Toplumun genç kesiminde son yıllarda hızla gözlemlenen fenomen olma duygusunun özünde yükselmek için önce öteki kavramını oluşturmak...

Toplumun genç kesiminde son yıllarda hızla gözlemlenen fenomen olma duygusunun özünde yükselmek için önce öteki kavramını oluşturmak ve ardından ötekinin üzerine iftira atma ve karalama yöntemleri başı çekiyor
B ienal ve diğer alternatif sanat hareketleri, İstanbul’daki yoğun yağışlar neticesinde oluşan sel nedeniyle az sayıdaki katılımcı ile devam ededursun, hafta içerisinde yansımalarını duyduğumuz ‘sahte bbg evi’ haberiyle hepimiz adeta bir antik kent kalıntısı bulunmuşçasına gelişmelere dikkat kesildik. Bu olay başlı başına bizi heyecanlandırdı. Çünkü hiçbir yerli sanatçının aklına gelemeyecek kadar çarpıcı senaryonun sahneleme süreci uzun sürmeden uygulayıcıları suçüstü yakalanmıştı.
Sanırım yeryüzünde sadece biz toplumlara özgü bir cesaretle ‘hile ile ve cebren’ kotarılmış bu aldatma aksiyonunda, gencecik insanlar heveskârlıkları ve kafadan 3G meraklı oluşları neticesinde, şöhret tutkusuyla bir ‘rütbe-i tenzil’ ve ‘vaka-i adi’ dizisi yaşamak zorunda kaldılar.
Uzun zamandır aptal kutusu televizyonlardaki dizilerde servis edilen toplumdışı hayatlar birilerini cesaretlendirmiş, özendirmiş ve harekete geçirmiş olmalı ki bu talihsiz hayatlar yaşandı ve bitti. Ancak sahte BBG, umalım ki ilk ve son kötü örnek olsun bu toplumun bireylerine... Çünkü maazallah genç şöhret adaylarımıza ‘sizi dizi filmde oynatacağız’, ‘sizi sinema filminde oynatacağız’ reklam bağırtıları ile tantanalı bir şekilde yeni bir faciaya daha özendirebilirler.
Şöhret olmak isteyen cahillere umut vadeden televizyon dizilerinin ve sinema filmlerinin öncesinde ve sonrasında neler yaşandığını da bilmiyoruz elbette. Çünkü setlerde oyuncuların ve set emekçilerinin yaşamakta olduğu ağır çalışma koşulları hepimizi düşündürmüyor değil. Yanısıra dizilerde rol alanların oyunculuklarının yerlerde süründüğünü de belirtmeden geçemeyiz herhalde.
Toplumun genç kesiminde son yıllarda hızla gözlemlenen fenomen olma duygusunun özünde; yükselmek için önce öteki kavramını oluşturmak ve ardından ötekinin üzerine iftira atma ve karalama yöntemleri başı çekiyor. Bu toplumsal hastalık sadece film setlerinde değil elbette. İşten atılırım kaygısıyla özel üniversitelerde veya özel sektörde personel olarak görev alan koca koca insanlar, üst’leriyle (erk ) astlarının kulisini yapma, dedikodusunu etme hastalığına tutulmuş vaziyette. Kabızlıklarını ya da hazımsızlıklarını bu şekilde örtmek, üstlerine şirin gözükmek ve kötü huydan beslenmekten geri durmuyorlar gafiller.
Ve bu ‘Faul tipler’ kuraldışı hareketlerle kendi benzerleriyle dar alanda kısa paslaşmalar yaparak güç oluşturmaya, kötülüğün gücü adına kenetlenmeye devam ediyor.  ‘Ben yaptım oldu’ yaklaşımındaki bu bilgiçler, pek de pişkinler üstelik. Kolayca yalan da söyleyebiliyorlar. Onlara göre para önemsiz bir değer gibi gözükse de para için her şeylerini vermeye hazırlar. Kültürel anlamda herhangi bir mirası olmayan bu kasabalılar, (ne köylü olabilmiş, ne kentli) bulundukları çevrede yetkileri ele geçirdikten sonra, krallıklarının sonsuza kadar süreceğine de inanıyorlar.
Öte yandan yazının girişinde belirttiğim türde dekadan işler üreten bizim kavramsal ve plastik sanatçılarımız ise hayatı teğet geçen işleri ile küratörlerin ağzının içine bakarak hayat buluyorlar dar çevrelerinde. Daha önce çokça benzeri yapılmış resimleriyle, sergileriyle. Bu kasabalılar topluluğu, nüfus bakımından çok olmasalar bile önemli köşelere tayin edildiklerinden, onun bunun adamı olduklarından, biz onları en iyi filmi çeken yönetmen, en virtüöz oyuncu, en popüler ressam ya da çok satan köşe yazarı olarak seyrediyoruz günlüğümüzde.
Bu köklü mafyöz yapılanmalar karşısında kaybetmeye zorlananlar, teslim olanlar, ister BBG evinde, ister holdingde, ister özel bir üniversitede, ister bir medya kuruluşunun bir köşesinde; ya ‘saf köylü ya da temiz şehirli’ çalışanlar oluyor işte her seferinde. Ahlakın prensiplerini kendilerince yorumlayan, paraya para demeyen bu haramiler, sizin de çevrenizde çokça vardır. Bir sülük gibi yapıştıkları vücutlarınızda sizin enerjinizden beslenerek yaşarlar ve toplumda hep en önde en üst yerlerde haksız yere zincirler örerler.
Unutmayın, cesur olmak ve bu sahte kahramanları deşifre etmek çok kolay.