamlara kızmıştır.
Yok be!
İzlanda’da olur mu bunlar.
Demek ki başka bir şeye kızmış.
Aman diyelim de Ağrı Dağı ile Hasan Dağı bu işi duymasın.
Bir kızarlarsa.
Siz külü dumanı o zaman görürsünüz.